İHD Kadın Komisyonu: Rapor, kadınların kazanımlarına yönelik bir saldırıdır

23.06.2016

DİYARBAKIR - "Boşanmaları Araştırma Komisyonu Raporu"na ilişkin İHD Kadın Komisyonu üyeleri tarafından gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Avukat Hatice Demir, "Türkiye'nin taraf olduğu başta İstanbul Sözleşmesi ve CEDAV olmak üzere tüm uluslararası sözleşmelerin gereğini yapmaya, bu sözleşmelerin gerektirdiği tüm yükümlülüklere uymaya davet ediyor ve uyarıyoruz" dedi. 

 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu "Boşanmaları Araştırma Komisyonu Raporu"na ilişkin, İHD Diyarbakır şube binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Kadın Komisyonu üyesi Avukat Hatice Demir, raporun kadınların onlarca yıllık mücadele sonucu kazanmış oldukları haklarına saldırı olduğunu belirtti. Demir, kadını sadece anneliği üzerinden tanımlayan ve aile içine hapseden iktidarın, boşanmayı ahlaki yozlaşma ve devletin bekasını tehdit eden sorun olarak gördüğünü söyledi. 
 
Demir, raporun yasallaşması halince olabilecekleri sıralayarak şunları belirtti: 
 
"*Boşanma ile yoksulluk nafakası talep eden kadının "daha az kusurlu" olduğunun ispatı istenecek,
 
*Yoksulluk nafakasına süre sınırı getirilerek, kadın ekonomik yönden çaresiz bırakılacak,
 
*Eşini kaybeden kadının miras payına sınırlama getirilecek, 
 
*Yasal mal rejiminin sona ermesi nedeniyle açılacak mal paylaşımı davalarına süre sınırı getirilerek kadınların haklarını talep etmelerinin önüne geçilecek,
 
*Boşanma davalarında ara buluculuk ile sorun yaşayan ve boşanmak isteyen eşlerin uzlaştırma yoluyla boşanmaları engellenecek. Kadınlar şiddet gördüğü ve her an ölüm ile burun buruna yaşadıkları evlerde kalmaya ikna edilecek,
 
*Danışmanlık hizmeti dini temele oturtulacak ve toplumdaki farklı değer ve inanca sahip insanlar yok sayılarak din kadınlar üzerinde baskı aracına dönüşecek,
 
*Aile hukukuyla ilgili tüm duruşmalar gizli yapılacak böylece kadının destek alması engellenecek,
 
*Şiddet mağduru kadınlar hakkında verilecek koruma tedbiri kararları için delil veya belge aranacak, delil sunulamaması halinde tedbir süresi en fazla 15 gün ile sınırlandırılacak, böylece kadınlar sürekli can güvenliği endişesi ile yaşamak zorunda bırakılacak,
 
*Şiddet gören kadınların mesai saatleri dışında destek amacıyla kolluğa ulaşmaları engellenecek böylece kadınlar gördükleri şiddet karşısında savunmasız bırakılacak,
 
*İstismara uğrayan çocukların kendilerini istismar edenlerle evlenmeleri ve en az 5 yıl evli kalmaları halinde tecavüzcüler cezasız kalacak. Böylece hem çocuk yaşta evlilikler artacak hem de istismar mağduru çocuklar ailenin ve toplumun baskısı sonucu tecavüzcüsü ile zorla evlendirilebilecek, 
 
*Tecavüzcülere hadım uygulanarak toplumsal tepkinin önüne geçilmek istenecektir."
 
'Boşanmak meşru bir haktır'
 
Demir, bütün bu önerilerin baskı, şiddet, ekonomik sorunlar ve sosyal dışlanmışlık nedeniyle boşanmak isteyen kadınların boşanmaları önünde fiili ve hukuksal engel olacağını belirterek, kadınların canları pahasına sorunlu evliliklerini sürdürmeye devam etmek zorunda kalacaklarına dikkat çekti. 
 
"Boşanmak da evlenmek kadar doğal bir süreç ve meşru bir haktır" diyen Demir, hiçbir kadının zorunlu olmadığı sürece boşanma kararı almayacağının altını çizdi. Demir "Bu nedenle kadınlara engeller koymak yerine destekleyici hizmetler verilmelidir. Açıklamalarına bakıldığında, evli kadın-evli olmayan kadın, anne olan-olmayan kadın, başı açık olan-olmaya kadın, tayt giyen-giymeyen kadın, kahkaha atan-atmayan kadın, hamile iken sokağa çıkan-çıkmayan kadın" dedi. 
 
'Mücadeleye devam edeceğiz'
 
Bütün bu açıklamaların başta kadınlar olmak üzere toplumu ayrıştırdığına, karşı karşıya getirdiğine, nefret suçlarına neden olduğuna dikkat çeken Demir, son olarak şunları kaydetti: "Rapor, kadınları savunmasız bırakmakta ve toplumda onarılması güç sonuçlara yol açmaktadır. Tüm bu nedenlerle, İktidarı Türkiye'nin taraf olduğu başta İstanbul Sözleşmesi ve CEDAV olmak üzere tüm uluslararası sözleşmelerin gereğini yapmaya, bu sözleşmelerin gerektirdiği tüm yükümlülüklere uymaya davet ediyor ve uyarıyoruz. İstanbul Sözleşmesinin getirdiği yükümlülükler gereği, Kadınlarla ilgili yapılacak tüm çalışmalarda kadın kurumları ile insan hakları örgütlerinin önerileri doğrultusunda yasal düzenlemeler yapmaya, politikaların hayata geçirilmesi için ilgili tüm kadın ve sivil toplum örgütleriyle işbirliğinde bulunmaya çağırıyoruz."