İHD, 17 Temmuz 1986 tarihinde 98 insan hakları savunucusu tarafından sıkıyönetim koşullarında kuruldu. İHD’nin tek ve belirli amacı “insan hak ve özgürlükleri” konusunda çalışmalar yapmaktı.
26 yılda çok şey değişti. Türkiye’de insan hakları bilincinin ve hak arama özgürlüğünün gelişmesinde İHD’nin önemli katkıları oldu.
Bugün aramızda olmayan ve yaşamını yitiren kurucularımızı (Emil Galip Sandalcı, Gülizar Çağlayan, Didar Şensoy, Mahmut Tali Öngören, Mehmet Ali Aybar, Niyazi Ağırnaslı, İbrahim Tezan, Ahmet Tahtakılıç, Aziz Nesin, Hamdi Konur, İsmet Pekdemir, Nusret Fişek, Haldun Özen, Recep Cüre, Cahit Talas, İbrahim Açan, Jülide Gülizar ve Halit Çelenk) minnetle, şükranla anıyoruz.
İnsan hakları mücadelesi Türkiye gibi darbe anayasasıyla yönetilen ülkelerde zordur. 26 yılın bedeli ağır olmuştur. İnsan hakları mücadelesinde öldürülen yönetici ve üyelerimizi de (Vedat Aydın, Sıddık Tan, İdris Özçelik, Kemal Kılıç, Orhan Karaağar, Cemal Akar, Şevket Epözdemir, Muhsin Melik, İkram Mikyaz, Tacettin Aşçı, Abuzer Öner, Ahmet Aydın, M. Şirin Polat, Medeni Göktepe, Şükrü Fırat, Yahya Orhan, Eyüp Gökoğlu, Cengiz Altun, Habip Kılıç, Mehmet Sincar, Metin Can, Hasan Kaya, Sedat Özevin, Sadi Özdemir, Salih Özdemir) minnet ve şükranla anıyoruz.
Bu mücadelenin her türlü olumsuzluğunu, mahpusluğunu ve hastalığını gören yüzlerce üye ve yöneticimizi de anmak gerekir. Onların şahsında halen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 23 Aralık 2009’dan bu yana tutuklu bulunan Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Erbey’e insan hakları mücadelesindeki katkıları nedeniyle selamlıyorum.
Bu mücadelede yargı baskısına daha fazla dayanamayıp, özgürlüklerini korumak için ülke dışına çıkıp mülteci yaşamı benimseyen onlarca üye ve yöneticimizi Ethem Açıkalın şahsında anmak gerekir. Bu arkadaşlarımız bulundukları ülkelerde insan hakları mücadelesine devam etmektedir.
26 yılda değişmeyen tek şey siyasal iktidarın otoriter yapısıdır. Türkiye’de çoğulculuğa, açıklığa ve katılımcılığa dayalı bir demokrasi kültürü gelişmediğinden, siyasal iktidarlar tekçi ve otoriter yapılarını muhafaza edebilmiştir. Değişim ve dönüşüm sürecinin hızlandığı günümüzde AKP iktidarı, tekçi ve otoriter yapısını ısrarla devam ettirmeye çalışmaktadır. Bu anlayış Türkiye’ye çok şey kaybettirdi ve kaybettirmeye devam ediyor.
İHD’nin 26. yılında ilgilendiği ihlal kategorileri değişmedi. Bu ülkede hâlâ çok ağır yaşam hakkı ihlalleri yaşanmakta; işkence ve kötü-muamele uygulamaları devam etmekte; örgütlenme ve gösteri
hakkı zorla bastırılmakta, ifade özgürlüğü sınırlandırılıp cezalandırılmakta; insan onuruna uygun mahpusluk rejimi uygulanmamakta; ekonomik ve sosyal haklar alanındaki kazanımlar yok edilmekte; toplumsal muhalefete ve ötekileştirilen herkese adlî ve idarî baskı politikası uygulanmaktadır.
Kısacası tipik bir polis devleti uygulamasıyla karşı karşıyayız. 26 yıl önce ordu tarafından yönetiliyorduk; şimdi ise polis zihniyetine sahip siyasiler tarafından yönetiliyoruz.
26 yıldır yeni ve demokratik bir anayasaya kavuşamadık. 26 yıldır Kürt Sorunu’nu çözemedik. 26 yıldır silahlı çatışmalar devam ediyor. 26 yıldır Alevilerin taleplerini görmezden gelmeye devam ettik. 26 yıldır işçi ve emekçileri daha fazla sömürmeyi başardık. 26 yıldır cezaevlerini düşüncesini açıklayan insanlarla doldurduk. Bu olumsuz tablo uzatılabilir.
26 yıldır başardığımıza inandığımız tek şey insan haklarının bir değer olduğu ve uğruna her türlü mücadelenin verilebileceği düşüncesinin yaygınlaştırılmasıdır. İnsan hakları her türlü otoriter rejime karşı insanların mücadele azmini ayakta tutan bir değerdir. İHD bu değerin savunulmasına olan katkısını devam ettirecektir.
İHD’nin Kuruluş Günü Aynı Zamanda Uluslararası Adalet Günüdür
Birleşmiş Milletler, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (UCM) kuran Roma Statüsü’nü, 17 Temmuz 1998’de kabul etti. Bugün 139 devletin imzaladığı, 116 devletin taraf olduğu Roma Statü’yle kurulan UCM soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçunun takibi konusunda tüm dünya üzerinde etkili tek hukuk mekanizması olarak varlığını sürdürmektedir. Türkiye hâlâ bu mahkemenin yargı yetkisini tanımamakta ısrar etmektedir.
Statü’nün kabul edilişinden beri bütün dünyada 17 Temmuz, Uluslararası Adalet Günü olarak kutlanmaktadır. İHD’nin kurucuları arasında olduğu ve halen sözcülüğünü yaptığı, Türkiyeli 22 devlet dışı kuruluşun oluşturduğu Uluslararası Ceza Mahkemesi Koalisyonu, Türkiye’de evrensel adaletin yerleşmesi; soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçunu işleyen faillerin cezasız kalmasının önlenmesi için, Türkiye’nin Roma Statüsü’yle kurulan sisteme dâhil olması için çaba sarf etmektedir. Türkiye’nin UCM’yi kuran Roma Statüsü’ne katılımı, Türkiye’yi her türlü iç ve dış sorunuyla yüzleşebilen medenî toplumların bir parçası haline getirecektir. Ancak siyasal iktidar bu yüzleşme sürecinden uzak durmak istemektedir.
Türkiye UCM’nin yargı yetkisini tanımak yerine, soykırım ve insanlığa karşı suç işlediği iddiasıyla hakkında UCM tarafından tutuklama kararı çıkarı çıkarılan Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’le antlaşmalar imzalamaktadır. Bununla yetinmeyen AKP hükümeti, son yargı paketiyle insanlığa karşı suç işleyen katillere özel af getirdi.
İHD, kuruluşunun 26. yılı dolayısıyla uluslararası insan hakları sisteminin en önemli kazanımları olan Roma Statüsü ve BM Kayıplar Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanması için aktif bir mücadele yürütecektir.
İnsan hakları mücadelesi bağımsız ve gönüllü bir mücadeledir. Bu mücadele kesintisiz bir şekilde verilmeye devam edecektir.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ