2009 yılına yoğun hak ihlalleri ile girdik

13.04.2009

 

BASIN AÇIKLAMASI
                                               ( 2009 yılına yoğun hak ihlalleri ile girdik)
 
                               Değerli basın Mensupları;
 
Türkiye’deki ve bölgemizdeki temel insan hakları ihlallerin ocak şubat ve mart aylarında arttığı gerçeği ile üç aylık bölge ihlal raporunu sizlerle paylaşıyoruz. Öncelikle Türkiye’de insan hakları bağlamında en fazla göze batan sorunları ifade etmekte fayda var. Türkiye’de 2008 yılı içinde askerin siyaset üzerindeki vesayeti, Kürt sorununun çözümsüzlüğü, ifade özgürlüğü önündeki engeller,  din ve vicdan özgürlüğü sorunu, azınlık hakları sorunu, işkence ve yaşam hakkı sorunları karşımıza çıkmaktadır.
 
İşkenceye sıfır tolerans diyen hükümet işkenceye izin veren uygulamalarıyla yeni vakaların ortaya çıkmasına vesile olmuştur. İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2003-2008 yılları arasında işkence ve kötü muamele iddialarıyla haklarında adli ve idari soruşturma açılan güvenlik güçlerinden % 98’i aklanmış % 2’si ise hafif cezalar almıştır. Bu gerçekten yola çıkarak ocak ayından itibaren bölgemizde ilk üç ayda güvenlik güçlerinin orantısız ve aşırı şiddet kullandığını söylememiz mümkündür.
 
Ekim 2008 ‘de Diyarbakır ve Van iline gelen Başbakanı protesto eden çocukların birçoğu sert müdahale ile gözaltına alındı ve tutuklandı. Çocukların bazılarının aleyhine sadece polisin tuttuğu tutanak var. Bu tutanakla çocuklar 5-6 ay tutuklu kaldı. Bazı çocuklara kalabalık içindeki görüntülerden veya ellerinde taş ile görüntülendiğinden dolayı 23 yıla yakın cezalar verildi. Çocukların yargılamaları yetişkinlerin yargılandığı CMK 250.maddede belirtilen özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yapıldı. Üç aylık rapora baktığımızda bölgede toplumsal olaylara müdahalede sırasında yaralama olaylarında ciddi bir artışın yaşandığını sayının ise 109 kişiye ulaştığını söylememiz mümkün. Gözaltında işkence sayısı 13 iken gözaltı birimleri dışında işkencenin 77 iddia ile arttığına dikkat çekiyoruz. Gözaltına alınanların sayısı 1118 gibi yüksek bir rakam iken tutuklananların sayısı 302’dir. Düşüncelerini ifade eden 306 kişiye soruşturma açılmıştır.
 
Cezaevlerinde çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. En çok hak ihlali 190 kişiye verilen disiplin cezasıdır. Cezaevlerinde 2 kişi yaşamını yitirmiştir. Ocak ayından itibaren başta Erzurum olmak üzer cezaevlerinde yaşanan sorunlarda ciddi artışlar söz konusu. Erzurum cezaevi koşullarından dolayı 150 yakın kişi açlık grevine girdi. Uzun süren grev TBMM insan hakları komisyonunun devreye girmesiyle sona erdi. TBMM insan hakları komisyonu Diyarbakır E ve D tipi cezaevlerini ziyaret etmiş, ama İnsan Hakları kuruluşlarını ziyaret edip görüşlerini almamıştır.
 
 
 
29 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerden sonra Ağrı’da polisin aşırı ser tutumu birçok kişinin ağır yaralanmasına neden olmuştur. Oysaki Türkiye’nin başka yerlerinde seçimlerin sonuçlarına itiraz eden kalabalık kesimlere sert müdahale olmadı.
 
Devletin Kürtçe televizyonu olan TRT 6’nın devreye girmesi olumlu bir adım olmakla beraber, Kürtçe tebrik kartlarından dolayı hala belediye başkanları yargılanmakta, seçim öncesi Kürtçe seçmenlerini selamlayan adaylara dava açılmakta, cezaevlerinde hala Kürtçe konuşma yasağının devam etmekte, Kürtçe dergi, Gazete ve kitaplar yasak kapsamında ele alınmaktadır. Bu yaklaşım doğrusu yaşanan derin çelişkiyi gözler önüne açıkça sermektedir.
 
2009 yılı başında Kürtçe TV girişimi seçimler öncesi acele bir seçim yatırım olarak görmekteyiz. Bu tv ile ilgili hiçbir Kürdün düşüncesinin alınmaması akla kendi Kürdünü yaratmayı getirmektedir. İfade özgürlüğü alanında ciddi ihlaller yaşanmaktadır. TCK’daki 215, 216, 220 ve 314 maddeleri ile TMK 7 maddeleri ifade özgürlüğünü önünde en büyük engel olmuş, soruşturma ve davaların açılmasına vesile olmuştur. İfade özgürlüğündeki en sıkıntılı gelişme ise Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun TCK 220. madde dolayısıyla yasa dışı örgüt üyesi olmadığı halde yasa dışı örgüt üyesi imiş gibi insanların cezalandırılabileceğine dair verdiği kararlardır. Bu kararla toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanıp düşüncelerini ifade eden kişilerin kullandığı söylemle yasa dışı örgüt söylemlerinin örtüşmesi halinde insanların örgüt üyesi imiş gibi cezalandırılması adeta toplumsal muhalefetin susturulması için alınmış bir karar gibidir. Yargıtay’ın bu kararı mevcut 82 Anayasasına bile aykırıdır. Anayasanın 90. maddesi yargı tarafından özellikle uygulanmamaktadır. İfade özgürlüğü bağlamında yargının bu tarafsız olmayan kararları eski DGM pratiklerinin yeni ağır ceza mahkemelerinde sürdürülmesi ile devam etmiştir.
 
2008 yılında gerçekleşen tutuklamalardan sonra cezaevlerinde yer kalmamıştır. Türkiye’nin tutuklama rejimini mutlaka gözden geçirmesi gerekmektedir. Çocuklara yönelik gözaltı, tutuklama ve cezalandırma pratikleri 12 Eylül dönemini geride bırakmıştır. Abdullah ÖCALAN’ının 60. doğum günü vesilesiyle Amara’ya gidip kutlama yapmak isteyen binlerce insanın üzerine gaz ve biber biber bombası ile müdahale edildi. Parlamenterler kameralar önünde tartaklandı. Askerler tarafından açılan ateş sonucunda 2 kişi yaşamını yitirdi. Bu kadar aşırı şiddeti barışçıl bir kutlamaya yapılmasını doğrusu anlayabilmiş değiliz.
 
Muhalif basın üzerindeki baskılar ocak ayından itibaren giderek artmıştır. Diyarbakır’da bölgesel yayın yapan Gün Tv., yerel seçimlerde belediye başkan adayları Kürtçe 15 dakika konuştuklarından dolayı seçime 12 gün kala kapatıldı. Günlük gazetesi çalışanlarına yaptıkları haberlerden dolayı gözaltı ve tutuklamalar yapıldı. Siyasetçi Leyla Zana düşüncelerini ifade ettiğinden hakkında açılan davaların sayısı gittikçe artmış ve yargılaması devam etmektedir.
 
Türkiye’de demokratikleşme kültürünün yerleşmesi ve içselleştirmesi sorunu ve AB sürecindeki düzenlemelerin uygulanması sorunu vardır. Kürt sorunu can alıcı şekilde acili yetini korumaktadır. İhlallere karşı hükümetin verdiği mücadele çok yetersizdir. STK’ların gelişen olaylara karşı düşünceleri alınmadığı gibi marjinal bir grup gibi algılanması ise doğrusu anlaşılır değildir. Daha fazla güvenlik ve sert müdahale anlayışı sona ermelidir. Aşırı sertlik yerine daha fazla demokrasi hayata geçirilmeli, meydanlarda siyasal, sosyal, kültürel ve insani talepte bulunan insanlarla empati kurularak sorunların çözümünden yana olmak gerekiyor.
 
Şube Başkanı Genel Başkan Yardımcısı
Av. Muharrem ERBEY