İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 881. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu hafta, Diyarbakır'da 26 Aralık 1997 tarihinde gözaltında kaybedilen Mehmet Özdemir’in akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, eylemde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “31 Aralık 2009 tarihinden bu yana kesintisiz bir şekilde Koşuyolu Parkı’nda, 1995 yılından bu yana ise İstanbul Galatasaray Meydanı’nda, devletin paramiliter güçleri tarafından gerçekleştirilen zorla kaybetme fiillerini kamuoyuyla paylaşmak ve adalet talebimizi dile getirmek üzere bir araya geliyoruz. Aradan geçen süre içerisinde ağırlıklı olarak 90’lı yıllarda yaşanan zorla kaybetmelere değinmiş olsak da, bu mücadeleyi sürdürdüğümüz yıllar boyunca Türkiye’de çok ağır insan hakları ihlalleri yaşanmaya devam etti.
Bunlardan biri de yarın yıl dönümü olan Roboski Katliamı’dır. 2011 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait F-16 savaş uçaklarının gerçekleştirdiği bombardıman sonucu 34 yurttaş yaşamını yitirdi. Bu 34 yurttaşın 17’si çocuktu. Aradan geçen bunca zamana rağmen Roboski Katliamı’yla gerçek bir yüzleşmenin hala sağlanmamış olması, Türkiye’de geçmişle yüzleşme konusundaki inadın en çarpıcı göstergelerinden biridir. Roboski Katliamı’nın, coğrafyamızda yaşanan diğer katliamlardan ayrılan bir yönü vardır. Bu fark, siyasi iktidarın sorumluluğu kabul etmiş olmasına rağmen, yüzleşmeyi bir türlü hayata geçirememesidir. Roboski Katliamı’na ilişkin başlatılan soruşturma, Türkiye Cumhuriyeti yargı pratiği içerisinde cezasızlıkla sonuçlanmış; ardından uluslararası alanda da aynı şekilde cezasızlıkla kapatılmıştır. Kuruluş amacı, üye devletlerin kendi vatandaşlarına karşı işledikleri suçları ve yaşattıkları insan hakları ihlallerini tespit etmek olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Roboski davasında konjonktürel bir yaklaşımla; usuli ve çok basit şekilde giderilebilecek bir eksikliği gerekçe göstererek davanın cezasız kalmasına katkı sağlamıştır.
Bizler, insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Roboski ile yüzleşme, Türkiye’nin demokrasisi ve barış süreci açısından hayati önemdedir. Tıpkı bugüne kadar hikâyelerini paylaştığımız zorla kaybetme vakalarında talep ettiğimiz yüzleşme gibi, Roboski için de adalet istiyoruz.”
Ardından söz alan torunu Mizgin Özdemir, duygularını dile getirdi: “Dedem Mehmet Özdemir defalarca gözaltına alındı ve işkence gördü. Son gözaltına alındığında kendisine, “Seni son defa bırakıyoruz. Bir dahaki sefere alırsak ailen kemiklerini bile bulamayacak” dediler. Ve ne yazık ki dediklerini yaptılar. 26 Aralık 1997’de seni bizden kopardılar.
“Faili meçhul” dediler ama biz biliyoruz; bu ülkede faili meçhul denilen acıların failleri vardı. 90’lı yıllardı… Beyaz Torosların sokaklarda dolaştığı, insanların gözaltında kaybedildiği, babaların, annelerin, evlatların evlerine dönemediği yıllardı. Sen de o karanlık dönemde bizden alındın. Seni kaybettiklerinde geride yedi çocuk ve doğmamış bir bebek bıraktılar. En büyükleri babamdı; henüz 16 yaşındaydı, bir çocuktu. Omuzlarına bir anda hem babasızlığı hem de koskoca bir hayatın yükünü bıraktılar. Seni kaybettikten altı ay sonra en küçük amcam doğdu. O da seni hiç görmedi; tıpkı bizler gibi.
Biz, bir mezar taşına bile hasret kaldık dedem. Adını başında okuyacağımız, dua edebileceğimiz bir mezarımız yok. Ama bil ki adın kalbimizde, hikâyen hafızamızda. Dedem kaybolduğu günden bu yana babaannem yıllardır akıbetini soruyor. Her cumartesi burada toplanan annelerin, evlatların, torunların sesi; senin için de yükseliyor. “Faili meçhul” dediler. Ama biz biliyoruz, bu bir faili meçhul değil; faili bellidir. Failler yargılansın, hak ettikleri cezaları çeksin istiyoruz. Çünkü adalet gelmeden yas tamamlanmaz. Çünkü cezasızlık yeni acılar doğurur. Ben seni hiç görmedim dedem. Seni hayal ettim ama… Sesini hiç duymadım, elini tutmadım, dizini başıma koyamadım. Yokluğunla büyüdüm. Bir gün olsun “dedem” demek istedim, olmadı. Bari adın anılsın, bari hikayen duyulsun istiyorum. Bari bu topraklar gerçeği unutmasın.
Bugün burada senin hayat hikayeni okurken bir kez daha söylüyorum: Seni ve yoldaşlarını unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. İçim kan ağlayarak soruyorum: Neden? Neden bu acılar yaşatıldı?
Dedemin ve yoldaşlarının kemiklerini, mezarlarını istiyoruz. Onları bulana kadar bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bu dava, dedemin ve yoldaşlarının davasıdır. Son nefesimize kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.”
İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Fırat Akdeniz, Özdemir’in hikayesini okudu: “Mehmet Özdemir 1954 yılında Diyarbakır Lice’ye bağlı Araki (Kıyı) köyünde doğdu. Evli ve yedi çocuk babasıydı. Araki köyüne devlet güçleri tarafından sürekli baskın yapılıyordu. Bu baskılardan kaynaklı Mehmet Özdemir ailesini de alarak Diyarbakır’a göç etmek zorunda kaldı. Bir süre sonra ise Araki köyü devlet güçleri tarafından yakılıp boşaltıldı. Mehmet Özdemir köye dönme ihtimali kalmadığı için Diyarbakır’da hayvan ticareti yaparak geçimini sağlamaya başladı.
Mehmet Özdemir, zorla kaybedilmeden önce birkaç defa gözaltına alınmış bu gözaltılar sırasında ağır işkenceler görmüştü. 5 Ağustos 1997 günü de evi basılarak gözaltına alındı. 4 gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle hakkında yargılama başlatılmış ve 23 Ocak 1998 tarihinde beraat etmesiyle bu yargılama son bulmuştu.
Mehmet Özdemir 26 Aralık 1997 günü sabahı hayvan pazarına gideceğini söyleyerek evinden çıkar. Buradan bir arkadaşının evini ziyaret ettikten sonra hayvan pazarının yakınındaki bir kahveye gider. Görgü tanıkları; Mehmet Özdemir’in kahvede arkadaşlarıyla otururken silahlı, sivil kıyafetli ve ellerinde telsiz bulunan iki kişinin Mehmet Özdemir’e kendileriyle birlikte gelmesini söylediğini, bu kişilerle dışarı çıkan Mehmet Özdemir’in beyaz bir taksiye doğru götürüldüğünü belirtmiştir. Yine arabanın içinde üçüncü bir kişinin de oturduğunu gören Mehmet Özdemir’in arabaya binmemek için uğraştığını, kendini yere attığını, onu tutan kişilerden kurtulmaya çalıştığını da belirtmişlerdir. Ancak Mehmet Özdemir bu kişiler tarafından zorla, şiddet uygulanarak arabaya bindirilmiş ve oradan götürülmüştür. Olaya orada bulunan birçok kişi tanık olur. Olayın tanıklarından biri okuma yazması olmadığı için arabanın plakasını alamadığını söyler.
Mehmet Özdemir’in eşi Enzile Özdemir, 29 Aralık 1997 günü önce İnsan Hakları Derneğine başvurdu ve eşinin zorla gözaltına alındığını, hakkında bilgi edinemediğini belirterek hukuki yardım talebinde bulundu. Orada bulunan avukatların yardımıyla daha sonra Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe ile başvurdu ve eşinin kahvede otururken sivil kıyafetli polis memurları tarafından alındığını belirterek akıbetiyle ilgili bilgi talep etti. Bu taleplere yanıt olarak verilen dilekçeye “Mehmet Özdemir, Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır” damgası vuruldu. Ancak bu damganın üzerinde hiçbir yetkilinin imzası bulunmamaktaydı.
Aradan bir süre geçmesine rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alamayan ve nerede tutulduğu kendisine söylenmeyen Enzile Özdemir, yeniden yetkili kurumlara başvurdu. Kendisine verilen yanıtta bu defa Mehmet Özdemir’in gözaltına alınmadığı bir yanlışlık yapılarak gözaltında olduğunun söylenmiş olabileceği iddia edildi.
Mehmet Özdemir’in ailesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’na, Diyarbakır Valiliği’ne başvurularda bulundu. İç hukuktan bir sonuç alamayan Özdemir ailesi 7 Eylül 1999 tarihinde Mehmet Özdemir’in zorla kaybedilmesiyle ilgili AİHM'e başvuruda bulundu. Yapılan tüm başvurulara rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamadı. AİHM, 8.Ocak.2008 tarihinde esas ve usul yönünden dosya ile ilgili ihlal kararı verdi ve Türkiye’yi tazminata mahkûm etti.”
Şimdi de gözaltında zorla kaybedilen Mehmet Özdemir ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ