İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 860. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hak savunucuları ve çok sayıda kişi eyleme katıldı. Eylemde, faili meçhul ve gözaltında zorla kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Her hafta olduğu gibi birçok sivil ve çevik kuvvete bağlı kolluk görevlisi alandaki yerini aldı. Bu hafta, 5 Ağustos 1993 tarihinde Muş’un Konutbekler beldesinde evinden alınarak bahçesinde infaz edilen Muhyettin Taştekin’in failleri soruldu.
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, eylemde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Tam 860 haftadır, kayıp yakınları ve annelerimizle birlikte bu meydanda toplanıyor; kayıplarımızın faillerinin ortaya çıkarılması ve hak ettikleri cezaya çarptırılması için yetkililere sesleniyoruz. Yıllardır bize yaşatılan acı ve ıstırabın artık bir son bulmasını istiyoruz.
Dirisini bizden aldığınız kayıplarımızın, hiç olmazsa kemiklerini verin bize. Annelerimizin, ölmeden önce evlatlarının mezarına gidip bir karanfil bırakabileceği, ağıt yakabileceği bir mezar taşı olsun istiyoruz. Maalesef, yıllardır bu zulüm altında yaşayan birçok annemiz, evlatlarına kavuşamadan; bir mezar başında dua edemeden, gözleri açık bir şekilde bu dünyadan göçtü. En son olarak, onarıcı bir adalete kavuşmadan, toplumsal bir yüzleşmeye tanıklık edemeden aramızdan ayrılan, kayıplar mücadelesinin hafızası ve sembol isimlerinden biri olan Emine Ocak’ı da geçtiğimiz hafta kaybettik. Tıpkı Berfo Ana, Elmas Ana, Asya Ana, Hayriye Ana gibi nice annenin evlat hasretiyle bu dünyadan göçtüğü gibi, Emine Ana da bizlere bu büyük acının yükünü bir kez daha hatırlattı.
Bir kez daha Kayıplarımız bulunana, failler yargılanana kadar bu mücadelemiz burada, bu meydanda sürecektir. Adalet yerini bulana kadar sesimizi duyurmaya devam edeceğiz.”
Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, Muhyettin Taştekin’in hikayesini okudu. “Ailemiz Muş’un Konutbekler beldesinde ikamet etmektedir. 5 Ağustos 1993 günü saat 21.30 sularında, sivil kıyafetli, ellerinde telsiz ve uzun namlulu silahlar bulunan 5-6 kişilik bir grup köyümüze geldi. Bu grubun içindeki kişilerden biri evimize girerken, diğerleri kapımızın önünde bekledi. Eve giren kişi, babam olan 60 yaşındaki emekli imam Muhyettin Taştekin’i dışarı çıkardı ve evimizin bahçesine götürdü. Bu sırada, babam dışında hiç kimsenin dışarı çıkmasına izin verilmedi.
Babam evden çıkarıldıktan kısa bir süre sonra çok sayıda silah sesi duyduk. Silah sesleri kesildikten sonra dışarı çıktığımızda, babamın bahçede kanlar içinde yattığını ve silahlı grubun Jandarma Alay Komutanlığı yönüne doğru kaçtığını gördüm.
Evimiz ile Alay Komutanlığı arasındaki mesafe yaklaşık 800 metredir. Bu olaydan önce babamın sivil polisler tarafından takip edildiğini biliyorduk. Babam, çevremizde tanınan ve sözü geçen Kürt şahsiyetlerden biriydi.
1990 yılında Avrupa’ya gitmiş, orada demokratik Kürt siyasetinde aktif rol almıştı. Öldürülmeden kısa bir süre önce Almanya ve Fransa’ya seyahat etmişti. Köye döndükten yalnızca bir ay sonra infaz edildi. Babamın sivil polislerce takip edildiğine bizzat ben de tanıklık ettim.
Babamın öldürülmesinden iki gün sonra TRT Televizyonu, olayın PKK tarafından gerçekleştirildiğini haber yaptı. Ancak daha sonra PKK, bu olayla ilgisinin bulunmadığını açıklamıştır. Babamın infazından sonra sağlıklı bir yargı süreci işletilmedi. Tüm ilgili mercilere başvurmamıza rağmen herhangi bir sonuç elde edemedik.”
Taştekin’in oğlu tarafından beyan edilen tüm bu hususlar, olayın aydınlatılmasına ve sorumluların tespitine yönelik etkili bir adli sürecin yürütülmediğini göstermektedir. Bizler insan hakları savunucuları olarak, aradan kaç yıl geçerse geçsin, Muhyettin Taştekin için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Şimdi de katledilen Muhyettin Taştekin ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ
