İşkence Bir İnsanlık Suçudur, İşkenceye Dur Diyelim

20.07.2011

Değerli Basın Mensupları,
Bugün, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü. İşkence ve diğer zalimane, gayrı insani veya aşağılayıcı muamele veya cezaya karşı Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Uluslararası Koruma Sözleşmesi, 26 Haziran 1987'de yürürlülüğe girmiştir.

İşkenceye karşı mücadelede, işkence mağdurlarının yanı başında olmak, onları desteklemek ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü işkence; kişilere ve geniş yığınlara gözdağı vermeyi, yıldırmayı, bedensel ve zihinsel bütünlüğünü bozmayı ve yalnızlaştırmayı hedefler. Bu yüzdendir ki, insanlığa karşı işlenmiş suç olan işkenceye karşı çıkmak, işkencecileri kamuoyu önünde mahkûm etmek ve işkence mağdurlarının yalnız olmadığını, her zaman onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu bir kez daha yüksek sesle dile getirmek için buradayız.

Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi (5. Madde) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (3. Madde) dâhil uluslararası insan hakları belgelerinin tamamında hiçbir istisnaya yer vermeden işkence “MUTLAK” bir şekilde yasaklanmıştır. Anayasa’nın 17. maddesinde de aynı yasak yer almaktadır.

İşkence yasağının mutlaklığı, işkenceyi önlemek için etkili yasal, adli, idari, her türlü tedbirin alınmasını; hiçbir istisnai durum, savaş hali, iç siyasi karışıklık veya olağanüstü halin, işkencenin gerekçesi olarak kullanılamayacağını, bir üst görevlinin veya bir kamu merciinin emrinin de, işkenceyi haklı gösteremeyeceğini ifade eder.

Değerli Basın Mensupları;
AKP hükümetinin “işkenceye sıfır tolerans” beyanına rağmen Türkiye’de ve özellikle bölgemizde işkence ve kötü muamele devam etmektedir. AB uyum yasaları çerçevesinde 2000’li yıllardan sonra azalarak devam eden işkence ve kötü muamele uygulamaları, özellikle 2005’den sonra yeni TCK’nın yürürlüğe girmesi, 2006 yılında Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK); 2007 yılında ise Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda (PVSK) yapılan değişiklerle artışa geçmiştir. Kolluk kuvvetleri neredeyse her etkinlik ve toplantıya müdahale etmekte ve orantısız güç kullanmaktadır. Toplumsal olaylardan sonra yoğun işkence ve kötü muameleler kameralar önünde devam etmektedir.

İHD Diyarbakır Şubesi’nin verilerine göre Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 2010 yılında gözaltında işkence ve kötü muamele sayısı 47 iken 2011 yılının ilk dört ayında bu sayı 33 olarak tespit edilmiştir. 2010 yılında gözaltı yerleri dışında tespit edilen işkence vakası 122 iken 2011 yılının ilk dört ayında bu sayı 81 e ulaşmıştır. Toplumsal gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu dövülen ve yaralananlar 2010 yılında 222 iken 2011 yılının ilk dört ayında bu sayı 618 olarak belirlenmiştir. 2010 yılında 740 işkence ve kötü muamele vakası yaşanırken, 2011 yılının ilk dört ayında 776 vaka tespit edilmiştir.
Bu veriler göstermektedir ki işkence ve kötü muamelede bir iyileşme yaşanmamış, tam tersine artış yaşanmıştır. Özellikle gözaltı yerleri dışındaki işkence ve kötü muamele iddialarındaki artış dikkat çekicidir. Güvenlik güçlerinin toplumsal olaylara müdahale esnasında gaz bombasını çok yoğun bir şekilde kullanması ve gaz fişeğini şahısları hedef alarak kullanması sonucunda çok sayıda ölümler ve yaralanmalar gerçekleşmiştir.

İşkence ve kötü muamele uygulayan kamu görevlileri hakkında gerekli ve etkin soruşturma işlemlerinin yapılmaması, fiillerinin cezasız kalması ve özellikle son dönemlerde sokak işkencesine dönüşen toplumsal olaylara müdahale ve burada yapılan işkencenin faillerinin tespit edilememesi bu uygulamaların devam etmesi ve artış göstermesindeki en büyük etkenlerden biridir. Bu bakımdan; işkence ve kötü muamele uygulayan kamu görevlilerinin yargılanıp haklarında gerekli ceza tedbirlerinin uygulanması ve yine işkence dosyalarında en sık karşılaştığımız zamanaşımı sorununun giderilmesi, bir insanlık suçu olan işkence suçunun zamanaşımı kapsamından çıkarılması işkencenin önlenmesi konusunda hayati önem taşımaktadır.

Hafta nedeniyle tüm kurumlar olarak yapmış olduğumuz etkinlikler kapsamında hazırlanan afişler Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 23.06.2011 tarihinde TCK 301/2 maddesine muhalefet yani “devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılama” gerekçesiyle toplatma ve el koyma kararı verilmiştir. Bizlere göre bu karar işkence uygulamalarının deşifre edilmemesi ve faillerin cezasız bırakılmasına ilişkin bir karardır.

Biz aşağıda isimleri bulunan insan hakları savunucusu kurumlar, toplumsal olaylara yapılan müdahale ortamında işkence ve kötü muamele uygulamalarının artış gösterdiğine dair gözlem ve tecrübelerimize dayanarak; toplumsal olaylara müdahalenin şiddetlendiği ve gözaltına alma işlemlerinin yoğunlaştığı bu dönemde işkence ve kötü muamelelerde, hukuk dışı uygulamalarda artış yaşanacağından kaygı duymaktayız. Yetkili tüm kurumları ve hükümeti bu konuda duyarlı olmaya ve sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.