9 Temmuz 2011 tarihinde Diyarbakır-Bingöl karayolunun Ziyaret Köyü mevkiinde yol kesen bir grup PKK mensubu; Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç ve Sağlık Teknisyeni Aytekin Turhan Uz’u kaçırdı. Bu haberi yetkililerin açıklamaları ve askeri operasyonlar izledi. Bu operasyonlar sonucunda ne yazık ki onlarca kişi hayatını kaybetti. Kaçırıp alıkoyma vakaları devam etti.
09.08.2011 tarihinde Bingöl ili Karlıova ilçesi Devecik Köyü civarında bulunan Hidroelektrik Santrali inşaat Şantiyesinde bulunan işçiler Mehmet Akif Uslu, Mehmet Uslu ve Emrah Ayan bir grup silahlı kişi tarafından kaçırılmış olup, İHD Adıyaman Şubesinin çağrısı üzerine daha sonra 27.08.2011 tarihinde serbest bırakılmışlardır.
12.08.2011 tarihinde Muş- Kulp karayolunu kesen bir grup PKK mensubu Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu’nu ve Er Aykut Çelik’i kaçırmıştır.
21.08.2011 tarihinde Bitlis ili Tatvan ilçesi kırsalında AVEA, TURKCELL ve VODAFONE şirketlerine ait arazideki baz istasyonlarını tamir etmek için giden teknik elemanlar Adnan Başak, Cezayir Karaca, Niyazi Turgut, İhsan Danışman ve Mehmet Borak bir grup PKK mensubu tarafından kaçırılmışlardır. İHD Bitlis Temsilciliğinin çağrısı üzerine iki kişi(Adnan Başak ve Mehmet Borak) serbest bırakılmış olup 3 kişinin alıkonma hali devam etmektedir.
Tüm bu olaylarla ilgili olarak kaçırılan kişilerin aileleri ve yakınlarının İHD’ye ve diğer insan hakları örgütlerine başvurusu olmuştur.
Kaçırılan kişiler için kamuoyundaki beklenti ve ailelerin çağrıları üzerine insan hakları savunucuları, demokratik kitle örgütü temsilcileri, barış savunucuları, sanatçılar ve mağdur yakınları olarak 08.08.2011 günü İstanbul’da yaptığımız çağrıyı yineliyoruz. Çağrıyı İHD, TİHV, Türkiye Barış Meclisi, Alevi Bektaşi Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, TTB, KESK ve mağdur yakınları olarak yapıyoruz.
Ramazan Bayramı ve 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle Hükümete ve PKK’ye sesleniyoruz.
PKK, elinde tuttuğu askerlerin ve sivil vatandaşların can güvenliğinden sorumludur. İnsancıl hukukun gereği de bunu gerektirir. Ailelerin ve demokratik kamuoyunun alıkonulan kişilerin serbest bırakılması isteğini dikkate almalıdır.
Aileler gibi bizler de alıkonulan kişilerin sağlığından ve güvenliğinde dolayı kaygı taşıyoruz. Öncelikli olarak devlet kendi vatandaşlarının güvenliğinden sorumludur. Bu kişilerin sağ salim güven içerisinde ailelerine kavuşması için Hükümet üzerine düşeni yapmalı, devam eden operasyonlara ve sınır ötesi hava saldırılarına son vermelidir. Kürt sorununda denenmemiş tek yöntem olan barış yöntemini benimsemeli ve Abdullah Öcalan ile yürütülüp kesilen müzakereleri yeniden başlatarak, kalıcı çatışmasızlık ortamı yaratmalıdır.
Oluşturduğumuz heyet olaya insani ve vicdani sorumlulukla yaklaşmaktadır. Süren çatışmaların açığa çıkardığı acıların ve yıkımların sonuçlarını iyi bilen ve süren çatışma ortamının nihayetlenmesini, barışçıl bir çözümü isteyen heyetimiz tüm risklerine rağmen bu barışçıl görevi kabul etmiştir. Heyette insan hakları savunucuları, demokratik kitle örgütleri temsilcileri, barış savunucuları, sanatçılar ve mağdur yakınları yer almaktadır.