BASINA VE KAMUOYUNA - 1 Eylül Dünya Barış günü mitingine çağrı amacıyla yapılan basın açıklaması metni

26.08.2013

                                                             

 BASINA VE KAMUOYUNA

(1 Eylül Günü Tüm Halkları Barışı Haykırmaya Çağırıyoruz)

 

İnsan Hakları Derneği olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve gerçekleşmesi için büyük çaba sarf ettiğimiz silahların susması ve sorunların müzakere yolu ile çözülmesi konusunda büyük bir fırsat doğmuştur. Başlamış olan bu sürece sahip çıkmak ve başlatanlara destek olmak amacıyla, 1 Eylülde alanlarda olacağız. Tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanan 1 Eylül Dünya Barış Günü, Diyarbakır’da da 1 Eylül de birçok kurum/kuruluş, şahsiyetler, örgütler ve siyasi çevrelerin organizasyonuyla düzenlenecek bölgesel bir mitingle kutlanacaktır.

 

Bilindiği üzere, 21 Mart’ta kutlanan Newroz Bayramı’nda PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan’ın tarihi önemde açıklamasıyla birlikte KCK’nin ateşkes ilanı ve 8 Mayıs’tan itibaren silahlı güçlerini sınır dışına çekmesi ve Devletin de, ateşkese olumlu karşılık vererek, operasyonlarını durdurması, tüm Türkiye de ve özellikle de bölgemizde bir barış havası yaratmıştır.

 

Bu süreçten itibaren artık çatışmalardan kaynaklı kan akmamış, her iki taraftan cenazelerin gelmesi durmuştur. Tabi ki bu durum biz insan hakları savunucuları açısından küçümsenmeyecek bir gelişmedir ve başından itibaren desteklediğimiz bir süreçtir.

 

Ancak unutulmamalıdır ki yaşadığımız tam anlamı ile bir barış değil, bir ateşkes sürecidir. Ateşkes sürecinin barışa evrilebilmesi için iki tarafa da büyük sorumluluklar düşmektedir. KCK silahlı güçlerini geri çekmeye başlamış ve büyük oranda da tamamlamış olmakla üzerine düşen sorumluluğu büyük oranda gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Ateşkes sürecin barışa evrilebilmesi için artık tüm sorumluluk devlet ve hükümete geçmiş durumdadır. Ancak ülkenin demokratikleşmesi ve barışa dair ciddi adımların henüz atılamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ülke genelinde yapılmak istenen demokratik eylem ve etkinlikler yasaklanmakta, saldırıya uğramakta, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda halen uluslar arası normların çok gerisinde bir tablo bulunmaktadır. Cezaevleri başta olmak üzere birçok alanda hak ihlalleri yaşanırken, bu ihlallerin son bulmasına ilişkin bugüne kadar ciddi diyebileceğimiz herhangi bir adım atılmış değildir. Demokratik siyasetin önünü tıkayan  seçim barajı ve en temel hak olan anadilde eğitim/öğretim hakkı konularında devlet refleksi hala kendisini gösterebilmektedir. Din ve vicdan özgürlüğü, azınlıkların hakları, çevre sorununa yaklaşım gibi konularda da henüz istenilen düzeyde bir aşamaya gelinmemiştir.

 

Bunlarla birlikte ülkenin dış politikasında yaşanan açmazlar ve komşu ülkelerdeki Kürt sorununa yaklaşım, Türkiye’nin halen ciddi anlamda geri bir pozisyonda olduğunun göstergesidir. Özellikle Rojava’da Kürtlerin yaratmak istediği demokratik yapılanmaya, çetelere destek vererek karşı duran ve orada yaşanan insanlık dramına kayıtsız kalan bir Türkiye’nin kendi içindeki Kürt sorununu çözme iradesi, Kürtlerde güvensizliğe neden olmakta ve şüpheyle karşılanmaktadır.

  

Tüm bu yaşananlar bizleri ülkenin barışını sağlama konusunda ciddi kaygılar duymaya sevk etmektedir. Ülke içerisinde demokratikleşmeyi ve insan haklarına dayalı bir yapılanmayı gerçekleştirememiş, dış dünyada her geçen gün itibar kaybeden, mazlum halkların özgür yaşam ideallerine karşı duran bir Türkiye’nin var oluşu üzerinde ciddi anlamda tartışılması gereken durumdur.

 

Sorunun çözümü konusunda söylem bazında da olsa kararlılık gösteren hükümetin bir an önce sorunun çözümü konusunda somut adımlar atmalı, başta Terörle Mücadele Yasası olmak üzere tüm anti demokratik yasalar kaldırılmalı, sivil eşitlikçi ve demokratik bir anayasa hemen yapılmalıdır. Bu itibarla çıkarılması gündemde olan demokratikleşme paketi, demokratik kamuoyunu oyalama niyeti ile çıkarılan paket olmamalı, insanların demokratikleşme talebini karşılamalı ve demokratikleşme ve barış sürecine katkı sunacak ve sürecin ilerlemesini sağlayacak düzenlemeler içermelidir.

 

İşte böylesi bir süreçte bizler bölgenin sivil toplum örgütleri ve demokratik kitle örgütleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü büyük bir mitingle kutlayacağız. Bu mitingin barışın daha fazla haykırılması gereken bir zamana denk gelmiş olması, önemini daha da arttırmaktadır. Bu nedenle görkemli bir katılımla, barışa olan özlemin alanlarda haykırıldığı bir miting olmalıdır. Çünkü belli bir aşamaya gelen ancak yavaş ilerleyen barış sürecinin, verilecek güçlü bir mücadeleyle sağlanabileceğine inanmaktayız. Ve unutulmamalıdır ki; bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, tüm ülke bundan zarar görecektir.

 

Bunun yaşanmaması için başta Diyarbakır halkı olmak üzere bölgemizde yaşayan tüm halkları ve her kesimi 1 Eylül Pazar günü İstasyon Meydanı’nda yapılacak olan ‘Barış Mitingi’ne katılmaya ve barış taleplerini daha gür bir sesle haykırmaya çağırıyoruz.

 

İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ