Bedirhan Arslan’a ait mezarın yerinin açıklanması ve cenazesinin ailesine teslimine dair

18.12.2008

 

BASIN AÇIKLAMASI
(Bedirhan Arslan’a ait mezarın yerinin açıklanması ve cenazesinin ailesine teslimine dair)
 
Değerli Basın Mensupları                                                                                        
 
Derneğimize 17.12.2008 günü Kamuran Arslan ve Avukatı Av.Veysel Vesek tarafından yapılan başvuruda silahlı çatışmada yaşamını yitiren Bedirhan Arslan’ın cenazesinin ailesine tesliminin sağlanması talep edilerek şu beyanlarda bulunulmuştur: 
 
18-19 Kasım 2008 günü İdil ilçesi Cehennem Deresi mevkiinde güvenlik güçleri ve PKK üyeleri arasında meydana gelen çatışmada uzun yıllardır PKK üyesi olan kardeşim Bedirhan Arslan’ın yaşamını yitirdiğini akrabalarım vasıtasıyla öğrendim.
 
Haberi alır almaz Almanya’dan Türkiye’ye doğru yola çıktım. 20.11.2008 günü kardeşimin cenazesi İdil Devlet Hastanesi morguna getirtilerek burada otopsisi ve adli muayenesi yapılır. Aynı gün, amcam Servet Arslan ve dayım Hüseyin Bayram hastane morgunda cenazeyi teşhis talebinde bulunmuşlardır. Savcılık gözetiminde yapılan teşhis sonucunda her ikisi de cenazenin yeğenleri olan Bedirhan Arslan’a ait olduğunu ancak emin olmadıklarını belirtirler. Bunun üzerine İdil Cumhuriyet Savcısı, Bedirhan’ın birinci derece bir yakınının müracaat etmesini ondan sonra da cenazeyi teslim edeceğini beyan eder. Ancak, hastane yönetimi morgun yetersiz olduğu, elektrik kesintileri yaşandığı gerekçesiyle cenazenin alınmasını Savcılıktan talep eder ve bu talepten sonra kardeşimin cenazesi tarafımızdan bilinmeyen bir yere gece vakti gömülür. Bu arada avukatlarım Av. Cihan Güçlük ve Av.Veysel Vesek’in, C. Savcısı ile yaptıkları görüşmede Savcı, cenazeyi uygun bir yere defnettiklerini, birinci derecede bir yakınının da fotoğraflar üzerinden teşhis yapması halinde cenazeyi aileye teslim edeceğini belirtir.
 
Ben 22.11.2008 günü İdil’e vardım. Cumhuriyet Savcılığına müracaat ettim. Fotoğraflar üzerinden yaptığım teşhiste cenazenin kardeşim Bedirhan Arslan’a ait olduğunu kesin bir şekilde teşhis ettim. Zaten, basın organlarında cenazenin Bedirhan Arslan’a ait olduğu açıklanmıştı. Bu nedenle cenaze tereddüde yer bırakmayacak şekilde Bedirhan’a aittir.
 
İdil Savcısı, yaptığım teşhisten sonra, cenazeyi tarafıma teslim edeceğini, gerekli hazırlıkları yapmamı, güvenliğimizin sağlanması için yanımıza asker vereceğini de ifade etti. Gerekli yazıların yazılması için beklememizi talep etti. Aynı gün saat 17.00 sularında askeri bir araç hükümet konağına geldi. Bu araç geldikten bir süre sonra görüştüğüm Savcı bana hitaben; “kusura bakmayın cenazeyi size veremiyoruz, DNA testi yaptırmam gerekiyor, cenazeyi ancak DNA testi yaptıktan sonra vereceğiz, ben cenazeyi vermek istedim ancak DNA testi yapmadan cenazeyi veremem” diyerek kan ve kıl örneği vermemizi talep etmiştir. Bunun üzerine Savcılığa kan örneği verdim. Aynı zamanda, talebimizin reddedildiğine dair Savcılık yazısı da tarafıma elden verildi. Avukatım Veysel Vesek tarafından 24.11.2008 günü Savcılığın bu kararına karşı yapılan itiraz neticesinde İdil Sulh Ceza Hakimliği talebimize dair karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
 
Bu 3 günlük süreçte Savcılık, cenazenin gömüldüğü yer konusunda sadece İdil ilçesine bağlı Karalar Beldesinde defnedildiği bilgisini vermiştir. Bunun dışında bir bilgi verilmediğinden mezarı bilebilmemiz mümkün değildir. Soruşturma dosyasının bir sureti tarafımıza verilmiş ise de dosyada mezarın gömüldüğü yere dair kroki vb ayrıntılı bir belge yoktur. Sadece cenazenin Karalar Beldesi mezarlığına gömüldüğüne dair yazışmalar vardır. Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle mezarı ziyaret etmek istediğimizden, Av. Veysel Vesek, İdil Savcılığına yazılı olarak başvurarak cenazenin gömüldüğü yere dair krokinin veya ayrıntılı bir bilginin tarafımıza verilmesini ve cenazenin hangi mezarda defnedildiği bilgisinin tarafımıza yazılı olarak bildirilmesini talep etmiştir. İdil Savcısı avukatımızın bu talebini reddederek cenazenin tarafımıza ait olup olmadığının henüz bilinmediğinden ve güvenlik sorunlarından bahisle talebimiz reddetmiş ve mezar yerini bildirmemiştir. Savcılığın bilgisi dışında Karalar beldesi mezarlığını bayramda ziyaret ettik. Fakat, mezarlıkta kimliği belirsiz iki kişiye ait iki yeni mezar vardı. Ancak bu iki mezarda dosya numarası vb herhangi bir işaret yoktu. Bu nedenle mezarlardan hangisinin Bedirhan’a ait olduğunu tespit etmemiz mümkün olmamıştır.”
 
Başvurucu; Kamuran Arslan tarafından yapılan bu başvuru maalesef bu konuya dair ilk başvuru değildir. Olağan adli soruşturmalarda, Ceza Muhakemesi Kanunun 86 ve 87. maddeleri gereğince yapılan adli muayeneden sonra maktullere ait cenazeler ailelerine teslim edilmektedir. Ancak özellikle son zamanlarda ve özellikle Şırnak ve Siirt illerinde yaşamlarını yitirenlere ait cenazeler tüm başvurulara rağmen ailelerine teslim edilmemektedir. Soruşturma makamları tüm başvurulara güvenlik sorununu gerekçe göstererek ve kimlik tespiti için DNA testinin zorunlu olduğu ifade ederek cenazeleri ailelerine teslim etmemektedirler. Aileleri tarafından teşhisler yapıldıktan sonra kimlik tespiti için DNA testi yapılması yönünde yasal bir zorunluluk yoktur. DNA testlerinin sonuçlanması bir hayli zaman almaktadır. Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 10/c maddesi gereğince cenazelerin uygun ortamlarda 15 gün bekletildikten sonra kimliklerinin tespit edilememesi halinde defnedilecekleri düzenlenmiştir. Uygulamada, 15 günlük süre beklenmeden defin işlemi yapıldığından teşhis yapmak imkansız hale gelmektedir. Bu konudaki yasal boşluktan dolayı Cumhuriyet Savcılıkları arasında farklı uygulamalar da mevcuttur. Keza çatışma bölgelerinden elde edilen tüm delillere kolluk kuvvetleri tarafından el konulmasına rağmen örgüt militanlarına ait cenazeler güvenlik sorunu gerekçe gösterilerek birçok kez otopsi dahi yapılmaksızın olay yerinde bırakılmaktadır. Bu cenazelerin gömülüp gömülmedikleri dahi tespit edilememektedir. C. Savcılıklarının ret kararlarına karşı gidilecek bir itiraz mercii veya kullanılacak bir iç hukuk yolu Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmemiştir.
 
Bu sorunlar nedeniyle, aileler ziyaret edecek bir mezar dahi bulamamaktadırlar. Cenazelerin dini vecibelere ve usulüne uygun gömülmedikleri yönündeki şüphelerin giderilmemesi ailelerde derin üzüntü yaratmaktadır. Adalet Bakanlığı’nı ailelerin bu konudaki mağduriyetleri ve uygulama farklılıklarını ortadan kaldıracak tedbirleri almaya davet ediyoruz. Ölen birisine ait cenazenin yerinin dahi bildirilmemesi ailelerin acı çekmesine neden olmaktadır. Bu acının son bulmasını ve Şırnak ve Siirt’te bulunan cenazelerinin derhal ailelerine verilmelerini istiyoruz.
 
 
Ali AKINCI              Av. Cihan GÜÇLÜK                       Av. Veysel VESEK
İHD MYK Üyesi           İHD MYK Üyesi                             Ailenin Avukatı
Bölge Temsilcisi