
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 866. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hak savunucuları ve çok sayıda kişi eyleme katıldı. Eylemde, faili meçhul ve gözaltında zorla kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Her hafta olduğu gibi birçok sivil ve çevik kuvvete bağlı kolluk görevlisi alandaki yerini aldı. Bu hafta, 25 Eylül 1991 tarihinde, Diyarbakır’ın Hazro ilçesine bağlı Sarıerik (Qenderhel) Köyü’nde, gece saatlerinde evine düzenlenen baskınla askerler tarafından gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan İbrahim Gündem’in akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, eylemde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Yıllardır bu alanlarda, 1990’lı yıllarda işlenen zorla kaybetme vakalarını, faili meçhul cinayetleri ve yargısız infazları soruyoruz. İnsan hakları savunucularının ve kayıp yakınlarının takvimleri, bu acı olaylarla dolu.
Bugün, 20 Eylül 1992 tarihinde katledilen, bilge gazeteci Musa Anter’in ölüm yıl dönümü. Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak, Musa Anter’i ve onunla aynı kaderi paylaşan tüm kayıplarımızı buradan bir kez daha saygıyla anıyoruz. Ayrıca bu cinayetin, nasıl bir devlet sistematiği içerisinde işlendiğini ve cezasızlık pratiğiyle faillerin nasıl aklanmaya çalışıldığını hatırlatmak istiyoruz.
Musa Anter’in 1992 yılında katledilmesinin ardından, 2007 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi mahkûm eden kararıyla soruşturma yeniden başlatıldı. Yaklaşık 17 yıl süren yargılamanın ardından, 2022 yılında Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Musa Anter’in öldürülmesiyle ilgili davayı, 30 yıllık zaman aşımı süresi dolduğu gerekçesiyle düşürdü. Bu durumu defalarca dile getirdik.
Burada hikâyelerini paylaştığımız yurttaşlar; yargısız infazlara, faili meçhul cinayetlere kurban gittiler. Hiçbiri bireysel husumetler nedeniyle katledilmedi. Bu cinayetlerin tamamı, devletin sistematik paramiliter güçleri tarafından, planlı bir şekilde hayata geçirilen ve binlerce mağduru olan olaylardır. Bu vakaların tamamı, uluslararası hukuk nezdinde insanlığa karşı suçtur. Türkiye’deki yargı sisteminin de bu olayları bu şekilde değerlendirmesi gerekmektedir.
Buradan bir kez daha Musa Anter’i ve zorla kaybedilen, faili meçhul cinayetlerle yaşamlarını yitiren tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Bu olaylarla ilgili etkili ve bağımsız soruşturma taleplerimizi yineliyoruz.
Eğer Türkiye’de gerçek bir toplumsal barıştan söz edilecekse, bunun ilk adımı geçmişle yüzleşmektir. Devletin ve iktidarların, failleri korumaktan vazgeçmesi gerekmektedir. Faillerin ortaya çıkarılması ve bu suça maruz bırakılan ailelerden resmi olarak özür dilenmesi şarttır.”
Ardından, İbrahim Gündem’in kız kardeşi Feride Gündem, Kürtçe olarak abisi İbrahim Gündem’i anlattı. "Abim İbrahim, 1991 yılında kayboldu. O günden bu yana onu arıyoruz. Onu kaybettiren devletti; nasıl götürdüyse, öyle geri getirsin. Kayıplarımızı bulana kadar buradan ayrılmayacağız. Bu alanda birçok kayıp yakını var. Hiçbirimiz, kayıplarımızı bulmadan burayı terk etmeyeceğiz.
Biz yaşadığımız sürece abimizi unutmayacağız ve onun mücadelesini sürdüreceğiz. Kemiklerini bulup ona bir mezar yapana kadar da buradayız. Devlet onu aldı, devlet geri getirsin."
İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Demirtaş, İbrahim Gündem’in hikayesini okudu. “İbrahim Gündem, 1952 yılında Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde Sarıerik(Qenderhel) Köyünde dünyaya gelir. Evli ve 9 çocuk babasıdır. Ailesi ile birlikte Hazro ilçesine bağlı Sarıerik Köyünde çiftçilik ve hayvancılık ile geçimini sağlamaktadır.
25 Eylül 1991 tarihinde Diyarbakır’ın Hazro ilçesine bağlı Sarıerik köyünde ikamet eden baba Ahmet Gündem’in evine, gece saat 01.00 sıralarında Üsteğmen Kenan Şahin ve beraberindeki bir grup asker tarafından baskın düzenlenir. Baskında Ahmet Gündem’in oğlu İbrahim Gündem, askerlerce gözaltına alınır. Sabah bırakılacağının belirtilmesi üzerine, karakola giden Ahmet Gündem, oğlu İbrahim Gündem’i sorar, ancak kendisine “gözaltına alınmadı” yanıtı verilir.
Bunun üzerine Ahmet Gündem, oğlu İbrahim’in bulunması ile ilgili girişimlerini sürdürür. Hazro Cumhuriyet Savcılığı’na gider. Savcılık, Ahmet Gündem’i yeniden karakola yönlendirir. Bunun üzerine Ahmet Gündem, bir kez daha karakola resmi dilekçe ile başvuruda bulunur. Ancak, yazdığı hiçbir dilekçeye yanıt verilmez. Bu kez Diyarbakır Valiliğine gidip oğlunun akıbetini sorar. Valilikçe aranan karakoldan, “biz almadık” yanıtı verilir. Ardından İl Jandarma Alay Komutanlığı’na giden Ahmet Gündem, burada “Devleti suçluyorsun, devlet böyle şeyler yapmaz’” şeklinde azarlamalara ve tehditlere maruz kalır.
Ahmet Gündem, oğlunun gözaltında kaybedildiğine dair girişmelerini bir süre daha sürdürür. Ancak bu süre zarfında tehditlere maruz kalır. 15 Şubat 1993 tarihinde asker ve korucular tarafından evi yakılan Ahmet Gündem, 15 kişiden oluşan aile fertleri ile birlikte Diyarbakır Merkeze göç etmek zorunda kalır.
İbrahim GÜNDEM’in annesi Meyrem GÜNDEM, yıllarca oğlunun yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekledi. Ne yazık ki Meyrem Ana da tıpkı Berfo Ana, Fatma Ana, Elmas Ana, Asiye Ana, Arife Ana gibi çocuğuna kavuşamadan bu hayattan gözü açık bir şekilde göçüp gitti.
Bir kes daha bu meydanda haykırıyoruz! İbrahim GÜNDEM ve diğer tüm kayıplarımızın akıbeti ortaya çıkana kadar bu mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.”
Şimdi de İbrahim Gündem ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ