Değerli Basın Mensupları,
İnsan Hakları Derneği olarak 2014 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Çocuk Haklarına Yönelik İhlaller Raporu’nu sizlerle paylaşmak üzere bir aradayız.
Raporumuzun bilançosunda yer alan istatistiksel verilere baktığımızda, ne yazık ki çocuklara yönelik hak ihlallerinin önceki yıllara oranla artış göstererek devam ettiğini görüyoruz. Bu da elbette ki, biz insan hakları savunucularını kaygılandırmaktadır. Toplumsal yaşamımızın geleceği olarak gördüğümüz çocuklar ve onlara yönelik gerçekleşen hak ihlalleri, hiç şüphe yok ki yürütmüş olduğumuz insan hakları mücadelesinde en hassas olduğumuz konular arasında yer almaktadır.
Derneğimizin verilerine göre son 27 yılda Türkiye ve Kürdistan’da, güvenlik güçlerinin müdahalesi, mayın ve savaş artığı patlayıcıların patlaması sonucu 585 çocuk yaşamını yitirmiştir. 8 milyon 500 bin çocuk güvencesiz koşullarda ‘işçi’ olarak yaşamını sürdürmektedir. Günümüzde anadil ve dini inanç eğitimi hala yasaklı, TMK mağduru çocuklar, çocuk gelinler, sokakta yaşayan çocuklar, göç mağduru çocuklar ve çocuğa şiddet gibi kategorik sorunlar ise varlık göstermeye devam ediyor. Yakın tarihimize çocuk hakları ihlalleriyle işlenen bu korkunç tablo, demokrasi ve insan haklarının üstünlüğü adına bu ülkenin utancıdır.
Değerli Basın Mensupları,
2014 yılında da, çocukların yaşam hakları, ulusal ve uluslararası sözleşmelerden doğan özgürlük ve güvenlik hakları ihlal edildi. Bu ihlaller arasında özellikle toplumsal gösterilerde, gözaltında ve gözaltı yerleri dışında çocukların maruz kaldığı şiddetin haddi hesabı yoktur. Yıl içerisinde gerçek mermiler, gaz bombası fişeği ve zırhlı araçlarla özellikle çocukların hedef alındığı olayların meydana geldiğini ve olaylarda çocukların yaşamlarını yitirdiğini ya da kalıcı fiziksel tahribatlarla yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldıklarını gördük. Yine yıl içerisinde olaylarda 444 çocuk gözaltına alındı ve 106’sı tutuklandı. Çocuklar gözaltında ve gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Biz insan hakları savunucuları, güvenlik güçlerinin çocuklara yönelik sınır tanımayan saldırgan bir ruh hali ile neden şiddet uyguladığını ve uygulanan şiddetin yarattığı suç hallerinin devlet tarafından neden cezasızlıkla ödüllendirildiğini, gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz. Bir kez daha sesleniyoruz: Silahlarınızı çocuklarımızın üzerinden çekin!
TBMM’ye sunulan ve bu hafta görüşülmesi planlanan ‘iç güvenlik yasa tasarısı’ndan belki de tam da bu nedenle bahsetmek gerekir. Çocuk haklarına yönelik bahsettiğimiz bu tablo, aslında söz konusu yasa tasarısının fiili olarak zaten var olduğunu bizlere göstermektedir. Güvenlik güçlerinin fiili olarak uyguladığı ve anayasal suç olarak gördüğümüz bu şiddet, tasarı ile yasal bir zemine çekilmek istenmektedir. Bu tasarının hayata geçmesi ile beraber, önümüzdeki yıllarda başta çocuklara yönelik olmak üzere nasıl korkunç bir insan hakları ihlalleri tablosu ile karşılaşacağımızı tahmin etmek çok güç değil!
İhlallerin yoğunca yaşandığı cezaevlerinde ise, çocuklara yönelik ihlaller dikkat çekmektedir. Raporumuzda görüleceği üzere, cezaevlerinde çocuklara yönelik yapmış olduğumuz izleme ve tespit çalışmalarında cezaevinin fiziksel koşullarının yarattığı ihlaller bir yana, işkence ve kötü muamele, sağlık sorunları, sosyal etkinliklerden mahrum bırakılma, psikolog desteğinden yoksun bırakılma gibi pek çok ihlalin yaşandığı görülmüştür. Bir an önce cezaevlerinde yaşanan bu ihlallerin önlenmesine dair koruyucu politikaların oluşması çağrısında bulunurken, çocukların yaşamlarını idame ettireceği alanların cezaevleri değil, ailelerinin yanı olduğunu belirtmek istiyoruz.
2014 yılında aile içinde ve toplumsal yaşam alanlarında çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz olaylarıyla, yaşam hakkı ihlalleri yine devam etmiştir. Karşılaştıkları şiddet sonucu, 3 çocuk yaşamını yitirmiş, 7’si yaralanmış, 13’ü tecavüze ve 4’ü ise tacize maruz kalmıştır. 2014 yılı içersinde 12’çocuk intihar ederken 8’i ise teşebbüste bulunmuştur. Aile ortamında ya da toplumsal alanda çocuklara yönelik görülen yaşam hakkı ihlallerinin en önemli nedeni, çocuklara yönelik yapıcı sosyal politikaların yokluğu ve anayasal güvence altına alınmamış olmasıdır. Bu durum BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne 18 yıl önce taraf olan Türkiye’nin, sözleşmenin çocuğun yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı, katılım hakkı, ayrım gözetmeme, güvenli bir ortamda büyüme hakkı şeklinde temel ilkeler üzerinden belirlenen yükümlüklerini yerine getirmediğinin bir göstergesidir. Zira 18 yıl önce sözleşmeye taraf olurken 17, 29 ve 30. Maddelerine çekince koymaz, çocukların dil, kimlik ve kültürel gelişim haklarını göz ardı etmezdi. En azından 18 yıl önce yaptığı bu hatayı, bu gün düzeltmiş olurdu. Bu vesileyle biz Türkiye’nin sözleşmeye çekince konulan maddelerini bir an önce, hakların bölünmezliği ilkesi adına kabul etmesi çağrısında bulunuyoruz.
Değerli Basın Emekçileri,
2014 yılının sonlarına doğru karşılaştığımız en önemli ihlallerden biri de, hem çocukların hem de ailelerinin özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edilmesiydi. Diyarbakır’da öğrenim gören 872 çocuk, Emniyet Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından isimleri, adresleri, suça karıştıkları/suça maruz kaldıkları belirtilen veya iddia edilen konularla fişlendi ve çocukların bilgileri bir internet sitesi üzerinden kamuoyunun erişebileceği şekilde deşifre edildi. Biz insan hakları savunucuları için, bu olay bir skandaldır. Gerçekleştirilen bu icraatı, çocukların toplumsal yaşama kazandırılması ve ıslah edilmeleri biçiminde gerekçelendiren tutum ise, tam bir akıl tutulmasıdır. Bu olay ile ilgili, Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görevli bir-iki kişinin bu olaydan sorumlu tutulup görevden alınması, açıkça belirtmek isteriz ki, olayın üzerini örtmek ve gerçek niyeti gizlemektir. Soruşturmanın genişletilmesi ve tüm faillerin açığa çıkartılarak cezalandırılması gerekmektedir ki, başta Diyarbakır Valiliği olmak üzere ilgili kurumlar şu ana dek çocuklardan ve ailelerinden bir özrü bile esirgemiştir.
Değerli Basın Emekçileri,
Çocukların yaşam hakkını savunmak ve çocuklara yönelik hak ihlalleri ile mücadele etmek, en temel ve insani sorumluluktur. Bu temelde biz insan hakları savunucuları olarak, tüm toplumsal kesimleri çocuklarımızın her alanda maruz kaldığı şiddete karşı duyarlı olmaya ve demokratik tepkilerini göstermeye çağırıyoruz.
Ve sonuç olarak diyoruz ki; Çocukların işkence edilerek cezaevlerine atılmadığı, kurşunla ya da gaz fişeği ile vurulup katledilmediği, anadillerinde özgür, bilimsel, kendi inanışında ve ayrımcılığa uğramadan eğitim alabildiği, sokaklarda çalışmak zorunda kalmadıkları, evlenmek zorunda bırakılmadıkları, şiddete ve tecavüze maruz kalmadıkları bir toplumda yaşayabildikleri bir ortam diliyoruz.
Unutmayın, insan hakları kutsaldır. Hiçbir neden, bu hakların ihlal edilmesine gerekçe gösterilemez.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ
ÇOCUK KOMİSYONU