
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 862. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hak savunucuları ve çok sayıda kişi eyleme katıldı. Eylemde, faili meçhul ve gözaltında zorla kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Her hafta olduğu gibi birçok sivil ve çevik kuvvete bağlı kolluk görevlisi alandaki yerini aldı. Bu hafta, Şırnak Rezuk Mezrası’nda 20 Ağustos 1992 tarihinde, resmi giyimli polisler tarafından gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Mehmet Ertak’ın akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, eylemde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “15 yılı aşkın bir süredir Diyarbakır’da, 30 yılı aşkın bir süredir ise Galatasaray Meydanı’nda kayıp yakınları ve Cumartesi İnsanları, geçmişle yüzleşme talebiyle bir araya geliyor. Çok ağır süreçlerden geçtik.
Bugün hâlâ, İstanbul Galatasaray Meydanı’nda kayıp yakınları, Cumartesi İnsanları ve insan hakları savunucuları; 90’lı yıllarda işlenen devlet suçlarının açığa çıkarılması için mücadele yürütüyor. Ancak keyfi bir uygulamayla, yalnızca 10 kişiyle sınırlı bir şekilde bu taleplerini dile getirebiliyorlar.
Her gün neredeyse 1 milyondan fazla insanın önünden geçtiği Galatasaray Meydanı, sadece kayıp yakınlarına kapalı durumda. Bu durumu kabul etmiyoruz. Sayı sınırlamalarıyla, engellemelerle ya da valilik yasaklarıyla görmezden gelinemez. Gözaltında zorla kaybetme gerçeği tüm dünyada bilinmektedir. Türkiye’deki bu kayıplar artık saklanamaz. İktidarın ve yargı makamlarının yapması gereken şey, her hafta belgeleriyle ve delilleriyle paylaştığımız kayıp hikâyeleri hakkında etkili soruşturmalar başlatmaktır. Türkiye’de toplumsal barış, ancak bu şekilde sağlanabilir. Haftalardır ailelerimiz de bu taleplerini dile getirmeye devam ediyor.”
Ertak’ın abisi Ahmet Ertak, 20 Ağustos 1992 tarihinde resmi kıyafetli polisler tarafından gözaltına alınan ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Ertak’ın hikâyesini Kürtçe olarak anlattı. "40 yıl aradan sonra, bu topraklarda Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla yeni bir barış süreci başlatıldı. Kayıp yakınları ailesi olarak bu acıyı içimizde taşıdığımız gibi, failler yargılanana kadar hesap sormaya devam edeceğiz ve onların mücadelesini sürdüreceğiz."
Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz, Mehmet Ertak’ın hikâyesini okudu. “32 yaşındaki dört çocuk babası Mehmet ERTAK, ailesi ile birlikte Şırnak'a bağlı Rezuk Mezrası'nda yaşar. Ertak, Şırnak'taki kömür ocağında işçi olarak çalışmaktadır. Kardeşi dağa gittiği gerekçesiyle tüm aile yoğun baskı ve tehdit altındadır. Mehmet ERTAK 2 kez gözaltına alınır ve gözaltı sırasında ağır işkence görür.
20 Ağustos 1992 tarihinde aynı yerde çalışan üç akrabası Abdulmenaf KABUL, Süleyman ERTAK ve Yusuf ERTAK ile birlikte işten eve dönmek üzere yola çıkar. Bulundukları araç, bakımevi kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durdurulur. Kimlik kontrolü sonrasında Mehmet ERTAK gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürülür. Ertesi gün gözaltına alınan ve iki gün sonra serbest bırakılan Abdullah Ertuğrul adlı bir tanıdıkları Ertak ailesine gözaltındayken bir gün boyunca Mehmet ile aynı hücrede tutulduğunu anlatır. Üç kişi onu gözaltına alınırken gördüğüne, altı kişi de onu gözaltında işkencede gördüğüne tanıklık eder.
Baba İsmail ERTAK savcılığa başvurur, Mehmet Ertak’ı gözaltında görenler savcılıkta tanıklık yapar. Bir sonuç alamayınca 10 Eylül 1992 tarihinde Baba İsmail ERTAK Valiliğe başvuru yapar. Vali Mustafa MALAY, gözaltında Mehmet ERTAK’ı gören bir tanığı sorgular, Jandarma ve polisten Mehmet ERTAK’ın gözaltında tutulup tutulmadığını sorar. Polis, Mehmet ERTAK’ın gözaltına alınmadığı cevabını verir.
Olay, Şırnak Milletvekili Orhan DOĞAN aracılığıyla 27 Ekim 1992 tarihinde soru önergesiyle Meclis'e taşınır. Dönemin İçişleri Bakanı İsmet SEZGİN, soru önergesine verdiği cevapta Mehmet ERTAK’ın gözaltına alınmadığını belirtir. Ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kalır. Mehmet ERTAK’ın gözaltına alındığı inkâr edilir.
Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde “sorgu elemanı” olarak çalışan Jitem personeli Murat İpek, 1997 yılında yaptığı itiraflarında; “Mehmet ERTAK”ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan'ın emriyle öldürüp gömdük’ der. Yaptıkları tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini söyler. Yapılan tüm hukuki girişimlere ve jitem elemanının itiraflarına rağmen Mehmet Ertak’tan bir daha haber alınamaz.
İç hukukta sonuç alınamayan dosya, Avukat Tahir Elçi tarafından 1 Ekim 1992 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 9 Mayıs 2000 tarihinde Mehmet ERTAK’ın gözaltında kaybedilmesinden Hükümetin sorumlu olduğu ve buna Devlet yetkililerinin neden olduğu sonucuna vararak Türkiye'yi oy birliği ile mahkûm eder. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Ertak için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Şimdi de; Mehmet Ertak ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.