Değerli Basın Mensupları,

 

Kürtlerin ana dili olan Kürtçe üzerinde böylesi yasak hiç görülmedi. Türkiye’de Kürtçe etkinlik, yazılı kültürel çalışmalar daha önce bazı mevzuatlarla sadece yasaklanıyordu. Şimdi ise sadece sokakta Kürtçe konuşulduğundan dolayı para cezası kesilerek yasaklanıyor. Böylesi bir yasaklama Cumhuriyet’in kurulduğu tarihlerde uygulanıyordu. Sokakta Kürtçe konuşan vatandaşlara para cezasının kesildiği 1920’yılları yeniden yaşıyoruz.

 

23 Mayıs 2008 tarihinde aslen Diyarbakır’lı olan Mahmut ÖZKILIÇ ve Ziya ATHAN Konya ili Aladdin Tepesinde otururken, Mahmut ÖZKILIÇ ailesiyle cep telefonuyla Kürtçe’nin Zazaki lehçesiyle konuşmuş, oradan geçmekte olan polis memurlarının telefon konuşmasına kulak misafiri olmasından sonra kimlik kontrolü yapmış, her ikisinin de Diyarbakır’lı olduklarını anlaşılınca ekip arabasına alınarak sözlü hakarette bulunulmuş, daha sonra onlara GÜRÜLTÜ yaptıkları gerekçesiyle Kabahatler Kanununa istinaden 62.00 YTL idari para cezası kesilmiştir.

 

AB sürecinde AKP hükümeti özgürlüklerin genişlediğini göğüslerini gere gere ifade etmektedir. Diyarbakır’da bölgede Kürtçe’nin serbest olduğunu, afişlerin, kaset ve CD’lerin serbest olduğunu ifade etmektedirler. Fakat uygulamanın hiç de siyasilerin ifade ettikleri gibi olmadığı her gün farklı uygulamalarla ortaya çıkmaktadır.

 

2005 yılında çıkan yeni TCK, 2006 yılında Terörle Mücadele Kanununda’ki düzenlemeler, 2007 yılındaki Polis Vazifeleri ve Selahiyeti kanunundaki değişiklikler düşünce ve ifade özgürlüğü önünde çok büyük bir engel oluşturmaya başladılar.

 

Türkiye’de 15 milyondan fazla insan tarafından Kürtçe kullanılmaktadır. Kürtçe’nin yasaklanmadığı ifade edilse de her geçen gün tek dil anlayışının dayatıldığına dair bir çok uygulamaya tanık olmaktayız. Bu uygulama ayrımcılıktır. Bu uygulama çok ciddi bir insan hakları ihlalidir. Yasaklamalar ve asayiş bakış açısıyla Kürt sorunu çözülmedi, çözülmeyecektir. Bu tür yasakçı zihniyetin ve her türlü olumsuz uygulamanın takipçisi olacağız.