Ermeni Soykırımı Üzerine

24.04.2012

Bilindiği gibi her yıl 24 Nisan günü tüm dünyada Ermeni soykırımının anılması amacıyla çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.

24 Nisan günü Türkiye’de tabu olmaya devam etmektedir. Ancak insan hakları savunucuları tarihte yaşanılan acı olaylarla yüzleşilmesi gerektiğini sürekli ifade etmekte ve bu konuda çeşitli çalışmalar yapmaktadırlar. İnsan Hakları Derneği, 1915 yılında başlayan ve belli bir süre devam ettirilen Ermeni ve Süryanilere yönelik sistematik yaşam hakkı ihlallerini soykırım olarak nitelendirmektedir.

Türkiye’deki İnsan Hakları Örgütlerinin Ermeni soykırımı konusunda ortak bir tutum geliştirdikleri ve bu konuda dünya kamuoyuna açıkladıkları aşağıdaki deklarasyonu yeniden hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. 

“Ermenistan’da 6-8 Nisan 2010 tarihlerinde gerçekleşen FIDH 37. Kongresi çerçevesinde Türkiye’den ve Ermenistan’dan bir araya gelen insan hakları örgütleri aşağıdaki ortak deklarasyonu açıklamıştır:

Bizler, insan haklarının Türkiye ve Güney Kafkaslardaki barış süreci için kilit bir rol oynayacağına, bölge ülkeleri arasında sağlanacak uzlaşı ve iyi komşuluk ilişkilerine, güvenliğin sağlanmasına, bölgenin refah ve itibarının gelişmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Bizler her iki ülkeyi ve toplumu, etnik ve dini temelli ayrımcılık gibi geçmişte yaşanmış insan hakları ihlallerinin olumsuz sonuçlarıyla ilgili telafi süreci için gerekli atmosferi oluşturma yönünde çabalarını birleştirmeye ve bundan sonrası için uluslararası dokümanlarca tanımlanmış insan hakları standartlarına bağlı kalmaya çağırıyoruz.

Bölgede insan haklarına saygının gereği olarak, tüm ülkeleri, Türkiye’deki 301. Madde örneğinde olduğu gibi Türkiye Ermenistan diyalogunu sınırlayan ifade özgürlüğü önündeki yasal engelleri kaldırmaya çağırıyoruz.

Bizler, Ermenistan ve Türkiye’deki iktidar ve muhalefet tüm siyasi grupları iki ülke ve toplum arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için gerekli adımları atma noktasında üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye teşvik ediyoruz. Bu adımlar, karşılıklı sınırların açılarak ilişkilerin normalleşmesiyle ilgili protokollerin uygulamaya konmasını kapsamaktadır. Bu yönde sağlanacak ilerleme ve Türkiye’deki demokratik değişim süreci, trajik Ermeni Soykırımı meselesinin ifade edilmesinde olumlu bir atmosfer ortaya çıkartacaktır.

Bölgedeki uluslar arasında Militarist kurum ve ihtiraslarla beslenen her türlü düşmanlığı kınıyoruz.

Türkiye ve Ermenistan arasındaki kalıcı barışın sağlanması gelecekte oluşabilecek her türlü husumetin önüne geçilmesi için, her iki devlete Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisini düzenleyen Roma Statüsünü onaylaması çağrısında bulunuyoruz.

İki toplum arasında köprülerin inşa edilmesi amacıyla, her iki ülkenin içe dönük kapsamlı politikalar geliştirerek her alanda yaşanacak harici tutumların önüne geçmesi çağrısında bulunuyoruz. Her iki ülkenin devletlerini ve sivil toplum kurumlarını, medya, eğitim, yönetim, hukuksal ve toplumsal pratikler gibi hayatın tüm alanlarında eşitliği ve adil muameleyi önceleyen politikalar geliştirmeye çağırıyoruz. “

Hükümetimizi yukarıda belirtilen deklarasyon metnine uygun davranmaya ve tarihte yaşanılan soykırım başta olmak üzere insanlığa karşı işlenmiş suçlarla yüzleşme sürecini başlatmaya davet ediyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ