Cezaevlerindeki uygulamalar insan onuruna aykırı ikinci bir cezalandırmadır

12.07.2008

 

BASIN AÇIKLAMASI
(Cezaevlerindeki uygulamalar insan onuruna aykırı ikinci bir cezalandırmadır)
 
 
 
Değerli Basın Mensupları,
 
Türkiye’de bulunan cezaevlerindeki hukuk dışı, insanlık dışı uygulamalar ve baskılar yoğunlaşırken, bu uygulamalara karşı geliştirilen duyarsızlık da o derece artmış, yapılan başvurular ve şikayetlerde maalesef karşılıksız kalmıştır. Bu sese ve çığlığa karşı kulaklarını tıkayanların sessizliğini bozmak ve onlara hukuku ve vicdanlarının sesini hatırlatmak amacıyla İnsan hakları Derneğinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan 13 şubesi olarak ortak hazırladığımız raporu basın açıklamasıyla sizlere sunuyoruz.
 
Değerli Basın Mensupları;
 
Bölgemizde bulunan cezaevlerinden son zamanlarda çok ciddi ihlal başvuruları almaya başladık. Aldığımız başvurular karşısında yaptığımız girişimlerin çoğu maalesef sonuçsuz kaldı. Cezaevleri eza evlerine dönüşmeye başladı. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler toplumdan izole edilmekte, dışlanmakta, kötü muamele ve işkenceye varan ağır şiddete maruz kalmaktadırlar. Tutuklu ve hükümlülerin toplumdan izole edilmesiyle yetinmeyen cezaevi idaresi düşüncelerinden dolayı onların temel ihtiyaçlarını dahi karşılamamakta tutuklu ve hükümlüleri yaşamdan da izole etmeye çalışmaktadır.
 
Cezaevi içinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yasadan kaynaklı haklarını kullanmalarına imkan tanımayan, fiili olarak haklarının bir çoğunu engelleyen, bununla yetinmeyip haklarını talepte bulunduklarında ise kötü muamele, dayak, hakaret, işkenceye varan uygulamalarla onlara eziyet eden cezaevi idarelerine kim DUR diyecek?
 
Müteakip defalar Cezaevi Savcılıklarına, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığına, Meclis İnsan Hakları Komisyonuna, Adalet Bakanlığına yazdığımız başvuruların gereği neden yapılmıyor? 
 
Değerli basın mensupları,
 
Bu insanların ve ailelerin çığlığına ses olmaya çalışan İnsan Hakları Derneğinin başvurularına cevap veremeyen anlayış, ekran karşısında ve uluslar arası arenalarda, İnsan Hakları Havarisi kesilip, Türkiye’de İhlallerin azaldığından nasıl bahsedebiliyorlar? Doğrusu merak ediyoruz.
 
Cezaevlerinde yaşananlar bir insanlık suçudur. Bu insanlık suçunu AKP hükümeti işlemektedir. Oluşturduğu İnsan Hakları Kurumları, birimleri yazışmalarımıza “gereği yapılacaktır” diyerek verdiği cevapların samimiyetine olan inancımız maalesef kalmamıştır.
 
Cezaevine girdiğinde sapasağlam olan insanlar çok ağır hastalıklarla tanışmakta, iyi beslenmediğinden ve tedavi edilmediğinden veya bürokratik işlemlerin ağır ve geç işlemesinden dolayı tedavisi çok geç başladığından dolayı hastalığı ileri dereceye varmakta, o aşamadan sonraki tedaviler de bir anlam taşımamaktadır.
 
Ergenekon çetesinin kasası olduğu suçlamasıyla elleri kelepçeli bir şekilde gülerek cezaevine giden ve bir yıl cezaevinde kalıp ölüm döşeğinde tahliye olan Kuddusi Okkır suçunu öğrenemeden kaldırıldığı hastanede beş gün sonra hayatını kaybetmişti. Sanırım bu olay bile başlı başına bizlere cezaevlerinin nasıl olduğuna dair izlenim sunmaktadır.
 
Değerli basın Mensupları;
 
Bir başka insanlık dışı uygulama ise 9 yıldır İmralı cezaevinde tek kişilik hücrede tutulan Abdullah Öcalan’a yakın zamanda yapılan zorla saçının kesilmesi olayıdır. Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlar TCK’da İŞKENCE olarak düzenlenmiştir.  Zorla saç kesme ve kazıtma uygulaması 2.Dünya savaşında Nazileri ve 12 Eylül döneminde cezaevlerindeki uygulamaları hatırlatmaktadır.
 
İnsan Hakları Derneği olarak bu uygulamanın sorumluları olan kişiler hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istenen ve İşkence suçunu düzenlenen TCK’nın 94.maddesinin uygulanması amacıyla kamu davasının açılmasını talep etmekteyiz.
 
5257 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 9.maddesinde yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları olarak düzenlenen ve halen F tipi olarak bilinen cezaevlerinin varlığı temel hak ve özgürlükler ile insan onuruna ve bireyin psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarına aykırıdır.
 
Cezaevleri konusunda bir çok yasal değişiklik yapılmaktadır. Ancak cezaevleri konusunda yeni çıkarılan yasalar neredeyse eskisini aratır nitelikte olmaktadır. Çünkü yasa hazırlanırken hükümlüler “iyileştirilmesi gereken hasta” olarak görülmekte, yasalara ve genelgelere ise yeterli personelin ve bütçenin olmadığı ileri sürülerek keyfi olarak uyulmamaktadır. Aslında personel ve bütçenin bahane edildiğini tutuklu ve hükümlülerin tecrit ile dış dünyadan izole edilmek istendiğini, baskı ile tutuklu ve hükümlüler yıldırılmaya çalışıldığını gayet iyi biliyoruz.
 
Değerli basın mensupları,
 
Yeni Ceza  İnfaz Kanunu, adli ve siyasi hükümlüler için cezanın infazı yönünden eşitsizlikler barındırmaktadır. F tipi cezaevlerinde tecrit ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yönünden siyasi mahkumlar aleyhine kısıtlamalar devam etmektedir. Yasada düzenlenen Ceza infaz anlayışı intikam alma, baskılama ve tek tipleştirme, ikincil cezalandırma ve eşitsizlikler yaratma mantığının ürünüdür.
 
 
 
Siyasal düşüncesinden dolayı tutuklu ve hükümlüler çok ciddi ve ağır baskılara maruz kalmaktadırlar. Sosyal aktivitelere genelgede belirtilen oranda katılmaları engellenmekte, ailesi Türkçe bilmediği için Kürtçe konuştuğundan dolayı görüş kabinlerindeki telefon görüşmesi ile evlerine açtıkları telefonlar kesilmektedir. Ailesinin Türkçe bilmediği ve Kürtçe konuşmalarına engel olunmaması yönünde yaptığımız başvurular karşısında Meclis İnsan hakları Komisyonu Başkanlığı; Ceza İnfaz Kurumlarının yönetimi ile Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında Tüzük’ün 88. maddesinin (p) bendine göre “Telefon görüşmelerinin Türkçe yapılacağını, ancak hükümlünün Türkçe bilmemesi veya görüşeceği kişinin mahallinde yaptırılacak araştırma ile Türkçe bilmediği tespiti halinde konuşmasına izin verilir..” şeklinde cevap verildiği, uygulamada bu tespitin güvenlik güçleri aracılığıyla yapıldığı, ilgili kişinin çok az Türkçe bilmesi veya hiç bilmemesi dikkate alınmayıp “Türkçe bildiği” şeklinde raporlar hazırlandığı tespiti yapılmıştır.
 
Değerli basın mensupları,
 
En fazla sorunların yaşandığı cezaevleri olan Siirt ile Bitlis Cezaevleridir. Burada inanılmaz insanlık dışı uygulamalar söz konusudur. Bu cezaevlerinin derhal masaya yatırılarak sorunların kimden ve neden kaynaklandığının belirlenmesini ve buralara müfettiş gönderilerek gerekli soruşturmanın yapılarak sorunun çözülmesi gerekmektedir.
 
Tutuklu ve hükümlülere Kürtçe gazete ve kitap verilmemekte, bunda ısrar ettiklerinde ise disiplin cezaları almaktadırlar. Kantinlerde satılan ürünlerin bir kısmı bozuk ve fahiş fiyatta olabilmektedir. Tutuklu ve hükümlüler ikamet ettiği yerden çok uzakta bulunan cezaevlerinde tutulduğundan aileler görüşlere gelememekte, yakında bulunan cezaevine sevk talebi de ya yerine getirilmemekte veya çok geç getirilmekte, hasta olanların ilaçları yeterince karşılanmamakta, kapasitesinin üstünde tutuklu hükümlüyü cezaevlerinde barındırmakta, olumsuz uygulamalara karşı verilen dilekçelere cevap verilmemekte, ortada hiçbir sebep yokken dahi keyfi bir şekilde hakaret ve onur kırıcı davranışlara maruz kalabilmektedirler.
 
Bir çok cezaevinde adli ve siyasi tutuklu ve hükümlü ayrımı açıkça yapılmaktadır. Son altı ay içinde bölgede bulunan cezaevlerinden bölge şubelerimize 350 başvuru gerçekleşmiştir. Bu ihlaller yasaya, mevzuata ve insancıl hukuka aykırı keyfi ve onur kırıcı uygulamalardır.
 
 
CEZAEVLERİNDE HAK İHLALLERİ (2008 ilk 6 aylık bilanço)
 
 
Cezaevlerinde İşkence ve Kötü Muamele                                                    :     22
Sevk Uygulamaları                                                                                                   :     15
Sağlık Hakkı İhlali                                                                                                   :     18
Aile Görüşü Engellenenler                                                                                       :       4
Kötü Muamele                                                                                                         :       1
Haberleşme v.b. Hakları Engellenenler                                                                    :       5
Disiplin Cezası Verilenler                                                                                         :   201
Diğer                                                                                                                        :     84
                                                                                                                      ________
                                                                                  Toplam                          350
 
 
 
Değerli Basın mensupları;
 
İnsan Hakları Derneği  olarak ülkemizin her köşesinde meydana gelen insan hakları ihlallerin takipçisi olacağımızın mesajını duyurmak istiyoruz. Buradan AKP hükümetine, siyasilere, keyfi uygulamalara kulağını tıkayanlara, sağır sultanlara ve tüm kamuoyuna sesleniyoruz;
 
1.      Adli, siyasi ayrımı yapmadan bütün tutuklu ve hükümlüler için insan onuruna saygı istiyoruz.
2.      Tecrit ve izolasyonu ağırlaştıracak uygulamalardan derhal vazgeçilmeli, İmralı Cezaevi dahil olmak üzere tüm cezaevlerinde tecride ve izolasyona son verilmelidir,
3.      Bütün cezaevlerinde ortak yaşam alanları genişletilmeli, insanca bir yaşam sürmeleri konusunda gerekli olan mekansal düzenlemeler yapılmalıdır,
4.      Tutuklu ve hükümlülere kötü muamele ve işkence uygulamalarına son verilmeli, sorumlular yargılanmalıdır,
5.      Türkçe konuşamayıp, Kürtçe konuşan tutuklu ve hükümlüler ile ailelere uygulanan yasak derhal kaldırılmalı, Kürtçe gazete ve dergi kendilerine verilmelidir,
6.      Cezaevlerinde hasta olanların tedavileri yapılmalı, ağır hasta olanların ise af edilerek evlerine dönmelerine izin verilmelidir,
7.      İkamet ettikleri yerlere yakın cezaevlerine nakilleri sağlanmalıdır,
8.      Sebepsiz yere keyfi olarak disiplin cezası vermekten vazgeçilmelidir,
9.      Cezaevlerindeki yaşam koşulları ulusları kıstaslar dikkate alınarak düzeltilmelidir,
10. Cezaevleri insan hakları örgütlerinin ve ilgili meslek örgütlerinin izlemesine açık olmalıdır.
11. Siirt ve Bitlis Cezaevlerine müfettiş gönderilmeli sorunlar tespit edilip çözülmelidir.
 
 
 
 
                           TECRİT, İZOLASYON VE İNSANLIK DIŞI UYGULAMALARA SON.
 
 
 
 
MERAL ATASOY
CEZAEVİ KOMİSYONU ÜYESİ