BASINA VE KAMUOYUNA - Hasta Mahpuslara yönelik basın açıklaması metni

22.11.2014

 

 

TABUTLA DEĞİL, UMUTLA…

HASTA MAHPUSLARA ÖZGÜRLÜK!

 

Dünya ölçeğinde egemenlerin muhalifleri susturmaktan yok etmeye kadar uzanan baskılarının tarihi, zindan ve işkence pratiklerinde somutlaşmıştır. Tıp dâhil bütün bilimsel ve teknolojik gelişmeler, insanların etkisizleştirilmesi, teslim alınması amacıyla kullanılmıştır.

 

F tipi, tüm bu deneyim ve birikimden süzülmüş en son biçimdir. Ne var ki inceltilmiş halde de olsa, önceki örneklerden öz itibarıyla farklı değil; aksine, onlara ek “mahpusun lehine oluşabilecek koşullardan arındırılmış” nitelikler taşımaktadır.

 

Türkiye 19 Aralık 2000 sonrası hapishane uygulamaları ile yeni bir döneme girmiştir. F Tipi uygulaması ile başlayan süreçte hak ihlalleri artmış; ceza infaz yasası, tüzük, genelge ve yönetmeliklerine bağlı olarak geliştirilen tecrit ve tretman uygulamaları ile sürekli gündemde olmuş ve aradan geçen 14 yıla rağmen bu yönlü herhangi bir iyileşme sağlanamamıştır.

 

Özenle ve tüm sonuçları hesaplanarak uygulanan F Tipi, yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan insanlara karşı işlenen her türlü işkence ve zulmün infaz rejiminde sistemli hale getirilmiş şeklidir.

 

14 yıldır Hapishanelerde uygulanan tecrit; ölüm kusmaya, hastalık üretmeye, ağır sonuçlar doğurmaya devam ediyor.  

 

F Tiplerinin yasa ve yönetmelik adı altında dayatılan uygulamaları, hasta mahpusları daha fazla etkilemektedir. Hasta mahpusların “sağlığa erişme, ilaç alabilme, tedavi olabilme, vb.” gibi hayati sayılabilecek ölçülerde birçok ihtiyaçları giderilmemektedir. Ayrıca “hastaneye sevk, doktor muayenesi, tetkiklerin yapılması” mahpus için bir eziyete/işkenceye dönüştürülmüştür.  

 

Hapishanelerde uygulanan tecrit, cezaevlerinin sağlıksız koşulları, yeteri kadar besin alamama, hastalıkları kronik hale getirmiş; ölümcül hastalıklar artmıştır.

 

Hapishanelerde 228 ağır, 578 hasta mahpus bulunmaktadır. Hasta mahpuslarla ilgili sorunların başında, ölümcül hastalığa yakalanmış mahpusların hem tedavi edilmeyerek, hem de serbest bırakılmayarak adeta ölüme terk edilmesi gelmektedir.  ‘5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16.maddesi, hapishanelerde hastalıklarıyla yalnızlaştırılan mahpusların cezalarının infazının ertelenmesini imkânsız kılmaktadır. 5275 sayılı yasanın 16. maddesinin 3. Fıkrasında, Adalet Bakanlığı’nca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenen raporlarının Adli Tıp Kurumu’nun onayına sunulması ile ilgili düzenlemenin kaldırılması gerekmektedir. Adli Tıp Kurumu özellikle politik mahpuslara objektif yaklaşmamaktadır. Bu nedenle yasanın bu hükmünün değiştirilerek, cezanın infazının hastalık nedeniyle ertelenmesinin Adli Tıp tekelinden çıkarılması gerekir.

 

5275 sayılı İnfaz Kanununun 16. Maddesinde, 2013 yılının Ocak ayında yapılan değişikliğe bile Adli Tıp Kurumu direnmektedir. Kanun değişikliği ile hayati tehlike kriteri yerine yaşamını tek başına idame ettirememe kriteri getirilmiştir. Ancak bunun yanı sıra Cumhuriyet Savcılarına geniş bir taktir yetkisi tanınarak toplum güvenliği bakımından tehlikeli kabul edilecek mahpusların hastalığına rağmen tahliye edilmemesi düzenlenmiştir. Kanundaki bu kriterin mutlaka kaldırılması gerekmektedir.

 

Başta hantal bürokrasi olmak üzere kasıtlı geciktirmeler ve engellemelerle, ağır hasta mahpuslar son günlerini sevdiklerinin yanında geçiremeden, hapishanelerin insanlık dışı koşullarında ölüme mâhkum edilmektedir.  

 

Hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetme riski altında bulunan hükümlüler daha iyi tedavi koşulları için; yakın ölüm tehlikesi altında bulunanlar veda ve huzur hakkı kapsamında tahliye edilmelidir. 

 

Hapishanelerde yaşanan bu insanlık dışı koşullar bir türlü ülke gündemine girememekte, kamuoyunun dikkatini çekememekte, dolayısıyla en küçük bir iyileşme umudu yeşerememektedir.

 

İletişimde, haber paylaşımında ve düşünce üretiminde önemli bir rol oynayan köşe yazarlarının, görsel medya mensuplarının ve diğer kamuoyu oluşturucularının konuyu ele almaları bu yönde bir duyarlılığın oluşturulmasına büyük bir katkıda bulunacaktır. 

 

Biz insan hakları savunucuları her ay merkezi olarak bir çok ilde bulunan şubelerimizle ortak etkinlikler düzenleyerek ülkenin her bir yanındaki hapishanelerdeki mahpusların sesini duyurmak soruna çözüm olmak için sesleniyoruz:

 

Hasta mahpuslar serbest bırakılmalıdır.

 

Mahpusların tabutlarla değil,  umutla ve insanca yaşama dönmelerini istiyoruz.

 

 

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ