Cezaevleri Ölüm saçmaya devam ediyor

26.08.2008

 

BASIN AÇIKLAMASI
                                   (Cezaevleri Ölüm saçmaya devam ediyor)
 
Değerli basın Mensupları;                                                                  
Derneğimize 5 Temmuz, 4 Ağustos 2008 günü başvuran 1969 Derik doğumlu Medine EKİNCİ hasta olan oğlunun tedavisini isteyerek şu beyanlarda bulunmuştur;
 
Benim oğlum Abdullah EKİNCİ 1983 doğumlu olup liseye kadar çok normal davranan biriydi. Lise’den sonra davranışları değişti, sıra dışı davranışlar, sorumsuzca gezip tozmalar, evden 2-3 gün uzaklaşmalar başladı. Deli gibi davranmaya başladı. Yaklaşık 15 ay önce Kızıltepe Derik arasında otobüste yapılan aramada ele geçen esrarın ona ait olduğu söylenerek tutuklandı, Mardin cezaevine konuldu. Yargılandı ve 5,5 yıl ceza aldı. Oğlumu gardiyanlar sürekli dövüyorlar.
 
Oğlum 15.09.2005 tarihinde Diyarbakır Devlet Hastanesinden aldığı Sağlık Kurulu Raporunda % 45 sakat olduğu ve orta derece Parkinson Stage 2-3 hastalığı olduğuna dair raporu vardır. Oğlum cezaevine girdiğinden beri sürekli dayak yediğinden dolayı görüşlere kolunda iki gardiyanla ancak gelebiliyor. Oğlumun sırtı, gözü morarmış görüşe geliyor. Daha önce benimle konuşuyordu. Şimdi ise telefonlara cevap veremiyor, konuşamıyor. Ağzı köpüklü, büyük tuvaletini altına yapıyor. Çok kötü koşullarda cezaevinde kalıyor. Oğlumu gardiyanlar bu hale getirdi. Devlet nerede, devletin neden merhameti yok. Ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim? Oğluma neden kimse sahip çıkmıyor? Neden kimse sesimi duymuyor. Neden herkes sağır olmuş?
 
Eşim sur belediyesinde işçi olarak çalışıyor, gecekonduda oturuyoruz. Eşim akrabam olduğundan bir kızım da (10) özürlü ve konuşmuyor. Sırtında kemik eksik. Sekiz kız, 3 oğlum toplam 11 çocuğum var. Oğlum ve kızım özürlü. Görüşe geldiğimde oğlum konuşmadan sandalyede bir sağa, bir sola düşüyor. Çevremizdekiler bize bakıp ağlıyor, ben oğluma uzanıp dokunamıyor, yardım edemiyor, ağlıyorum. Her görüş günü eziyet gününe dönüşüyor. Oğlumu çok dövdüler, oğlum böyle değildi. Oğlumu fiziksel olarak sağlam cezaevine gönderdim, ama artık cenazesini alacağımı ve cezaevinden götüreceğimi çok iyi biliyorum. Adalet Bakanlığına yaklaşık 15-20 dilekçe gönderdim. Ama cevap alamadım. Oğlum bir görüşünde Seyithan ve Şirin adında iki gardiyanın ismini zorla telafüz etti. Korkarak sesini kısarak “beni dövüyorlar” dedi. Bunları duyunca ağladım. Sonra onlar hakkında dilekçe yazdım, cevap çıkmadı. Devlet ve onun kurumları neden bizleri insan yerine koymuyorlar ve cevap vermiyorlar?
 
Daha önce tedavisi için yine size başvurmuştum. .İHD’nin yazdığı dilekçe ile bir süre sonra oğlumu tedavi etmeye başladılar. Sonra yine tedaviler yarım kaldı. İlaçlarını neden vermiyorsunuz diye sordum, bizde kalmadı, Ankara’ya yazdık cevap bekliyoruz dediler. Cevap gelmeden oğlumun cenazesi gelecek biliyorum. Artık bir ölü olarak gördüğüm oğlumun cenazesini istiyorum. Umudum kalmadı. Kimseye güvenim kalmadı. Çaresiz bir anne olarak siz İHD’ye sığındım. Bana yardımcı olun” diyerek başvuruda bulunmuştur.”
 
Anne Medine EKİNCİ’nin başvuruları üzerine 22 Temmuz 2008 günü Adalet Bakanlığı, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Mardin Valiliği, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, Mardin Cezaevi İzleme Kurulu’na dilekçeler yazılarak başvuruldu.
 
Anne Medine EKİNCİ 22 Ağustos 2008 günü yeniden derneğimize başvurdu. Oğlu Abdülaziz EKİNCİ tedavi gördüğü Adana’da ölmüştü.
 
Başvurucunun iddiaları, anlatımları, ibraz ettiği belge doğrultusunda oğlunun hasta olduğu ve Mardin cezaevinde kötü muameleye tabi tutulduğu, özürlü ve engellilere uygulanması gereken hiç kural ve kaideye uyulmadığından dolayı yaşamını yitirdiği anlaşılmaktadır. Cezaevlerinde son altı ayda çok ciddi kötü muamele ve işkence başvuruları almaktayız. Özellikle Mardin, Erzurum, Siirt ve Bitlis cezaevlerinde gardiyanların kötü muamelede sınır tanımadıkları konusunda aldığımız başvurular gittikçe artıyor. Cezaevlerindeki bu uygulamalarla ilgili yapılan başvurular karşısındaki yetkililerin bu vurdumduymaz tavırları doğrusu anlaşılır değil. Cezaevleri devletin denetiminde değil de sado mazoşist gardiyanların denetimindeymiş gibi bir izlenim yaratılıyor. Engelli vatandaşın da yasalardan kaynaklı hakları mevcuttur. Devletin denetiminde olan cezaevlerinde engelli vatandaşa uygulanan bu insanlık dışı uygulamaya kim dur diyecek? Cezaevlerinde kalan adli siyasi tutuklu ve hükümlülere yönelik yapılan uygulamaların hukuk devletinde yeri yoktur. Mardin cezaevindeki infaz koruma Baş memuru Mehmet Zahir AYDIN ve memur Seyithan TOSUN ve Mehmet Şirin BAYIK adındaki gardiyanlar hakkında aile şikayette bulundu. 029.07.2008 tarihli Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Fakat Abdülaziz artık yaşamıyor. Öldü. Onu dövenler ise serbest. Ailesinin bu iddiasını iyice araştırılmadığını düşünüyoruz. Bölgemizdeki cezaevlerinin masaya yatırılarak, buralara müfettiş gönderilerek incelenmesi ve söz konusu iddiaların araştırılmasını, ismi geçen gardiyanlar hakkında yeniden soruşturma açılmasını talep ediyoruz. Soruşturmalar Abdülaziz’i geri getirmeyecek ama annenin acısını bir nebze azaltacaktır. Adalet yerini bulsun istiyoruz.
 
 
 
Şube Başkanı
Av. Muharrem ERBEY