Türkiye’de var olan inançlara yönelik çağdışı yönelimleri kabul etmiyoruz

07.12.2009

   Basına ve Kamuoyuna

(Türkiye’de var olan inançlara yönelik çağdışı yönelimleri kabul etmiyoruz)
 
 
Ülkemizde inanç özgürlüğüne olan tahammülsüzlükler ve gayrimüslim vatandaşlarımıza yönelik hak ihlalleri tarihi bir geçmişe sahiptir. Yıllar boyu, ülkede yaşayan gayrimüslimler, gerek devletin resmi politikasıyla, gerekse de halka empoze edilen çağdışı ve ırkçı söylemlerle toplum dışına itilmiş, bu kesimlere yönelik her türlü hak ihlali reva görülmüştür. 1915 yılında gerçekleşen Ermeni tehcirinden bu yana geçen 95 yıllık süreçte farklı din ve inançta olan kesimler sürekli bir baskı politikasıyla karşı karşıya kalmıştır. Öyle ki, ülkemizin ve bölgemizin kadim halklarından olan ve sayıları yüz binleri bulan Süryaniler, neredeyse parmakla sayılabilecek bir konuma getirilmek suretiyle bu topraklardan sürülmüşlerdir.
Son 20-30 yıllık süreçte Kürtlerin hak arama mücadelesinin de getirdiği bir rahatlamayla, özellikle bölgemizde, gayrimüslim vatandaşlarımıza yönelik saldırgan ve dışlayıcı tutumlar bir nebze de olsa azalmıştır. Bu süreçte topraklarını ve tarihlerini bırakarak, diasporaya yayılan çok sayıda Asuri-Süryani vatandaşımız imkanları ölçüsünde geri dönme fırsatı bulmuş, bölge genelinde çok sayıda kilise ve inanç merkezlerinde rahat ibadet edecek bir konuma gelmişlerdir. Ancak tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, gayrimüslim vatandaşlarımız istenilen düzeyde bir statüye kavuşamamıştır.
 
Geldiğimiz aşamada, her ne kadar bölgemizde yaşayan halklarımız arasında iyi bir diyalog sağlanmışsa da münferit bazı vakalar, bu birlikteliği ve kardeşliği baltalar nitelikte gelişmelere sahne olmaktadır. Bunun son örneğini de 7 bin yıllık tarihiyle onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış ve halen birçok kesimden ve dinden halkların bir arada yaşadığı kadim kent Diyarbakır’da gördük. 4 Aralık 2009 Cuma günü saat 14.00 sıralarında Meryem Ana Kadim Süryani Kilisesi’ne gelen yaşları 35-40 civarında 3 kişi Papaz sayın Yusuf Akbulut’u tehdit etmişlerdir. Bu tehdit ile Sayın Yusuf Akbulut ayırımcılığa maruz kalmıştır.
 
Geçtiğimiz günlerde İsviçre hükümetinin düzenlediği bir referandumla ülkedeki minarelerin yapımına yasak getiren bir karar aldı. Bizler insan hakları savunucuları olarak, böylesi bir kararın alınmasını üzüntüyle karşılıyor, bunu inanç özgürlüğüne yapılmış bir müdahale olarak görüyoruz. Çünkü, inancımız şu ki; her kesimden halklar, bütün din ve inançlar, dünyanın her yerinde dilediği gibi, özgürce yaşayabilmelidirler. Bunun bir gereği olarak Avrupa’daki Müslüman kesim de inançlarını dilediği gibi, özgürce yaşayabilmelidir.
Ancak Avrupa’da yaşanan böylesi çağdışı kararları, ülkemizde bahane olarak göstererek, gayrimüslim vatandaşlarımıza yönelik bir intikam aracı olarak kullanıp, bu kesimden insanlarımızın tehdit edilmesi kabul edilecek bir durum değildir. İşte Meryem Ana Kadim Süryani Kilisesi’nin Papazı Yusuf Akbulut böylesi bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Akbulut ile görüşen 3 kişi, İsviçre’de minare yasağını bahane göstererek, “İsviçre minareleri yasakladı, siz de o çan kulesini Cuma gününe kadar kaldıracaksınız” tehditlerini savurarak, Yusuf Beyi rahatsız etmiştir. Her ne kadar münferit bir olay olarak görülse de, bu olay kabul edilecek bir yaklaşım değildir. Böylesi tehditvari yönelimler, bizleri ancak geriye götürür. Ayrıca bu tutum kadim kentin insanları tarafından da kabul edilemez bir yaklaşımdır. Nitekim, halkımız bu oyunlara gelmeyeceğini defalarca göstermiştir. Olayın yaşandığının duyulmasının hemen ardından Din Adamları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİYADER) üyesi bir grup imamın kiliseyi ziyaret ederek dayanışma göstermiş olması bu söylemimizin açık göstergesidir. Umuyoruz ki, bu dayanışma örneği sadece İmamlarımızla sınırlı kalmayıp, tüm sivil toplum kuruluşları ve her kesimden halkımız, kentimizin vazgeçilmez unsurlarından olan Süryani halkımızla dayanışma gösterecektir. Bu dayanışma, böylesi bir yönelim içerisinde olan kesimlere bir tokat gibi inecektir ve benzer girişimlerin önünü kapatacaktır. Bu nedenle tüm kesimleri tehditlere maruz kalan Süryani vatandaşlarımızla dayanışmaya çağırıyoruz.
Bizler de insan hakları savunucuları olarak, Süryani vatandaşlarımıza yönelik böylesi çağdışı ve kabul edilemez yönelime karşı olduğumuzu belirtiyor, böylesi bir çaba içerisinde olan kesimleri bundan vazgeçmeleri yönünde uyarıyoruz.
 
Av. Muharrem ERBEY          
 İHD Genel Başkan Yardımcısı, Diyarbakır Şube Başkanı
 Av. Selahattin ÇOBAN                 Mazlum-Der Diyarbakır Şube Başkanı