Bu Topraklarda İnsanlık Gömülüdür

02.02.2011

 

BASIN ve KAMUOYUNA
(Bu Topraklarda İnsanlık Gömülüdür)
 
Değerli basın mensupları;
 
Bugün Mutki’deyiz. Yani son günlerde kamuoyunda kazılan toplu mezarlarla gündeme gelen ilçemizde. Bir dönemin düşük yoğunluklu olarak adlandırılan savaşın en can alıcı şekilde yaşandığı bir coğrafyadayız.
 
Yıllardır kirli bir savaşın yaşandığı bu coğrafyada, yaşanan tahribatların haddi hesabı yoktur. Bunlardan biri de yapılan son kazılarla gün yüzene çıkan toplu mezarlardır. Ülkemizde 30 yılı aşkın süredir devam eden savaş, ne yazık ki halkımıza hep acı, gözyaşı ve cansız bedenler getirmiştir.
 
Yaşanan savaşın etkileri yıllar boyu maalesef sadece rakamsal bazda vurgulanmakta, yaşanan ölümler sadece istatistiki veri olarak işlenmektedir. Ancak istatistiki veri olarak önümüze sunulan rakamların her birinin altında; genç yaşta ölen gerillalar, annelerinin bağrından koparılarak askere alınan gencecik askerler, faili meçhule kurban giden masum siviller ve yakınlarının hala bir umutla eve dönmesini beklediği binlerce kayıp insanın acısı vardır.
 
Sürekli olarak bu savaş nedeni ile 40 bin insanımızın yaşamını yitirdiğinden bahsedilmektedir. Ancak yaşanan 40 bin ölümün her birinin insan olduğu göz ardı edilmekte, bu ölümlerden dolayı geride kalanların acıları görmezden gelinmektedir. Sadece istatistiki veri olarak önümüze sunulan 40 bin kişiden çoğunun mezarı dahi bulunmamaktadır. Yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren gerillalar ve karanlık güçler tarafından katledilen sivil vatandaşların cenazeleri, dönemin gerek sivil, gerekse askeri yetkilileri tarafından insanlık dışı bir muameleyle toplu halde gömülmüşlerdir. Nitekim birkaç gün önce bir televizyon programında ifşaatlarda bulanan JİTEM’in kurucularından Arif Doğan, “PKK’lilere bir de mezar mı yapacaktık. Tabi ki toplu halde gömdük” şeklindeki beyanlarıyla aslında yapılan bu vahşetin bir devlet politikası olduğunu gözler önüne sermiştir.
 
İşte şimdi buradalar. Kimi bir dağın yamacında, kimi bir derenin kenarında, kimi yakılan ormanlık alanlarda, yada sahipsiz bir mezarlıkta. Kimi ise burada olduğu gibi insanlık onurunu ayaklar altına alan bir şekilde çöplüklerde ortaya çıkıyorlar. Belki bunlar en şanslılarıydı. Belki ortaya çıkarılıp bir mezara sahip olacaklardır. Bir de kurda kuşa yem olanlarını düşünelim… Yağmur veya kar sularına kapılarak kaybolanlarını düşünelim…
Bakın işte bu topraklar böylesi vahşetlere tanıklık etti.
 
 
Değerli basın mensupları;
 
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı 2010 Yılı Hak İhlalleri Raporu’ndaki çarpıcı şu veriyi dikkatinize sunmak istiyoruz. Derneğe yapılan ve basın-yayın kuruluşlarına yansıyan verilere göre, bir yıl içerisinde 36 toplu mezar ihbarı yapılmış, bu mezarlarda 350’ye yakın insanın kemikleri olduğu iddia edilmiştir. 90’lı yılarda yaşanan bu insanlık dışı uygulamalar, başta ulusal mevzuata, uluslararası sözleşmelere ve savaş hukukuna aykırıdır. En önemlisi de insan hakları ve onuruna aykırıdır.
 
Tüm bu çarpıcı veriler göz önündeyken ve toplu mezarlar açılırken, tüm bunları görmezden gelen AKP Hükümeti, Bosna’da yaşanan savaşta katledilip toplu olarak gömülen insanların mezarlarının ortaya çıkarılması için 200 bin Dolar bağışta bulunabilmektedir.
Bu ne aymazlıktır? Bu hükümet ne zaman kendi ülkesinde de yaşanan insanlık dramlarına duyarlı hale gelecektir? Bunun olması için daha kaç insan ölmeli, daha kaç toplu mezar ortaya çıkmalıdır? Bu insanlık suçları ortaya çıkarmadığı sürece bu hükümet de bu suçların ortağıdır.
 
Değerli basın mensupları;
 
Bu coğrafyada insanlar hala bir umutla bir yerde açılacak mezarda kendi çocuklarının olabileceği ihtimalini düşünerek, yaşamını yitiren çocuklarının cenazelerine ulaşmak istemektedir. Bunun için yıllardır devletin resmi organlarına başvurular yapmakta, ancak bir sonuç alamamaktadırlar.
 
Bizler hak arama mücadelesi veren kuruluşlar olarak bu insanlık dışı uygulamaların ortaya çıkması için çalışmalarımızı ve girişimlerimizi sürdüreceğiz. Ancak daha sağlıklı bir sonucun ortaya çıkması için, acil bir şekilde hakikatleri ortaya çıkaracak bir komisyonun oluşumuna gidilmesi gerekmektedir. Bizler, bu coğrafyada her faili meçhulün, kayıpların ve çatışmalarda yaşamanı yitiren insanlarımızın akıbetlerinin ne olduğunun devletin bilgisi dahilinde olduğunu biliyoruz. Bu nedenle çağrımız şudur ki; devletin yetkili organları bir an evvel arşivlerini açarak, yaşanan bu olayların ortaya çıkmasını ve acılı insanlarımızın yakınlarının cenazelerine ulaşmasını sağlamalıdır.
 
BARIŞ ANNELERİ İNİSİYATİFİ
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 
MEYA-DER