Cumhuriyetin en büyük projesine bir şans verin

27.10.2009

 

BASIN AÇIKLAMASI
                                   (Cumhuriyetin en büyük projesine bir şans verin)
 
Değerli basın Mensupları,                                                                         
 
Türkiye’de son dönemlerde demokrasi ve insan hakları konusunda kısmi ilerlemeler olsa da, hala temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile ilgili ciddi sorunların var olduğunu söylememiz mümkün. Bir ülkede insan haklarının yaşam bulması için iki güce ihtiyaç vardır ; Birincisi Demokratik Kamuoyunun gücü, ikincisi ise hukukun gücüdür. Bu iki güç bir ülkede yoksa insan haklarından bahsetmemiz mümkün değildir. Türkiye’de son yıllardaki uygulamalara baktığımızda, her iki hakkın kullanımı önünde çok ciddi sıkıntılar söz konusudur.
 
13 Ekim 2009’da açıklanan Türkiye’nin AB İlerleme Raporunda da açıklandığı üzere, rekabet, istatistik ve bilimsel araştırma konularında ilerleme söz konusu iken, demokrasi, ve insan hakları konusunda inişli ve çıkışlı bir grafik söz konusudur.
 
Rapora göre ; Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlıkların korunması, sivil ve siyasal haklar, toplanma ve gösteri özgürlüğü, inanç özgürlüğü, güvenlik güçlerinin harcamalarının sivil denetimi, Anayasa reformu, yerel yönetimler reformu, adli tıp kurumunun bağımsızlığı, yargı bağımsızlığı, çocukların 25 yıl ile cezalandırılması, Türkçe dışında dillerin kullnılması, sendikal haklar, engelli hakları, Doğu ve Güneydoğu sorunu (Kürt sorunu) Kıbrıs sorunu, kültürel haklar sorunu, romanların sorunu, ayrımcılığa dair sorunlar hala yerinde durmakta, bazı alanlarda ise ciddi iniş ve çıkışlar yani gerilemeler söz konusudur.
 
29 Mart 2009’da yapılan yerel seçimlerden 14 gün sonra DTP’ye yönelik büyük bir operasyon yapıldı. Son altı ayda ise DTP’ye yönelik 3. operasyon düzenlendi. 1000 den fazla kişi gözaltına alındı. Dosyalarda gizlilik kararı var diye tutuklu olan 450 kişi ne ile suçlandıkları bilmeden aylardır tutuklu bulunmaktadır. Tutksuz yargılama ilkesi hem DTP’liler için hem de TMK mağduru çocuklar için ihlal edilmektedir. Cezaevlerinde tutuklu olanların sayısı 120 bini geçmiştir. Son dört yılda güvenlik güçlerinin çocuklara orantısız güç kullanımı sonucunda çocuk ölümleri artmıştır. AB İlerleme raporunda bu husus “Çocukları öldüren güvenlik güçleri beraat ettirildi’’ şeklinde yazılmıştır. Son yıllarda askerin siyaset, yargı, medya ve toplum üzerindeki baskısı ve vesayati had safhaya varmıştır. Asker, her türlü siyasal konularda, çok sık olarak basının karşısına çıkıp demeçler vermektedir. AB, İlerleme raporunda 1997’de imzalanan EMASYA protokolünün sonlandırılması istenmiştir.
 
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tespit ettiğimiz ihlallere baktığımızda  iç açıcı bir tablo ile karşı karşıya olmadığımızı söylememiz mümkün. 2009 yılının son dokuz ayını değerlendirdiğimizde ihlallerin inişli çıkışlı bir grafikte seyrettiğini görmekteyiz. Çatışmalarda yaşamını yitirenlerin geçen yıla göre azaldığını fakat devam ettiğini, yargısız infazların ve faili meçhul cinayetlerin ise çok arttığını gözlemlemekteyiz. 
Ayrıca mayın ve serbest patlayıcılardan ölenlerin ve yaralanların sayısının arttığını görmekteyiz. Yine işkence ve kötü muamele iddialarında ciddi bir artış yaşandığı görülmektedir. Toplumsal olaylara müdahale ve darp olaylarında son 9 ayda artış yaşandığı tespit edilmiştir. Aşırı güç kullananlara yetersiz soruşturma açılması, öfke kontrolünün olmaması, güvenlik güçlerine aşırı mesai yaptırılması, orantısız güç kullanımını tetiklemektedir. Temmuz 2005 yılında Başbakan’ın Diyarbakır’da yaptığı ve Kürt sorunu konusunda büyük önem taşıyan konuşmasından sonra her şey daha da kötüye gitmiş, özellikle 2008’de ihlaller en üst seviye çıkmış, 2009 yılının ilk üç ayında oldukça azalan ihlaller, Nisan 2009’dan sonra yeniden artmaya devam etmiştir. Kürt sorunun demokratik çözümünün tarttışıldığı bir dönemde, ihlallerin dur durak bilmeden artmasının izahını merak ediyoruz.
 
Devlet, çocuk politikalarında son yıllarda çok aşrırı sertlik yanlısı bir yaklaşım ortaya koymuştur. Çocukların zafer işareti yaptıklarından veya taş attıklarından dolayı 10 ile 25 yıl hapis cezasına çarptırılması, Uğur Kaymaz’ın faiilerinin beraat ettirilmesi, Ceylan ÖNKOL’un 28 Eylül’de bombaatarla öldürülmesi, Cizre’de evinin balkonunda annesinin kucağında süt emerken atılan gaz bombasıyla yaşamını yitiren 18 aylık Mehmet UYTUN’un faiilerinin hala bulunmaması bölgede yaşayan insanların devlete, yargıya olan güvenini zedelemekte, yurttaş-devlet arasındaki güvensizliği artırmaktadır. Neden çocuk ölümlerinde ciddi bir artış yaşanmıştır ? Bu ölümlerden sonra sorumlu olan failler neden yargılanmamaktadır ? 2003-2008 yılları arasında güvenlik güçleri hakkında açılan adli idari soruşturmaların % 98’nin güvenlik güçlerinin lehine sonuçlanması, % 2’sinin ise hafif cezalar almasının izahı nedir ?
 
 
Son dönemde K İrak’ta Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu illerinde yoğunlaşan operasyonlar ve çatışmaların barışcıl/şiddetsiz sosyal hareketlere ve siyasi partilere yönellik baskı, ve aşırı milliyetçiliğin büyümesi, insan hakları ihllallerinin artmasına neden olmuştur.
 
Hükümetin, ‘Demokratik açılım’a dair çalışmalarını anlamlı ve olumlu bulmaktayız. Fakat bu süreç ile birlikte hızla artan insan hakları ihllalleri bizleri tedirgin etmektedir. Tıkanan siyasetin önünü açmak amacıyla Kandil ve Mahmur’dan gelenlerin tek bir taş atmadan, şiddet gösterilerine başvurmadan, devlet aleyhine slogan atmadan barışçıl karşılanmasına gösterilen aşırı tepkiyi anlamış değiliz. Bundan sonra söylenen her sözün, atılan her adımın tüm Türkiye’nin hassasiyetini dikkate alan bir yaklaşım içinde olmasını ve çözüme katkı sunacakların daha dikkatli olmasını, ‘geri döneriz, başa döneriz’ minvalinden yapılan konuşmaların da sonlanması gerektiğini düşünüyoruz. Cumhuriyetin en büyük projesi olan Kürt Sorunun Demokratik çözümü’nden geri dönmek ülkemizi yüz yıl geriye götürecek, çözümü ise bir çağdan çıkarıp aydınlık bir döneme taşıyacak, Avrupaya yakınlaştıracaktır. Ya geçmişteki acıları unutup, yeni bir sayfa açacağız, ya da yeni mezarlar kazıyacağız. Herkesin hayal gibi görünen barışa inanarak, ön yargıları ve geçmişi bir kenara bırakmasını, akan kanı durdurmak için çalışmasını, bundan böyle söylenecek her sözün ve davranışın ağırlığını bilerek adım atmasını talep ediyoruz.
 
Saygılarımızla.
                                                     Av. Muharrem ERBEY
                      İHD Genel BaşkanYardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı