BASINA VE KAMUOYUNA
(Siirt’te Yapılanlar Zulümdür İşkencedir. Vali ve Emniyet Müdürü Hesap Vermelidir)
Değerli basın mensupları,
Her zaman baskı ve halk ihlalleriyle gündeme gelen Siirt ilimizde iki gündür yine vahim olaylar yaşanmaktadır. Yıllardır, baskı ve yıldırmanın hiç eksik olmadığı ilde yaşanan hak ihlalleri artık tahammül sınırlarını zorlar bir nitelik kazanmıştır.
Siirt’te 16 Temmuz günü PKK militanları ile güvenlik güçleri arasında bir çatışma yaşanmış, çatışmada bir polis komiseri ve bir PKK militanı yaşamını yitirmiştir. Bu olayda yaşam hakkına yönelik gerçekleşen bir olay olduğu için bizi derinden üzmüştür. Ancak olay sonrası yaşananlar daha vahim sonuçları beraberinde getirmiştir.
Çatışmada yaşamını yitiren komiser götürüldüğü memleketinde olması gerektiği gibi, bir cenaze töreniyle defnedilirken, yaşamını yitiren PKK militanı Mahfuz Aykaç için cenaze töreni dahi düzenlenmesine izin verilmemiştir. “Ölünün hatıratına saygısızlık” olarak değerlendirdiğimiz bu olayda, cenazeyi usulüne uygun defnetmek isteyen vatandaşlar polisin sert müdahalesine maruz kalmışlardır.
Cenaze namazını kıldıran imamı darp edecek kadar gözü dönen Siirt polisi, bununla da yetinmeyerek, dün kurulan taziye çadırına adeta intikam alırcasına kalas ve coplarla vahşice saldırmış ve bu saldırı sonucunda onlarca vatandaş yaralanmıştır. Bununla da yetinmeyen polis, kentin yüksek oy oranlarıyla temsilcisi seçtiği belediye başkanları, siyasi parti başkanları ve seçilmiş diğer şahsiyetleri de hedef almış ve darp etmiştir. Polisin sert saldırısı bunlarla da sınırlı kalmayarak, basın mensuplarından DİHA Siirt Muhabiri Ekrem Tatlı’nın da aralarında bulunduğu 4 kişi ağır bir şekilde yaralanmıştır. Toplamda 50 kişinin çeşitli şekillerde yaralandığı taziye çadırı baskınıyla polis şiddet dolu ve zalim yüzünü bir kez daha göstermiştir.
Değerli basın mensupları,
Öncelikle, taziye çadırına gidenlerin araçlarının lastiklerini patlatacak ve resmi araçları dahi tahrip edecek düzeyde gözü dönmüş bir şekilde halka saldıran polisin bu şiddetini ve halka yönelik işkenceyi kınıyoruz. Bu nasıl bir kin ve intikam hırsıdır ki, böylesi bir yönelimle bu ülkenin vatandaşları neredeyse yok edilme mantığıyla şiddete maruz bırakılmışlardır? Polis Siirt’te neyi amaçlamaktadır? Yıllardır gerçekleştirdiği baskı ve şiddeti görmezden gelen hükümet yetkilileri Siirt polisinin bu aymazlığına daha ne kadar gözlerini yumacaklardır? Siirt polisinin yıllardır halk üzerinde gerçekleştirdiği şiddet terörü geçmiş yıllarda olduğu gibi yine cezasız mı kalacaktır? Daha da önemlisi, polisin bu kadar vahşice saldırısının birinci dereceden sorumlusu olan İl Valisi ve Emniyet Müdürü herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacak mı?
Değerli basın mensupları,
Bizler insan hakları savunucuları olarak, genel olarak bölgemiz genelinde, özel olarak Siirt ilinde gerçekleşen polisin bu tutumunu kabul etmeyeceğimizi belirtiyoruz. Basından takip ettiğimiz görüntü ve fotoğrafları gördüğümüzde adeta şok olduğumuz bu şiddetin, bu düşmanca saldırının cezasız kalmamasını istiyoruz. Öncelikle olayın birinci dereceden sorumlusu İl Valisi’ni ve Emniyet Müdürü’nü derhal istifa etmeye ve hesap vermeye çağırıyoruz. Ayrıca gerçekleştirilen bu şiddete yönelik Cumhuriyet Savcılarını sorumlular hakkında soruşturma başlatması amacıyla suç duyurusunda bulunuyoruz. Öte yandan, İçişleri Bakanı ve hükümet yetkililerini de bu vahşice olay karşısında inisiyatif alarak, sorumlular hakkında gerekli tahkikatı başlatmalarını talep ediyoruz.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ