Bilge Köyü katliamından silahları veren devlet sorumludur

01.06.2009

 

BASIN AÇIKLAMASI
                        (Bilge Köyü katliamından silahları veren devlet sorumludur)
                        Değerli basın Mensupları;
 
04 Mayıs 2009’da Mardin ili Mazıdağı ilçesi Bilge(Zangırt) köyünde korucular tarafından yapılan silahlı saldırı sonucu 47 kişinin yaşamını yitirmesi ve 3 kişinin yaralanması Tüm Türkiye’yi şok etmiş, tüm gözler Koruculuk ve Kürt sorununa dönmüştür. Bazı art niyetli kişiler olayı sadece Töre’ye bağlayarak kapatmaya çalışsa da aslında sorunun devletin silah verdiği korucuların çevrelerinde güç haline gelmesi yatmaktadır. Ellerindeki silah ile tüm yerleşim yerlerinde gezip baskı ve otorite kurmaya çalışmış ve çevreye korku salıp tehdit unsuru haline gelmişlerdir. Yaptıkları bir çok görmezden gelinmiştir. Koruculuğun kaldırılması için Bilge köyü katliamı mı meydana gelmesi gerekiyordu. Biz İHD olarak yıllardır bu tehlikeyi işaret ediyorduk.
 
Bilge köyünde yapılan katliam ile ilgili koruculuğun bölgemizde ki konumunu ve yarattığı tahribata dikkat çekmek amacıyla ; İHD MYK üyesi- Doğu, Güneydoğu Bölge Temsilcisi Ali AKINCI, Tabibler Odası Yönetim Kurulu Üyesi- Dr. Cengiz GÜNAY, İHD Mardin Şube Başkanı- Erdal KUZU’dan oluşan insan hakları heyeti oluşturulmuş, olay yerinde araştırma incelemelerde bulunmuş ve rapor tanzim etmiştir.
 
Heyet 06 Mayıs 2009 tarihinde D.Bakır Mardin karayolunun 70.km’sinde, anayola 3km.uzaklıkta olan köye gitmiştir. Şeyhan jandarma karakoluna 8 dakika mesafededir. Köyde soyadı çelebi olan aileler yaşamaktadır. Bilge Köyü 32 hanedir. Olaydan sonra 20 haneye düşmüştür. Olay iki katlı evde meydana gelmiştir. Bu olayda toplam 47 kişi yaşamını yitirmiş ve 3 kişi yaralanmıştır. Olay 04 Mayıs 2009 tarihinde saat 20:40 civarında meydana gelmiş, 15-20 dakika devam etmiştir. Yaralılar sağ kalan yakınları tarafından hastaneye yetiştirilmeye çalışılmıştır. Karakola haber verilmiştir ama karakoldaki görevliler 2 saat sonra köye gelmişlerdir.
 
Yaptığımız tespitlere göre karanlık kalan bazı noktalar vardır. Karakola olay haber verilmesine rağmen, neden bir iki saat sonra gelmiştir? Olayın failleri nerede, nasıl ve kimler tarafından yakalanmıştır? Mardin Ağır Ceza Mahkemesinde Bilge Köyü ve Sultan Köyü civarında bulunan Botaş petrol boru hattından çalınan petrol nedeniyle açılan 3 davada etkin bir yargılamanın yapılmış mıdır? Petrol çalınmasının engellenmesi için etkin önlem alınmış mıdır? 1992 yılından bu güne kadar bu köylülerin karıştığı olaylar, suçlar nelerdir? Bunun dökümü var mı? Veysi Baday, yasal olmayan bir şekilde petrol arıtma tesisi kurmuş bu arıtma tesisi ile ilgili yürütülmüş bir soruşma var mıdır? M. Sait Çelebi’nin bugüne kadar ki karıştığı suçlar nelerdir, M. Sait Çelebi’nin Jandarma ile ilişkileri ne düzeydedir.
 
Jandarma istihbaratında çalışmakta mıdır? Bu olay öncesi ve sonrasında kimler ile görüşmeler yapmıştır? Yapılan saldırı olayına kaç kişi katılmıştır? Olayda kullanılan ve 19 Mayıs tarihinde saldırıyı gerçekleştiren kişilere ait yerlerde bulunan (2 adet TNT kalıbı, 13 elektrikli fünye, 3 taarruz tipi el bombası, 1 adet savunma tipi el bombası, 1 adet sis kutusu, 2 adet aydınlatma, 1 adet tüfek bombası, 1 adet C-3 tahrip kalıbı ile 6 metre 35 santim uzunluğunda fitil) silahların envanteri, menşei nedir ve silahlar kime aittir?
    
Bu katliam bir daha göstermiştir ki koruculuk sistemi kardeşi kardeşe kırdıran bir sistemdir ve derhal lağvedilmelidir. Bu olay basit bir rant kavgası ve paylaşımı sonucu meydana gelmemiştir. Olay, bizzat devletin verdiği silah ve sağladığı güç nedeniyle ile korucular tarafından işlenmiştir. Meydana gelen katliam töre, namus vb. gerekçelerle açıklanamaz. Bu katliamın arkasında gerçek nedenlerin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Koruculuk ile bu katliam arasındaki bağlantı güçlü olduğundan, köyde daha öncede meydana gelen benzeri ölüm ve yaralama olayları da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Özellikle de köyde koruculuk kabul edildikten sonra, ölüm, yaralama, baskı, rant elde etme, ve zorla göçertilme, mala el koyma, komşu köylülere zarar verme artmıştır. Çelebi ailesinin koruculuğu kabul ettiği tarihten günümüze kadar ve yine Çelebi ailesinin bağlantısı olduğu sivil ve resmi kişilerin banka hesap hareketleri incelenmelidir.
 
İçişleri Bakanlığının verilerine göre 5314 köy korucusunun yasa dışı suçlara bulaştığı ve 2700’e yakın korucu hakkında yasal işlem soruşturma açıldığı tespit edilmesine rağmen Koruculuk sisteminin yarattığı tahribat sürekli görmezden gelinmiştir.
 
GKK ile JİTEM arasındaki karanlık ilişkiler açığa çıkarılmalıdır. Kürt sorunun şiddet politikasının devamında önemli bir araç olarak geçici köy koruculuğu kullanılmıştır. Devlet en pis işlerini koruculara yaptırmıştır. Bozulan psikolojilerinin düzeltilmesi amacıyla rehabilite edilmesi gerekiyor. Ayrıca tarım, orman gibi farklı kurum ve alanlarda istihdam edilmeleri, dışlanmışlık duygusunun ortadan kaldırılması amacıyla STK’lar, yerel yönetimler, kaymakamlıklar ortak çalışmalar yapmalıdır. Üretimden koparılan bu insanlar tekrardan topluma yararlı birer birey olarak kazandırılmalı, ama her şeyden önce Kürt sorunu demokratik yöntemlerle acilen çözülmelidir.
 
ALİ AKINCI
İHD MYK üyesi- Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi
 
Dr. Cengiz GÜNAY                                                                        

Diyarbakır Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu