
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 844. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Yine her hafta olduğu gibi çok sayıda çevik kuvvet ve sivil kolluk görevlileri alandaki yerini aldı. Bu hafta, Silvan’da 14 Nisan 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Ali İhsan Dağlı’nın failleri soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, eylemde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Uzun süredir Türkiye’de devam eden Kürt meselesinin güvenlikçi politikalarla çözülmeye çalışılması, kayıp yakınlarının adalet taleplerini de olumsuz etkilemektedir. Her hafta Batman, Diyarbakır, Hakkari ve İzmir gibi farklı kentlerde paylaştığımız kayıp hikâyeleri, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümsüz bırakılmasının en net göstergelerinden biridir.
Yaklaşık yedi aydır, Türkiye’de Kürt meselesinin demokratik çözümüne dair bazı umutlar yeniden yeşermeye başlamıştır. Daha önce kayıp yakınlarıyla birlikte gerçekleştirdiğimiz eylemlerde de dile getirdiğimiz gibi, bugün bir kez daha vurguluyoruz: Kürt meselesinin barışçıl ve diyalog temelinde çözümünün en önemli adımlarından biri geçmişle yüzleşmektir.
Bugün burada fotoğraflarını taşıdığımız, hikâyelerini paylaştığımız insanlar; Kürt meselesinin demokratik çözümü için mücadele etmiş hak savunucuları, hekimler, avukatlar ve gazetecilerdir. Devletin çözümsüzlükteki ısrarı nedeniyle bu insanlar zorla kaybedilmiş, faili meçhul cinayetlere kurban gitmişlerdir.
Meseleye dair bazı davalar ve soruşturmalar açılmış olsa da, bu süreçler faillerin bulunması ve cezalandırılmasından çok, onları aklayan bir sistem içerisinde yürütülmüş ve neredeyse tamamı cezasızlıkla sonuçlanmıştır. Ancak bu davalardaki itirafçı ve kolluk beyanları, bu suçların devlet sistematiği içinde, planlı bir şekilde işlendiğini ortaya koymuştur.
Bu durum, söz konusu suçların insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve zaman aşımına tabi tutulamayacağını açıkça göstermektedir. Biz insan hakları savunucuları olarak buradan bir kez daha sesleniyoruz: Kürt meselesi onurlu bir barışla çözüme kavuşturulacaksa, bunun ilk adımı geçmişle yüzleşmektir.
Adalet talep ediyoruz. Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler’in “Herkesin Zorla Kaybedilmekten Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmesi”ne taraf olmasını istiyoruz. Ayrıca, geçmişle yüzleşmeyi sağlayacak “Adalet ve Hakikat Komisyonları”nın bir an önce kurulmasını ve özellikle 90’lı yıllarda yaşanan ağır insan hakları ihlalleriyle devletin yüzleşmesini talep ediyoruz.”
Ardından, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, 14 Nisan 1995 tarihinde Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ali İhsan Dağlı’nın hikayesini anlattı: "Ali İhsan Dağlı, eşi ve çocukları ile birlikte Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Eşme Köyünde ikamet eder.
14 Nisan 1995 yılında köyde güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyon sonrası çatışma çıkar. Çatışma sonrası Ali İhsan Dağlı evinin yakınların da gözaltına alınır. Köy muhtarı Mehmet Şirin Kılıç, gözaltına alınan Ali İhsan Dağlı’nın köyden götürüldüğüne ve sol elinden yaralandığına şahit olur. Köy Muhtarının aktardıklarına göre; Ali İhsan Dağlı önce Hişkamergê Köyüne götürülür. Yarım saat burada bekletildikten sonra bir helikoptere bindirilerek Silvan Jandarma Komutanlığına götürülür. Ali İhsan Dağlı’nın köyden çıkartılırken kurşun yarasından dolayı gömleğinin kanlı oluğuna şahit olunur. Köy halkının gözü önünde gözaltına alınan Ali İhsan Dağlı’dan bir daha haber alınamaz.
Gözaltı sonrası ailenin Ali İhsan Dağlı için resmi kurumlara yapmış olduğu başvurular sonuçsuz kalır. 24 Nisan 1995 yılında babası Mehmet Dağlı tarafından DGM savcılığına yapılan başvuru sonrası aileye “Ali İhsan Dağlı adlı bir şahsın gözaltına alınmadığı söylenir.” Yine Evrensel Gazetesinin 11 Ekim 1995 tarihli haberine göre, ailenin İHD’ye başvurmasından dolayı köy, güvenlik güçleri tarafından basılır ve aile askerler tarafından şiddete maruz kalır. Bu baskılar Ali İhsan Dağlı’ nın kaybedilmesinden sonra sürekli olarak devam eder.
11 Ekim 1995 yılında Evrensel Gazetesi’nin “İşte Kayıp” başlıklı haberi ile Ali İhsan Dağlı’nın gözaltında çekilmiş fotoğrafı ile gözaltına alındığı belgelenir. Fotoğraf da Ali İhsan Dağlı’nın sol elinin sarılı vaziyette olduğu görülür. Ailesi çekilmiş bu fotoğraf dışında Ali İhsan Dağlı’ya ilişkin başka bir somut bilgiye ulaşmaz. 16 Ekim 1995 tarihinde bu fotoğraf şubemize gelen ailesi tarafından teşhis edilir.
Aile, Ali İhsan Dağlı’nın kaybedilmesine ilişkin davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürür. AİHM, Türkiye’yi Ali İhsan Dağlı’nın kaybedilmesinden dolayı mahkûm eder.
Şimdi de gözaltında zorla kaybettirilen Ali İhsan Dağlı ve diğer tüm Kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ