İnsan Haklarına Saygı, Savunucularına Özgürlük

20.09.2012

(Avrupa Avukatları İnsan Hakları Enstitüsü’nün (IDHAE) Ludovic-Trarieux 2012 İnsan Hakları Ödülü’ne layık görülen İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Muharrem Erbey ve diğer insan hakları savunucuları serbest bırakılmalıdır.)

İnsan Hakları Derneği kurulduğu 1986 yılından beri Türkiye’de insan hakları kültürü ve bilincinin gelişmesi için çaba sarf etmiş, koşullar ne olursa olsun ihlalcinin karşısında ihlale maruz kalanın yanında yer almıştır. Halen Türkiye’nin en eski ve en yaygın insan hakları örgütüdür. İHD, Türkiye İnsan Hakları Hareketi içindeki en önemli dinamik güçlerden biridir.

İHD’nin tüm üye, yönetici ve aktivistleri yaşam hakkı ve ifade özgürlüğünü savunmak başta olmak üzere her türlü işkence, zorla kaybettirme, faili meçhul cinayetler, ayrımcılık, göç, iltica ve diğer birçok hak alanında hiçbir kişisel korku ve endişeye kapılmadan demokratik mücadele yürütmektedir.

İHD’nin insan haklarını bütün olarak gören bu yaklaşımı ve hak ihlallerine karşı vermiş olduğu mücadele İHD’yi hedef haline getirmiştir. Militarist devlet politikası İHD gibi insan hakları örgütlerini ve savunucularını her zaman tehlikeli birer iç düşman olarak algılamıştır. Bu algı süreci AB süreciyle birlikte değişmeye başlamıştır. Ancak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de insan haklarına güvenlik karakterli bakış açısıyla yaklaşıldığı için zaman zaman insan hakları savunucuları güvenliği tehdit eden birer unsur olarak da algılanmaya devam etmektedir.

İHD çalışmaları Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları sorununu gidermeye dönük çalışmalardır. Bu çalışmalar eleştirel bir temelde yapılmaktadır. Bu nedenle devlet bürokrasisi ve hükümetler rahatsız olmakta ve kolluk kuvvetleri İHD yönetici ve üyeleri üzerinde hukuk dışı baskılar kurmaktadır.

İnsan hakları savunucularının çalışmaları tüm dünyada engeller ile karşılaştığından ötürü BM tarafından bir bildirge yayımlanmıştır. Buna göre; evrensel olarak tanınan insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesinde toplumsal kuruluşların, grupların ve bireylerin hakları ve sorumlulukları üzerine bildirge BM İnsan Hakları Komisyonu’nun 3 Nisan 1998 tarihli toplantısında kabul edilmiştir. Bildirge daha sonra 9 Aralık 1998 tarihinde BM Genel Kurulu’nda kabul ve ilan edilmiştir. Türkiye, bu bildirgenin uygulanmasını sağlamak için İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü’nün 2004/139 sayılı genelgesini çıkarmıştır. Ancak bugüne değin bu bildirgenin uygulandığına tanık olmadık. Hükümet, uluslararası belgeleri tanımak da ancak uygulamada gereğini yerine getirmemektedir. Ve ne yazık ki insan hakları savunucuları cezaevlerindedir.

Genel Başkan Yardımcımız Avukat Muharrem Erbey, Diyarbakır Şube yöneticilerimiz Arslan Özdemir 2009 yılından bu yana tutuklulukları Diyarbakır cezaevinde devam eden insan hakları savunucularıdır. İHD Aydın şube yöneticilerimiz M. Şerif Süren ve Orhan Çiçek Kırıklar F tipi cezaevinde, İHD Mardin Şube Yöneticilerimiz Abdulkadir Çurğatay ve Veysi Parıltı Mardin cezaevinde, İHD Doğubeyazıt Temsilcisi Şaziye Önder Bakırköy Kadın Cezaevinde, İHD Siirt şube yöneticimiz Reşit Teymur Siirt Cezaevinde, İHD Malatya şube Yöneticisi Hikmet Tapancı Malatya E Tipi Kapalı Cezaevinde, İHD Muş Şubesi Eski Başkanı Mensur Işık Kandıra Cezaevinde, İHD Adıyaman Şubesi eski başkanı Bekir Gürbüz ile İHD üyesi ve üyesi olduğumuz Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Ağı yönetim kurulu üyesi Osman İşçi Ankara Sincan F 1 Cezaevinde tutuklu bulunmaktadırlar.

İsimleri belirtilen insan hakları savunucularının yanı sıra bugüne kadar birçok insan hakları savunucusu, öldürülmüş, saldırıya uğramış, tutuklanmış ve hapis cezalarına çarptırılmıştır. Hiçbir kişisel menfaat beklemeden her türlü baskı ve tehdide karşı insan hakları için mücadele yürüten insan hakları savunucularına bu uygulamalar reva görülmemelidir. Gerek ulusal gerekse de uluslararası hukuk ilke ve kuralları insan hakları savunucularının korunmasını öngörmektedir. Fakat yukarıda isimleri belirtilen arkadaşlarımız yürütmüş oldukları insan hakları faaliyetleri nedeniyle hala tutukludur.

Demokratik, çağdaş, hukuka bağlı ve insan haklarına saygılı bir sistem içerisinde yaşamak istiyorsak insan haklarına saygı, savunucularına özgürlük şiarıyla hareket edilmelidir. Bu nedenle başta yasama organı ve hükümet insan hakları savunucularının korunması için gerekli düzenlemeleri yapmalı, tüm toplumsal kesimler tutuklu bulunan insan hakları savunucularının serbest bırakılması için gerekli hassasiyeti göstermelidir.

Avrupa Avukatları İnsan Hakları Enstitüsü’nün (IDHAE) Ludovic-Trarieux 2012 İnsan Hakları Ödülü’ne layık görülen genel başkan yardımcımız Muharrem Erbey’in özgürlüğüne kavuşursa 30 ekim 2012 günü Berlin Barosu’nda Almanya Adalet Bakanının katılacağı törenle ödülünü alabilecektir.

Tüm kamuoyunu Genel Başkan Yardımcımız Avukat Muharrem Erbey ve Diyarbakır Şubemiz eski yöneticisi Arslan Özdemir’in 21 Eylül 2012 Cuma günü Diyarbakır Özel Yetkili ve Görevli 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak olan duruşmasını izlemeye davet ediyoruz. Umuyoruz ki, sadece insan hakları faaliyetlerinden dolayı tutuklu bulunan arkadaşlarımız bu duruşmada serbest bırakılır ve aramıza dönerek insan hakları alnındaki mücadelesine devam ederler.

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ