
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 843. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve hak savunucuları SES, KESK bileşenleri katıldı. Eylemde, faili meçhul ve gözaltında zorla kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Her hafta olduğu gibi birçok sivil ve çevik kuvvete bağlı kolluk görevlisi alandaki yerini aldı. Bu hafta, Diyarbakır'da 4 Nisan 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Necati Aydın'ın failleri soruldu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Ömer Saman, şunları ifade etti: "Cizre, Batman, Gever’de ve Galatasaray Meydanı'nda aileler ve insan hakları savunucuları, yıllardır kayıpların bulunmasını ve faillerin yargılanmasını talep ediyor. Biz burada bu talebi bir kez daha yineliyoruz. Onarıcı adaletin sağlanması ve toplumsal barışın mümkün kılınması için geçmişle yüzleşmek en temel unsurdur. Biz, iktidarı gelişen süreçle birlikte demokratik bir açılım adına geçmişle yüzleşme çağrısında bulunuyoruz. Bugün burada, 4 Nisan 1994 tarihinde gözaltında kaybettirilen SES Onursal Genel Başkanı Necati Aydın'ı anacağız."
SES Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Yıldız Ok Orak, şunları söyledi: "Aslında okunan hikâyelerin hemen hepsi aynı; 843. Haftada da gözaltına alınıp günler sonra cenazesi bulunan ve bulunamayan, birçok faili belli cinayetlerle anılıyor. Bu ülkenin tarihi, yüzleşilmeyen ve aklanmayan cinayetler ve katliamlarla dolu bir tarih. Bunlarla yüzleşilmediği sürece ne demokratik bir barış kurulabilir ne de toplumsal barış sağlanabilir. Necati Aydın, bizim Onursal Genel Başkanımızdır; onun gibi birkaç şehit arkadaşımız da vardır. 90'lı yıllarda gözaltına alınıp birkaç gün sonra cenazesi, birkaç arkadaşıyla bir tarlada bulunmuştur. Biz, onların ödedikleri bedeller üzerine sendikamızla beraberiz. Şu anda onların kurduğu sendikalar, verdikleri mücadelenin devamını sağlamak zorunda hissediyoruz kendimizi. Necati Aydın’ı ve diğer arkadaşlarımızın resimleri, bizim sendikamızın başköşesinde duruyor. Her umutsuzluğa kapıldığımızda onların fotoğraflarına bakıp kendimizi motive etmeye çalışıyoruz. Çünkü onların mücadelesi bize ışık olmaya devam ediyor. Faili belli cinayetlerin mutlaka failleriyle bir gün yüzleşilecektir ve toplumsal barışın sağlanması için faillerin mutlaka cezalarını alması sağlanacaktır."
İHD Diyarbakır Şubesi Üyesi Fırat Akdeniz, "1964 Bismil doğumlu olan Necati AYDIN, 1982 yılında Keçiören Sağlık Meslek Lisesinden mezun olur. TÜM SAĞLIK-SEN kurucuları arasında yer alan Necati Aydın aynı zamanda Diyarbakır Sağlık- Sen kuruluş yönetiminde yer alır ve ilk Şube Başkanı olarak görev yapar.
Sendikal örgütlenmede aktif rol alan Necati AYDIN’ ın aynı zamanda toplumsal mücadele alanına da ciddi katkıları olur. Necati AYDIN, sendikal mücadelede aktif kimliğinden dolayı üç kez gözaltına alınır. Her gözaltı esnasında ağır işkencelere maruz kalır. 1992 yılında gözaltına alındıktan sonra gördüğü ağır işkenceler sonucu ‘böbrek ezilmesi’ teşhisiyle Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde uzun bir süre tedavi görür. 1993 yılında ise Çorum’a sürgün edilir.
27 Mart 1994 tarihinde Diyarbakır ilinde bir akrabasında misafir olarak kalan Necati AYDIN ve eşi, misafir olarak kaldıkları evde ev sahipleri ve evde bulunda 5 yaşında ki çocuk dâhil kolluk kuvvetleri tarafından eve yapılan baskında gözaltına alınır. Olaydan dört gün sonra Necati AYDIN’ ın eşi ve beraberinde gözaltına alınanlar serbest bırakılır. Necati AYDIN ise 4 Nisan 1994 günü sabah saatlerinde Devlet Güvenlik Mahkemesine (DGM) götürülür. Necati AYDIN o gün duruşma salonunda gördüğü tanıdık avukatlara ‘beni mahkeme serbest bıraktı ama polisler bırakmıyor’ der. Serbest bırakıldığı halde o gün adliye kapısında saatlerce bekleyen ailesi ve akrabaları dâhil hiç kimse Necati Aydın’ın adliyeden çıktığını görmez ve o günden sonra bir daha Necati Aydın’dan haber alınamaz.
- AYDIN’ ın ailesi 05 Nisan 1994 tarihinde Diyarbakır savcılığına başvurarak bilgi almak istemişse de aileye “ AYDIN’ ı serbest bırakıldığı” bilgisi veriliyordu. Akabinde ailenin avukatı savcı ile görüşme yapar ancak savcılık makamı da AYDIN için “muhtemelen örgüte katılmaya gitti” cevabını verir.
Aile, 8 Nisan 1994 tarihinde savcılıkla yaptığı görüşmede ise ön kapı dışında sadece polislerin kullanabildiği tek bir arka kapı olduğu cevabı verilmiş ancak Savcılık yine Necati AYDIN’ ın akıbetine ilişkin bilgi vermez.
Necati AYDIN’ ın cenazesi 9 Nisan 1994 günü Silvan yolu üzerinde, Kâğıtlı Jandarma Karakolu yakınlarında iki kişiyle birlikte bir tarlada bulunur. Necati AYDIN’ın cenazesi Diyarbakır Devlet Hastanesine getirilir. Yapılan otopsi işlemi sırasında vücudunda birçok işkence ve darp izleri olduğu, ensesinden tek bir kurşunla öldürülmüş olduğu tespit edilir.
Necati AYDIN’ın ailesi, iç hukukta bir sonuç elde etmeyince dava dosyasını AİHM’e taşır. Yapılan başvuru sonucunda AİHM, “yaşam hakkına müdahale etmek, olguların belirlenmesinde tüm olanakları sağlama yükümlülüğünü ihlal etmek, etkin soruşturma yürütmemek ve öldürülmeden önce işkence yapmak” suçlarından Türkiye’yi mahkûm eder. Daha önemlisi ise Türkiye’nin AİHM’e yardımcı olmamasından dolayı sözleşmenin 38’inci maddesinden ayrıca mahkûm eder.
İtirafçı ve JİTEM elemanı olan Abdulkadir AYGAN, 2004 yılında Özgür Gündem Gazetesine verdiği bir demeçte; emniyetten gelen bilgi üzerine DGM tarafından serbest bırakılacak olan Sağlık-Sen Diyarbakır Şubesi’nin üç üyesi Necati AYDIN, Mehmet AY ve Ramazan KESKİN’i adliye çıkışında aldıklarını, yapılan sorgularının ardından Silvan yolunda bir araziye götürdüklerini anlatır. Açıklamalarının devamında ise “gözleri kapalı olan gençlerin ellerini arkadan bağladıklarını, yan yana diz çöktürdüklerini ve komutan Abdülkerim Kırca tarafından enselerinden birer el ateş edilerek infaz edildiğini” itiraf eder.
Binlerce insanımız bu ülkede gözaltında kaybedilmesine rağmen bu suç yok sayıldı ve derin bir sessizlik ve suskunlukla karşılandı. Gözaltında kaybetmeler adalet sistemi eliyle cezasız bırakıldı. Diğer ağır hak ihlallerinde olduğu gibi gözaltında kaybetmelerde de hakikatin açığa çıkartılması ve adaletin sağlanmasına yönelik politikalar hayata geçirilmedi. Aksine AİHM’in de işaret ettiği gibi Türkiye’de cezasızlık, bilinçli ve sistemli bir devlet politikası olarak uygulandı. Bizler hak savunucuları olarak; kaç yıl geçerse geçsin, Necati AYDIN için, tüm kayıp ve siyasi cinayetlere kurban gidenler için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Şimdi de Necati AYDIN ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz."
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ