İNSANLIK SUÇU İŞKENCE DEVAM EDİYOR

26.08.2008

 

BASIN AÇIKLAMASI
                        (İNSANLIK SUÇU İŞKENCE DEVAM EDİYOR)
 
 
Değerlşi basın Mensupları;                                                     
 
İşkence sokak ortasında sorgusuz sualsiz devam ediyor. İnsan hakları savınıcıları bu ülkede işkence bitmedi devam ediyor derken, siyasiler ve hükümet bunun asılsız olduğunu vurgulayadursun sokak ortasında vatandaşa resmi giyimli polislerin işkencesi dün Diyarbakır’da yaşandı. 25 Ağustos 2008 tarihinde şubemize başvuruda bulunan Suat Yalçın; şu beyanlarda bulundu;
 
24 Ağustos 2008’de Pazar akşamı saat 23:15 sıralarında Koşuyolu Sunay Caddesi No:49’da işlettiğim Kıraathaneye Renault Megan marka bir araba ile gelen sivil 2 kişi, bunlardan biri komiser yardımcısıydı. Benden Digitürk ve D Smart Kartlarını sordu. Kartın şifrelerini sormaya geldiklerini söylediler. Ben de görev belgelerinin olup olmadığını sordum. Çünkü bu kartların denetimini yapan kişlerin yetkili kişiler olması gerekir. Ancak bu cevabımın üzerine; “sen benden nasıl belge istersin şimdi görürüsün” diyerek tehdit etti. Sonra bir resmi polis ekibi çağırdı. Ilk önce motorize ekipler (Halk Arasında Yunus Diye Tabir Edilir) geldi. Sonra bir başka ekip geldi. Beni kıraathanenin karşısındaki kaldırıma götürdüler. Burada bulunan vatandaşların gözü önünde beni dövmeye başladılar. Beni sopa , jop v.b aletlerle dövdüler. Bu arada burada bulunan vatandaşların tepkisi üzerine Yunus diye tabir edilen polisler, diğer polislerle tartışmaya başladı ve beni dövmelerini engellemek istedi. Bu karmaşa esnasında beni polislerin elinden kurtarmak isteyen ağabeyimi de dövmeye başladılar. Yunus diye tabir edilen polisler ağabeyimi polislerin elinden alarak daha fazla dövülmesine engel oldular.
 
Saat 23:00 sıralarında beni ve dövdüklerini gören ve müdahale eden ağabeyim Mete YALÇIN’ı “ itin çocuğu sen de gel” diyerek da Bağlar Polis Merkezine götürdüler. Götürülme esnasında polis otosunda çok kötü küfürler sarf ederek hakaretlerde bulundular. Karakola giriş esnasında da yine üstüme çullandılar ve beni dövmeye başladılar. Karakolda bana ve abime yapılan kötü muamele nedeniyle abim baygınlık geçirdi. Karakolda sürekli kendilerine avukat istediğimi söylediğim halde saat ertesi gün saat 04:00 sıralarında avukat geldi. Kaldığım bu 5 saate yakın zamanda hemen tüm polislerden küfür işkence ve kötü muamele gördüm. Gece yarısından sonra bana yapılan işkence ve kötü muamelerden sonra beni devlet hastenesine götürdüler. Tahminen saat 00:30 – 01:00 sıralarıydı. Ertesi gün saat 13:30 sıralarında beni savcılığa çıkardılar. Burada şikayetlerimi dile getirdim. Savcılık beni önce adli tıp kurumuna sevk etti. Ancak burada doktor bulunmadığı için tekrar savcılığa gittim. Savcılık da bu kez beni D. Ü Tıp Fakültesine sevk etti. Ayrıca karakolda tutulduğum esnada yanıma gelen sivil biri bana “ben terörle mücadelede görev yapıyorum. Sen şikayetinden vaz geç kurtul. Yoksa biliyorsun biz polisiz istediğimiz tutanağı tutarız ve seni suçlu çıkarırız” dedi. Ben de “hayır ben haksız yere işkence gördüm. Şikayetimden vazgeçmem” dedim.
 
 
İş ortağı Sedat Kılıç’ın beyanları; Ben 25/08/2008 saat 12:00 sıralarında karakola gittim. Burada iş ortağımın bir isteği varmı diye soracaktım. Bu esnada beni beklettileri sırada, hırsızlık suçlamasıyla burada bulunan bir çocuk (17 yaşlarında) abi bu adam ne suç işlemiş, onu çok kötü dövdüler. dedi.
 
Değerli basın mensupları;
 
Polis memurları sokak ortasında herkesin önünde mağdur Suat YALÇIN’ı bu kadar ağır bir şekilde döverek İşkenceyi yapma cesaretini nasıl kendilerinde görüyorlar? Bu ülkede hani işkenceye sıfır tolerans vardı. Soruyoruz, Keyfi bir şekilde megan marka arabayla kahveye gelip D smart kartını keyfi bir şekilde soranlar kimdi? Onların çağırdığı resmi giyimli polisler ve yunuslar bu vatandaşı sorgusuz sualsiz neden ölümüne dövdüler? Yasalarımıza göre işkence ve kötü muamele suç olduğunu bu polisler herkesten daha iyi bilmelerine rağmen bunu bu kadar aleni bir şekilde çekinmeden nasıl yaparlar? Daha sonra karakolda da devam eden işkence olayının üstünü neden örtmek amacıyla Suat YALÇIN tehdit edildi? Tüm bu soruların cevaplarını HUKUK Devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin Savcılarının araştırıp faallerini yargı karşısına çıkarmasını, bundan sorumlu olan AKP iktidarının da bu süreci takip etmesini diliyoruz. İşkence bir insanlık suçudur bu suçu işleyenler kadar onu gizleyenler de suçludur, yargılansın istiyoruz. Saygılarımızla.
 
Şube Başkanı
Av. Muharrem ERBEY