İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 879. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hak savunucuları ve çok sayıda kişi eyleme katıldı. Eylemde, faili meçhul ve gözaltında zorla kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Her hafta olduğu gibi birçok sivil ve çevik kuvvete bağlı kolluk görevlisi alandaki yerini aldı. Bu hafta, 9 Aralık 1996 tarihinde Bağlar ilçesi Batıkent semtindeki marketinde çalıştığı sırada, sivil giyimli kolluk görevlileri tarafından “ifaden var” denilerek götürüldükten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Atilla Korkmaz’ın akıbeti soruldu.
10–17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında şubemiz; Rosa Kadın Derneği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Özgürlük için Hukukçular Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilciliği ile birlikte ortak açıklama yaptı.
İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Fırat Akdeniz, eylemde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “3 yaşında annesiyle birlikte gözaltında zorla kaybedilen Dilek Serin’den, 72 yaşında hasta yatağından evinden zorla alınıp götürülen Fikri Özgen’e kadar geniş bir yaş aralığında bulunan kayıplarımızın akıbetini soruyoruz. Devlet ve devlete bağlı paramiliter güçler tarafından zorla kaybedilen sevdiklerimizin nerede olduğunu bilmek istiyoruz.
Bizler yıllardır bu meydanlarda kayıplarımızın yolunu gözlerken, “Bir kemiğine dahi hasretim” diyen annelerimizin bu özleminin artık son bulmasını istiyoruz. Ne yazık ki bu hasretle, bu özlemle birçok annemiz, evlatlarının kemiklerine dahi kavuşamadan, gözü açık bir şekilde bu dünyadan göçüp gitti. Devlet yalnızca sevdiklerimizi bizden almadı; geride kalanlara da ağır bir işkenceyi, derin bir acıyı miras bıraktı.
Bir insana yapılabilecek en büyük zulüm, ona kayıp duygusunu yaşatmaktır. Çünkü kayıptan öte bir acı yoktur. Kayıptan öte bir zulüm, bir kıyım yoktur. Belirsizlik ve bilinmezlik, biz kayıp yakınları için insanın duygu dünyasında yaşanabilecek en ağır duygudur. Ve bizler, yıllardır bu belirsizlikle, bu ıstırapla yaşamaya mahkum edildik.
Nasıl ki yaşayan insanların hayatta kalmak için ihtiyaçları varsa; yiyeceğe, giyeceğe, sevmeye, duaya ihtiyaç duyuyorlarsa, ölülerin de ihtiyaçları vardır. Kefene, toprağa, mezara, kırmızı karanfillere… Ancak kayıplarımızın mezarları olmadığı için, onların mezarlarına kırmızı karanfiller bırakamıyoruz.
Buna rağmen her hafta burada, gururla ve onurla onların fotoğraflarını göğsümüzde taşıyoruz. Biz de istiyoruz ki artık yasımız son bulsun. Mezarsız ölülerimize bir mezarımız olsun istiyoruz.
Bizler asla kayıplarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü onlar bizim göz bebeğimiz. Onları unutmayacağız,
Bir kez daha bu meydandan, boğazımız düğümlenerek haykırıyoruz: Son kaybımız bulunana kadar, katillerden ve faillerden hesap sorulana kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”
Ardından Diyarbakır Tabip Odası adına Muhammed Can söz alarak, ‘Anneler 879 haftadır evlatlarının kemiklerini arıyor. Anneler kemiklerine kavuşmadan barış olmaz’ ifadelerini dile getirdi.”
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, Atilla Korkmaz’ın hikayesini okudu: “Diyarbakır’da ikamet eden ve evli olan 27 yaşındaki Atilla Korkmaz, Bağlar ’da bulunan Batıkent semtinde kendisine ait market dükkanını işleterek geçimini sağlıyordu. 9 Aralık 1996 tarihinde çalıştığı sırada markete gelen sivil giyimli 3 polis tarafından ifaden var denildikten sonra 21 SV 545 plakalı Reno Stejin marka bir araca bindirilerek götürülür. Bu tarihten itibaren Atilla Korkmaz’dan bir daha haber alınamaz.
Olay günü borçlarını ödemek için bankaya para çekmeye giden Atilla Korkmaz, görgü tanıklarının beyanlarına göre geri döndüğü sırada birkaç kişi tarafından takip ediliyormuş. Markete girdikten hemen sonrada gözaltına alınmış.
Atilla Korkmaz’ın eşi Rasime Korkmaz Cumhuriyet Başsavcılığı’na, babası Necmettin Korkmaz ise Emniyet Müdürlüğüne başvuruda bulunur. Aile fertleri bu girişimlerinden bir sonuç alamaz. 2 Ocak 1997 tarihinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından aranan aileye, Adıyaman ilinde iki cenaze bulunduğu ve kimsesizler mezarlığına defin edildiği haber verilir. Atilla Korkmaz’ın cenazesi, amcası Azmi Korkmaz tarafından kendisine gösterilen fotoğraflardan teşhis edilir.
Atilla Korkmaz ile birlikte infaz edilen diğer kişinin, Diyarbakır ili Lice ilçesinde sivil giyimli polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmayan Mahmut Önerarı olduğu tespit edilir. Atilla Korkmaz ve Mahmut Önerarı gözaltına alındıktan sonra kurşunlayarak infaz edildiği tespit edilir.
Bizler, insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak; kayıplarımızın akıbetinin ortaya çıkarılması ve failleri bulunup yargılanması talebiyle 31 Ocak 2009 tarihinden bu yana her hafta ve kesintisiz bir şekilde sürdürmüş olduğumuz adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. 29 yıldır dosyasında hiçbir ilerleme sağlanamayan Atilla Korkmaz için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Şimdi de gözaltında zorla kaybedilen Atilla Korkmaz ve diğer tüm Kayıp ve Faili Meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.