BASINA VE KAMUOYUNA (Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın, Hakikatler Ortaya Çıksın)

03.09.2018

Değerli Basın Emekçileri

Türkiye’de gözaltında zorla kaybedilme neticesinde kayıp ailelerinin yakınlarının akıbetini öğrenme ve failleri cezalandırma mücadelesi, coğrafyamızın bitmez tükenmez hakikat ve adalet mücadelesidir. Kayıp aileleri yıllardır karakol kapılarında, adliye saraylarında ve meydanlarda yakınlarının akıbetini devletten sorarak, hakikatin ortaya çıkartılmasını talep etmektedir. Ne yazık ki kayıp yakınlarının bu haklı mücadelesi başladığı günden bu yana devlet ve siyasi iktidarlar tarafından çeşitli biçimlerde engellenmek istenmiştir. Kayıp Yakınları ve İnsan Hakları Savunucuları olarak önemle belirtmeliyiz ki; yıllardan beri Galatasaray Meydanı ile Koşuyolu Meydanında oturma eylemi düzenlemek, biz İnsan Hakları Savunucularının asla tercihi olmamıştır. Çünkü Kayıp Yakınları ve İnsan Hakları Savunucularını o meydana taşıyan şey devletin, kayıpların bulunması ve faillerin cezalandırılmasına ilişkin Cezasızlık Politikasındaki ısrarı olmuştur.

Değerli Basın Mensupları

Herkesin yakından takip ettiği üzere 31 Ocak 2009 tarihinden itibaren her hafta cumartesi günü Diyarbakır Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde Kayıp Yakınları ile birlikte düzenlenen “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” adlı oturma etkinliği 499. Haftasında, Diyarbakır Valiliğinin kararıyla “kamu güvenliği” gerekçe gösterilerek süresiz bir şekilde yasaklanmıştır. Diyarbakır Valiliğinin almış olduğu ilgili karar keyfi olup yasalarla güvence altına alınan toplantı, gösteri yürüyüşleri hakkı başta olmak üzere demokratik işleyişin sürdürülmesine olanak tanıyan normların hiçbirisiyle örtüşmemektedir. İfade özgürlüğünün özel bir şekli olan barışçıl toplanma ve gösteri hakkının demokratik toplumun temeli olduğu ve özel toplanmalarla, kamuya açık cadde ve yollardaki toplanmaları ve yürüyüşleri de kapsadığı düşünüldüğünde bu keyfi yasaklama kararının birey ve toplumun toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkına açık bir saldırı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Yıllardan beri kayıp yakınlarıyla beraber düzenlediğimiz oturma eylemi bugüne kadar barışçıl bir şekilde sürdürülmüş ve herhangi bir kamu güvenliği problemine yol açmaksızın ısrarlı bir şekilde devam etmiştir. 

Kayıp yakınlarının adalet ve hakikat arayışındaki haklı mücadelesini yasaklayanlara buradan sormak isteriz ki; kayıplarının akıbetinin ortaya çıkartılması için her türlü zorluklara rağmen Koşuyolu meydanında bir araya gelen kayıp yakınları nasıl bir kamu güvenliği problemine yol açmıştır? 

Belirtmek isteriz ki kayıp yakınlarının meşru hak arama mücadelesine gölge düşürmek isteyenler aldıkları keyfi kararlarla, failleri korumakla birlikte toplumsal barışın oluşumunu da engellemektedirler. 

Biz insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak; 499 haftadır gerçekleştirmiş olduğumuz oturma eylemlerinin temel vurgusu, devletin zorla kaybedilme olaylarıyla yüzleşmesi ve hakikatin ortaya çıkartılıp adaletin sağlanmasıdır. Yüzleşme, adalet ve hakikat talebine devletin bu tür anti-demokratik ve keyfi yasaklarla karşılık vermesi,  kayıp yakınlarının beklentisi olan zorla kaybetmeleri mutlak olarak yasaklamayı öngören “BM Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşme”sine devletin imza atmamasındaki tutumunu da ortaya koymaktadır. Devlet ve mevcut siyasal iktidar sözleşmeyi imzalamamakta ısrar içinde olup aslında bu yaklaşımıyla yeni kaybedilme vakalarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamakta ve geçmiş tarihlerde gerçekleşen kaybedilme olaylarının aydınlatılmasına yönelik de bir irade ortaya koymak istemeyişini açık bir şekilde göstermektedir.

Değerli Basın Emekçileri;

Şüphesiz insanlık tarihi boyunca adaletin sağlanması uğruna verilen mücadeleler, şimdiki kayıp yakınlarının vermiş olduğu mücadeleden hiçbir şekilde farklı değildir.  Arjantin’de Plaza De Mayo Annelerinin vermiş olduğu hakikat mücadelesi, Galatasaray ve Koşuyolu Parkında süregiden hakikat mücadelesinden ayrı düşünülemez. Zorla kaybettirilen yakınlarını gazete ilanlarıyla arayan insanların mücadelesi ile cumartesi annelerinin kayıplarını meydanlarda arama mücadelesi hakikatte birdir. 

Dolayısıyla her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, tekrar ifade etmek isteriz ki; kayıp yakınlarının oturma eylemini yasaklayarak hakikatin üstünün örtülmesine müsaade etmeyeceğiz. Hakikat ve Adalet mücadelemizi her yerde dile getirmeye, kayıp yakınlarının mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğiz. Faillerin cezasızlık politikası ile aklanmaması için haklı mücadelemizi bundan sonra daha güçlü vermeye çalışacağız. 

Yine devlet ve siyasal iktidara açık çağrımızdır ki; kayıp yakınlarının önüne konulan tüm yasaklamaların kaldırılıp annelerin taleplerinin karşılanması gerekmektedir. Kayıp yakınlarının mücadelesinin engellenmesi için harcanan çabanın, kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması için sergilenmesini talep ediyoruz. 


İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği
Diyarbakır Barosu
Diyarbakır Tabip Odası
Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği