Kürt sorununda SÖZDE açılımlar ile devlet kamuoyunu yanıltmaktadır

24.07.2009

 

BASIN AÇIKLAMASI
   (Kürt sorununda SÖZDE açılımlar ile devlet kamuoyunu yanıltmaktadır)
 
                                                                                                                    Değerli Basın Mensupları;
                                                          
Doğu ve Güneydoğu’da bulunan cezaevlerindeki yaşanan insan hakları ihlalleri artarak devam ediyor. Cezaevlerinde en sıradan insani talepler disiplin cezalarıyla cezalandırılmakta, sevk veya mahkeme sırasında ring aracında kötü muamele ve işkence uygulanmakta, yasalarla kazanılmış haklar cezaevi idaresi tarafından keyfi olarak kullandırılmamakta, siyasi tutuklular dış dünyadan izole edilmekte, cezaevlerinde kapasitelerinin çok üstünde tutuklular yerlerde yatırılmakta, hasta olanların tedavileri ya yapılmamakta veya çok ağır yapılmakta, Kürtçe yayınlar içeri sokulmamakta, ağır hasta olanlar tahliye edilmemektedir. Sağlık sorunları yaşayan tutuklu ve hükümlüler her gün ölmekte, bu sorunlarına karşı olan duyarsızlık, ilgisizlik ve sessizlik vicdanlarımızı yaralamaktadır.
 
Bu insanlık dışı uygulamaların oluşturduğu psikolojik baskıların üzerine son dönemlerde ailesini telefonla arayıp onlarla Kürtçe konuşmaya çalışanların konuşması ile görüşte aile üyeleriyle Kürtçe konuşanların konuşması kesilmektedir. Bu yasakçı uygulamaya dair bölgemizdeki cezaevlerinden çok sayıda başvuru alıyoruz. Bazı Cezaevlerine Kürtçe günlük gazete olan Azadiya Welat ile Kürtçe şiir, öykü, roman gibi kitapların da alınması keyfi olarak engellenmektedir. Son olarak 24 Haziran 2009 tarihinde Diyarbakır D tipine cezaevinde kalan Salih ÖZBEK’e oğlu İzzet ÖZBEK tarafından daha önce gönderilen yazarı Ereb ŞEMO olan “Şıvane Kurmanc” adlı yüz yıllık Kürt Klasiği roman, yasak olduğu bahisle ailesine iade edilmiştir. Bizler bu kitabın iadesine karşı sesimizi yükseltmek amacıyla burada bir araya geldik.
 
20/3/2006 tarih ve 2006/10218 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 88 inci maddesinin ikinci fıkrasının (p) bendi 20 Haziran 2009 tarihinde 27264 sayı ile resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Madde          aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
          "p) Telefon görüşmeleri Türkçe yapılır. Ancak hükümlünün, kendisinin veya görüşeceğini bildirdiği kişinin Türkçe bilmediğini beyan etmesi hâlinde, konuşmanın yapılmasına izin verilir ve konuşma kayda alınır. Kayıtların incelenmesi sonucu, konuşmanın suç teşkil etme ihtimali olan faaliyetler için kullanıldığının anlaşılması durumunda, hükümlünün bir daha aynı kişiyle Türkçeden başka bir dille konuşmasına izin verilmez,"
         
Öncelikle şunu söylemek gerekirse İnsan Hakları Derneği olarak ilgili tüzüğün 88 maddesinin (p) bendinin değişmesini müteakip defalar bizler kurum olarak talep etmiştik. Düzenleme yapılırken hiçbir sivil toplum örgütünden, tutuklu ve hükümlülerden, Kürtçe konuşma sıkıntısı yaşayan ailelerden görüş ve önerinin alınmaması doğru bir yaklaşım değildir. Bizim yaptığımız tüm başvurularda ceza ve tevkif evlerinde Kürtçe’ye dair yaşanan sıkıntıların tamamını bakanlığına aktarmıştık. Cezaevlerinde Kürtçe’ye dair yaşanan sıkıntıları beş başlık altında ele almak mümkündür;
 
1- Ceza ve tevkif evlerinde cam arkasından telefon ahizesiyle görüşlerin yapılmasını,
2- Ayda bir yapılan açık görüşlerde karşılıklı Kürtçe konuşabilmesini,
3- Haftalık eve açılan telefon görüşmelerin Kürtçe yapılabilmesini,
4- Tutuklu ve hükümlülerin ailesi ve yakınlarıyla Kürtçe mektuplaşabilmesini,
5- Kürtçe kitap, dergi, gazete vb.. yayınların tutuklu ve hükümlülere verilmesini öngörüyordu.
 
Fakat söz konusu düzenleme ile telefon ile yapılan görüşmeleri kapsamaktadır. Yüz yüze yapılan görüşte Kürtçe konuşma söz konusu olduğunda halen yasaklar devam etmektedir.
 
Sayın Başbakan dün cezaevlerinde artık Kürtçe konuşmanın yasak olmadığını söyledi. Oysa gerçeğin böyle olmadığını uygulamalar açıkça göstermektedir. Siyasilerin kamuoyuna yansıyan haberleri insanları yanıltmaktadır. Bu düzenleme ile cezaevlerinde Kürt dili ve Kürtçeye dair her türlü yasağın kalktığını düşünmek mümkün değildir. Yasaklar halen devam etmektedir. İnsanların ceza ve tutuk evlerinde kendi ana dilleriyle ailesiyle, görüşmecileriyle konuşması yasaklanmamalıdır. Bu insani talep siyasi bir talep olarak algılanmamalıdır.
 
Ürkek adımlarla Kürt’lerle konuşmadan, Kürtleri katmadan bu sorun aşılmaz. Bu ülkenin asli kurucu unsurları olan Kürt Halkının dilini kullanmasını yasaklamaktan vazgeçilmesini istiyoruz Her dünyalının kendi ana diliyle konuşabilmesi insani evrensel bir haktır. Kürtçe’nin, Kürtçe kitapların yasaklandığı Türkiye’de Kürt sorunun açılımından bahsetmek mümkün değildir. Kürtçe ile ilgili yasaklar kalkmadan, Kürtçe eğitim dili olmadan Kürt sorununun çözümünde adım atılamaz. Dilin yasak olduğu bir ülkede başka hiç bir konu konuşulamaz. Önce dilimiz kamusal alanda serbest olsun, okullarda eğitim dili olarak okutulsun istiyoruz.
 
Kürt halkı ve onun dili olan Kürtçe bu ülkenin bir realitesidir. Anadolu gibi çok dilli, çok dinli, çok kültürlü bir coğrafyanın halklarının dillerini yasaklamak, onları tek dille iletişime zorlamak, yasakçı zihniyeti açıkça ortaya koymaktadır.
                              
Siyasetçilerin Kürtçe konuşmalarına, Belediye Başkanlarının Kürtçe bastırdıkları davetiye, kitap, afişlere soruşturma açılmakta, cezalar verilmektedir. İnsan Hakları Derneği olarak Türkçe’nin, Kürtçe’nin, Arapça’nın ve diğer dillerin nerede kullanılıp, nerede kullanılmayacağının tüzüklerle yasaklanmasını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz.
 
Dil, insan kimliği için temel bir unsurdur. Bireyler açısından olduğu gibi, toplumla ilişki açısından da kendini tanımlama için temel bir referans noktası oluşturmaktadır. Demokratik toplumlarda anadil, kişi kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Anadilde eğitim de temel insan haklarından birisidir. Kürt sorunun bu yaz artık çözülmesini akan kanın durdurulmasını ve Kürt diline her yerde özgürlük istiyoruz.
 
Av. Muharrem ERBEY
İHD Genel Başkan yardımcısı, Diyarbakır Şube Başkanı