BASINA VE KAMUOYUNA
(Gazetecilere Yönelik Saldırılara Son Verilsin!
Gözaltına Alınan DİHA Çalışanları Derhal Serbest Bırakılsın!)
Değerli Basın Mensupları,
Kürt siyasetçi ve insan hakları savunucularına yönelik başlatılan kapsamlı operasyonun üzerinden iki yıl geçti. İki yıllık süre içerisinde 2000’i aşkın insan tamamen barışçıl, meşru ve demokratik faaliyetleri nedeniyle tutuklandı. “Muhalif” olana tahammülsüzlük, meşru ve demokratik haklarını kullanan herkesin özgürlüklerinin ellerinden alınmasına vardırılmıştır. Bugün bir arada olmamızın nedeni, yine keyfiyetçi biçimde basın çalışanlarına yönelik başlatılan göz altılardır.
Türkiye genelinde faaliyet yürüten ve gerçekleşen ciddi hak ihlallerini duyuran muhalif basın-yayın organlarından olan Dicle Haber Ajansı’na yönelik operasyon sonucu Ajansın Diyarbakır Temsilcisi Kadri Kaya ile Batman Muhabiri Erdoğan Altan gözaltına alınmışlardır. Ayrıca aynı operasyon çerçevesinde 6 vatandaşın daha gözaltına alındığı bilgisine ulaşmış durumdayız. Batman İl Jandarma Komutanlığı tarafından gerçekleştirildiği belirtilen operasyonun neden yapıldığı konusunda tatmin edici bir açıklama yapılmazken, Batman Valiliği’nin internet sitesi aracılığıyla yaptığı basın açıklaması, haber verme-alma özgürlüğünün geldiği vahim aşamayı açığa çıkartmıştır. Valilik, açıklamasında, Batman ve Diyarbakır illerinde yürütülen eş zamanlı operasyonda yurtdışında faaliyet gösteren Roj TV ve Dengê Mezopotamya Radyosu aracılığıyla gerçekleşen gösteri ve yürüyüşlerin kamuoyuna duyurulduğunu belirtmektedir. Açıklamadan da anlaşılacağı üzere, söz konusu gazeteciler, sırf mesleklerini icra ettikleri için gözaltına alınmışlardır.
Değerli basın mensupları,
Bilindiği üzere keyfiyetçi biçimde yaygın hale dönüşen göz altılarla ilgili gelen her eleştiri üzerine yanıt veren Başbakan Erdoğan, son olarak Avrupa Parlamentosu’nda konuyla ilgili gelen sorular üzerine, Türkiye’de tutuklu bulunan gazetecilerin “gazetecilik faaliyeti” yüzünden tutuklanmadıklarını ifade etmiştir. Oysa bizzat Batman Valiliğince yapılan açıklama ortaya koymuştur ki, DİHA çalışanları tamamen gazetecilik faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınmışlardır.
Şimdi Başbakan Erdoğan’a tekrar sormak gerekir; hani Türkiye’de gözaltına alınan veya tutuklanan gazeteciler, gazetecilik faaliyeti yüzünden tutuklanmıyordu? Hani ülkemizde basın özgürlüğü vardı?
Değerli basın mensupları
Türkiye’de ifade ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında olduğu gibi, basın özgürlüğü konusunda ciddi ihlaller yaşanmaktadır. Uluslararası insan hakları ve ilgili meslek örgütlerinin de Türkiye hakkında hazırladıkları raporlarda bu sorunlara dikkat çekmektedir. Nitekim son olarak gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanması, gazetecilik mesleğine karşı bir tahammülsüzlüğü ortaya koymuştur. Bugün cezaevlerinde 50’yi aşkın tutuklu ve hükümlü gazeteci bulunmaktadır. Bu gazetecilerin muhalif olmaları, başta Kürt sorunu olmak üzere ciddi sorunsallara karşı duyarlı, sol ve sosyalist olmaları elbette ki tesadüf değildir. Kürt basın yayın organlarına yönelik 90’lı yıllarda gerçekleştirilen ve onlarca kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılar günümüzde gazete kapatmaları, baskınlar, çalışanların tutuklanması ve yüzlerce yıla varan hapis cezalarıyla devam etmektedir.
AKP Hükümetinin tekçi, farklılıkları yok sayan, muhalifleri “düşman” olarak gören yaklaşımı, bu ülkenin aydınlık geleceğine gölge düşürmektedir. Sadece “kendine demokrat” olan AKP mantalitesi, iktidarını sürdürmek adına tüm alanlarda olduğu gibi, basın-yayın özgürlüğünü keyfi biçimde ortadan kaldırmaktadır.
Biz insan hakları savunucuları olarak, gazeteciyi “suçlu”, gazetecilik mesleğini “suç”, fotoğraf makinesi, hard disk, bilgisayar, videokasetleri de “suç delili” olarak gören mantaliteyi asla kabul etmediğimizi belirtiyor, gözaltına alınan DİHA çalışanları Kadri Kaya ile Erdoğan Altan’ın bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunuyoruz.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ