ATK tekeline son verilsin!

26.10.2017

DİYARBAKIR- İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Tabip Odası tarafından, hapishanelerde bulunan hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek amacıyla düzenlenen basın toplantısında, Adli Tıp Kurumunun hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son verilmesi talep edildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Tabip Odası tarafından "Dünya Hasta Hakları Haftası" nedeniyle hapishanelerde bulunan hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek amacıyla, İHD Diyarbakır Şube binasında ortak basın toplantısı düzenlendi. İHD ve Tabip Odası üyelerinin katıldığı toplantıda konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığa erişim hakkının ihlalinin önlenebilmesi amacıyla ceza infaz sisteminin insan hakları ve evrensel değerler çerçevesinde revize edilmesi gerektiğini dikkat çekerek, “Mekanı ne olursa olsun, kişilerin insan onuruna yaraşır bir muamele görmesi gerektiğini ve sağlık hizmetlerine erişebilmesi gerektiğini düşünüyor ve talep ediyoruz” diye konuştu. 

357’si ağır 1025 hasta mahpus

Hazırlanan ortak basın metnini okuyan İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Muhterem Süren, Türkiye Hapishanelerinde halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon,  haberleşme haklarının engellenmesi, ailelerle görüş engelleri, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşandığını söyledi. Özellikle hasta mahpuslara dönük etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engellerin bulunduğuna dikkat çeken Süren, “Bu nedenlerle insani ve yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılamayacak bir durumla karşı karşıya bırakılan ve adeta ölüme terk edilen hapishanelerdeki hasta mahpus sayısı, bu durumu gözler önüne sermektedir. 22 Haziran 2017 tarihli son İHD verilerine göre hapishanelerde toplam 357’si ağır olmak üzere 1025 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre ise 2017 yılı Şubat ayı itibarı ile Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısı 841’e ulaşmıştır” diye konuştu. 

‘Mahpusların tedavileri yapılmıyor’

Hapishanelerin fiziki şartlarının mahpusların beden ve ruh sağlığını bozduğunu, bu sebeple de kronik hastalıkları olan mahpusların hastalıklarını daha da ağırlaştığını belirtti. Süren “Aylarca hastaneye sevk edilmeyi bekleyen birçok mahpus, hastaneye gitme fırsatı yakaladığında ise, kolluk refakatinde veya kelepçeli tedavi dayatmasıyla karşı karşıya kalmakta, bu onur kırıcı muameleye karşı koyunca da, tedavi olamadan hapishanelere geri gönderilmektedir” diyerek, hasta mahpusların tedavilerinin yapılmadığını söyledi. 

“ATK raporları, mahpusları ölümüne oluyor”

Hasta mahpuslarla ilgili tıbbi değerlendirmelerde Adli Tıp Kurumunca hazırlanan raporların esas alınmasının, birçok ağır hasta mahpusun ya dört duvar arasında yaşamını yitirmesine ya da hapishaneden ölüm sınırında çıkmasına neden olduğuna dikkat çeken Süren, “Birçok mahpus, Adli Tıp kapısında rapor beklerken, birçoğu Adli Tıp Kurumunun olumsuz raporları nedeniyle hapishanede yaşamını yitirmiş, birçoğu ise Adli Tıp Kurumundan çıkan rapor neticesinde tahliye olduktan çok kısa bir süre sonra yaşamını yitirmiştir. Son olarak akciğer kanseri olan Ahmet Bayar adlı mahpus uzun uğraşlar sonucu 22 Ağustos’ta tahliye edilmiş ancak hastalığının çok fazla ilerlemiş olması nedeniyle iki gün önce (24.10.2017) yaşamını yitirmiştir. Mevcut kurumsal yapısı ve siyasi iktidara bağlılığı nedeniyle Adli Tıp Kurumunun tarafsız davranamadığı, dolayısıyla düzenlediği raporlarda bilimsel ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmadığı açıktır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumunun hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son verilmelidir!” diye konuştu. 

Talepler

Son olarak, hapishanelerdeki sağlık hakkı ihlallerinin son bulunması için, şu önerilerde bulunuldu. 

*Hapishanelerde bulunan mahpusların evrensel hukuk çerçevesinde yaşam koşulları nın düzeltilmesini, şiddet, işkence ve kötü muamele uygulamalarının önüne geçilmesini,
*Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanmasını, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesini, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınmasını,
*5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun cezanın infazının hastalık nedeniyle ertelenmesine ilişkin 16. Maddesi’nin ve ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm mahpuslarla ilgili 25. Maddenin ağır hasta mahpusların serbest bırakılmasını engelleyen hükümlerinin değiştirilmesi ve hapishanelerde bulunan tüm ağır hasta mahpusların derhal serbest bırakılmasını,
*İnfazların ertelenmesi hususunda gecikmelere neden olan ve objektif olmayan raporlarda imzası bulunan Adli Tıp Kurumu’nun bir an önce devreden çıkarılmasını, İstanbul Protokolüne uygun bir şekilde tam teşekküllü devlet hastanelerinin ve üniversite hastanelerinin vereceği raporların yeterli görülmesini,
*Hapishanelerin; sivil toplum kuruluşlarının, bağımsız izleme kurullarının, özel olarak da hasta mahpuslar sorunuyla ilgili olarak İHD, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipler Birliği (TTB) gibi kuruluşların denetimine açık hale getirilmesini, OPCAT’a uygun bağımsız ulusal önleme mekanizmasının kurulmasını,
*Başta yaşam hakkı ihlali, işkence ve kötü muamele iddiaları olmak üzere hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin etkin bir şekilde soruşturulmasını ve sorumluların yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz.