
Kayıp Yakınları 833. Hafta Eylemi: Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in Akıbeti Soruldu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 833. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve hak savunucuları katıldı. Bu hafta, Şırnak’ın Silopi ilçesinde 25 Ocak 2001 tarihinde çağrılmaları üzerine gittikleri İlçe Jandarma Komutanlığında, kaybettirilen HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ve Parti Yöneticisi Ebubekir Deniz’in akıbeti soruldu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman, şunları söyledi: “Bu mücadele yıllardır bu alanda, Galatasaray Meydanı'nda, Cizre’de, Batman’da dayanışmayla her zaman yürüyor ve bu dayanışmayla sürecek. Onarıcı bir adalet, onurlu bir barış sağlanana kadar geçmişle yüzleşmek ve hakikatin açığa çıkması için bir araya geleceğiz.”
Ardından söz alan DEM Parti Diyarbakır İl Eş Başkanı Abbas Şahin şöyle konuştu: “Yaşanılanlar Faili meçhul cinayetler diye tanımlanıyor ama bu cinayetlerin faili de belli, failleri koruyanlar da belli, fakat nasıl çözülmeyeceğini ortaya koyanlar da bellidir. Biliyorsunuz, 2001 yılında ve daha öncesinde birçok faili meçhul cinayet işlendi. Özellikle Türkiye’de ve Kürdistan coğrafyasında işlenen cinayetlere baktığımızda, sorunları demokratik ve hukuki zeminde çözmek istemeyen ilkel zihniyetlerin yaratmış oldukları yok etme yöntemlerinin, aslında hiçbir işe yaramadığının en net göstergesidir. O kadar çirkin bir durum ki, ailelerin kendi çocuklarının mezarlarına dahi ulaşamadığı bir sürecin içindeyiz.
Şuan yeni bir sürecin içindeyiz. Demokratik bir sürecin olabilmesi için şunun kesinlikle gerçekleşmesi gerekiyor: Faillerin ortaya çıkması, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması ve aydınlatılan cinayetlerden sonra bu faillerin yargılanması gerekiyor ki, tekrardan bu ülke faili meçhul cinayetlerle karşı karşıya kalmasın. Kendi tarihiyle yüzleşemeyen hiçbir toplumda ne demokrasi, ne hukuk, ne insan hakları gelişir. Toplumsal barışın da gerçekleşebilmesi için şunu yapmak gerekiyor: Birbirimizle barışmamız gerekiyor.”
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya ise şunları söyledi: “Tam 40 yıldır süren bir çatışma ve savaşla birlikte Kürt siyasetçileri üzerinde sürdürülen bir yok etme stratejisi geliştiriliyor. 1990’lı yıllarda zorla kaybettirilme ve faili meçhul cinayetler neydi? Devletin suç repertuarının en etkili silahlarından biri olan zorla kaybettirilmeler, geçmişle şimdinin bağını sürdürüyor ve bu bağ, devletin işlediği suçlarla hesaplaşmadıkça, yüzleşmedikçe de devam edecek. Ailelerin talepleri ne? Adalet. Kaybedilen, yani kamusal alandan, evinden veya iş yerinden alınan bu insanlar, devletin kamu görevlileri veya o dönemde devletin kamu yapıları içerisinde oluşmuş kontra güçler, yine devlet eliyle desteklenen Hizbul-kontra güçleri tarafından ne yazık ki ortadan kayboldu. Aileler bugün, kemiklerini istiyor.
Bu politik bir mücadeledir ve bugün tam da barışın yeniden konuşulduğu günlerde şunu biliyoruz: Geçmişin şimdiyle bağı, yani faşizm biçim değiştirdi ve Kürt siyaseti, Kürt siyasetçilerin üzerinde hala şiddet ve işkence yöntemleri farklı bir biçimde sürdürülüyor. Bugün yargı taciziyle sürdürülüyor. Eğer siyasetçiler yaşam hakkı tehdidi altında değilse, bu Cumartesi İnsanlarının, İnsan Hakları Derneğinin yürüttüğü politik mücadelenin, Barış Annelerinin yürüttüğü politik mücadelenin sonucunda gerçekleşmiştir. Toplumsal barışı sağlayacak en önemli mekanizma, devletin işlediği suçlarla yüzleşmesi ve bunun koşullarının oluşturulmasıdır. Çünkü ailelerin onarıcı adalete ihtiyacı var. Toplumların barışması açısından, ailelerin yaşadığı bu sistematik işkencenin son bulması ve adaletin sağlanması gerekiyor.”
Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in hikayesini paylaştı. Elçi, “25 yaşındaki Serdar Tanış ve arkadaşları Silopi’de HADEP ilçe teşkilatı açmak üzere çalışmalara başlar. Çalışma yürütenler “Benim bulunduğum bölgede HADEP açılmaz, buna asla izin vermem” diyen Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın ağır tehdit ve baskısı ile karşılaşırlar. Tüm baskılara rağmen 3 Ocak 2001 tarihinde HADEP ilçe teşkilatı açılır ve Serdar Tanış İlçe Başkanı olur. Sonrasında ise baskılar daha da ağırlaşır.
25 Ocak 2001 tarihinde Silopi Jandarma Komutanlığından Serdar Tanış telefonla aranıp Komutanlığa gelmesi istenilir. Serdar Tanış, ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz ile birlikte Silopi Jandarma Komutanlığı’na gider ve onlardan bir daha haber alınamaz.
Silopi Jandarma Komutanlığı Tanış ve Deniz’i görmediğini söyler. Kamuoyu baskısının artması üzerine Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, Tanış ve Deniz’in 25 Ocak’ta Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı’na geldiklerini ama yarım saat kaldıktan sonra ayrıldıklarını açıklar.
26 Ocak 2001 tarihinde TANIŞ ve DENİZ’in yakınlarının başvuruları üzerine, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi durumu yazılı olarak Şırnak Valiliğine, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına, Silopi Kaymakamlığına, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine ve TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonuna bildirerek, gerekli girişimlerde bulunarak adı geçenlerin can güvenliğinin sağlanmasını talep eder. Derneğimiz aynı gün, Olağanüstü Hal Bölge Vali Yardımcılarından biri ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığıyla telefon görüşmesi yapar.
26 Ocak 2001 tarihinde TANIŞ ve DENİZ’in yakınlarının başvuruları üzerine Av. Tahir Elçi, Uluslararası Af Örgütüne başvurarak, adı geçenlerin “GÖZALTINDA KAYBOLMA” ihtimali bulunduğunu ve yaşamlarının tehlikede olduğunu belirterek ACİL EYLEM çağrısında bulunur.
29 Ocak 2001 tarihinde ise Serdar Tanış’ın babası Şuayip Tanış, Silopi Cumhuriyet savcılığına yazılı başvuru yaparak ‘oğluna yapılan ölüm tehditlerini ve gözaltına alınma olayına ilişkin gelişmeleri’ anlatarak oğlunun akıbeti hakkında bilgi almak için başvuruda bulunur.
29 Ocak 2001 günü Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in kaybettirilmesine ilişkin araştırma yapmak üzere oluşturulan bir heyet, Silopi ve Şırnak’ta resmi makamlarla ve olayın tanıklarıyla resmi görüşmelerde bulunur. Ama tüm girişimler sonuçsuz kalır. Dosya de etkin bir soruşturma yürütülmez ve 2015 yılında takipsizlik kararı verilir. Takipsizlik kararına yapılan itiraz Cizre Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilir. Bunun üzerine 17 Ağustos 2015 tarihinde anayasa mahkemesine başvuruda bulunulur. AYM 18 Temmuz 2019 tarihinde süre aşımından başvuruyu reddeder. Bunun üzerine AİHM’e başvuru yapılır. AİHM; ayrıntılı ve bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmediğini belirterek Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in kaybedilmesinden devletin sorumlu olduğuna karar vererek Türkiye’yi mahkûm etmiştir.
Şimdi de gözaltında zorla kaybettirilen Serdar Tanış, Ebubekir Deniz ve diğer tüm Kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”
İHD Diyarbakır Şubesi