İşkence artık sokaklarda, herkesin gözleri önünde yapılıyor

05.09.2008

 

BASIN AÇIKLAMASI
                        (İşkence artık sokaklarda, herkesin gözleri önünde yapılıyor)
 
Değerli basın Mensupları;                                                               
Türkiye’de herkes insan hakları ihlallerinde bir azalma beklerken, maalesef her gün insanlık dışı uygulamalara tanık olmaya devam ediyoruz. 2007 yılında PVSK’da meydana gelen değişikliklerle yetkisi artırılan polis sokak ortasında herkesin gözleri önünde vatandaşı dövmekten, bu uygulamayı araçta ve gözaltı biriminde de devam ettirmekten çekinmiyor. 04 Eylül 2008 Perşembe günü Dicle Kent civarında dükkanı olan pazarlamacılık yapan Cemal AYHAN adlı bir vatandaş alacak verecek meselesinden dolayı var olan ifadesini bir iki gündür geciktiriyor diye feci şekilde dövüldü.
 
Cep telefonundan aranan Cemal AYHAN arayanın polis olduğunu, ifadesinin olduğunu ve karakola gelmesi gerektiğini söyledi. O esnada şehir dışında olan işleri biter bitmez gelip ifade vereceğime belirtmiştir. Aradan iki gün geçtikten sonra tekrar mağdurun evine gidiyorlar. Yine kendisine arıyorlar. Kendisi cuma günü gelip, ifade vereceğimi belirtiyor. Arayan polis çilingir getirip kapıyı açacağını söylüyor. Sonra gidiyorlar, bir kaç gün sonra aynı numaradan yine kendisini arıyorlar. Polis memuruna en geç Cuma günü gelip ifade vereceğimi söylüyor. Anlaştık, tamam diyorlar. Cemal AYHAN Perşembe günü saat 14:00 sıralarında Diyarbakır ‘a geliyor. Dükkana uğruyor. Dükkanının önünde otururken, o esnada dükkanın önüne beyaz renkli bir transit minibüs yanaşıyor. Cemal Ayhan’ın iş yeri neresidir diye soruyorlar. Cemal Ayhan kendisini tanıtarak ve kimliğini minibüstekilere uzatıyor. Minibüste sivil 3 kişi varmış. Şahıs kimliğini uzatırken kendilerine de kimlik soruyor.
 
Kimliğini aldıktan sonra arabaya bin diyorlar. Şahıs onlara “Ben sizin polis olduğunuz nereden bileyim, kimlik gösterir misiniz?” diye sorunca şahsı yaka paça arabanın bagajına doğru itmeye başlıyorlar. Şahıs “minibüsün içi boş beni neden bagaja kapatıyorsunuz” diye sorarken, 3 polis birden jop, kalas, tekme-tokat kendisini dövmeye başlarlar. Şahsı araca bindirip ellerini arkadan kelepçeleyip yüzü koyun yere yatırırlar. Saat 14:00 da şahsı arabaya bindirip akşam saat 18:00’e kadar gezdirip, küfür, hakaretler, psikolojik ve fiziki işkence uygularlar. Akşam saat 18:00’de mağduru huzur karakoluna götürürler. Ondan önce şehitlikte bir sağlık ocağına götürülür. Orada da doktor odasında doktorun dışarı çıktığı esnada tekrar şahsı dövmeye başlarlar. Küfür ve hakaretlerde bulunurlar. Mağdura  “ Ya buna katlanacaksın yada dağa gideceksin” cümlesini sık sık tekrarlarlar. Mağdur alacak verecek meselesinden dolayı savcılıkta ifade verdikten sonra serbest bırakılır.
 
Bu tür uygulamalar insanlık dışı uygulamalardır. İşkenceye sıfır tolerans diyen AKP hükümeti onlara sürekli gönderdiğimiz işkence başvurularını sonuçlandırmadığı gibi sürekli artan bu uygulamalara göz yumuyor, yasalar sürekli ihlal edilirken seyirci kalmaya devam ediyor. Bir insanlık suçu olan İşkenceye karşı duyarsız kalanlar bu suça ortaktırlar. Soruyoruz polisler İçişleri Bakanlığına, İçişleri Bakanlığı’na AKP hükümetine bağlı değil midir? Siyasetle uğraşan kurumlar neden bu ülkenin işkence ve kötü muamele gerçeğine parmak basmıyorlar. İnsan hakları Savunucuları olarak sonuna kadar işkence ve kötü muamele karşısında olacak, Cemal Ayhan’a yapılan bu işkencenin sorumluların yargı karşısına çıkması için tüm gücümüzle çalışacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. İnsanlık
onuru işkenceyi yenene kadar mücadelemiz sürecek.
Şube Başkanı
Av. Muharrem ERBEY