BASINA VE KAMUOYUNA - Ermeni Soykırımı 100.yıl anmasına ilişkin basın metni

24.04.2015

100 YILLIK İNKÂRA SON!

TANI, AF DİLE, TAZMİN ET

 

Tam 100 yıl önce bugün Ermeni Soykırımı’nın başlangıcını temsil eden İstanbul tutuklamaları başladı. Ermeni soykırımı sürecinde Süryaniler ve Rumlar da soykırıma uğradı. Burada söz konusu olan 100 yıllık suçtur. 100 yıllık utançtır. 100 yıllık inkârdır.

 

Bizler, soykırım faillerinin torunlarıyız. Belki hepimiz birey olarak, doğrudan katliamlara ve yağmaya katılan kişilerin soyundan gelmiyoruz. Ama onların etnik ve dinsel kimlikleriyle doğduk. Soykırım faillerinin yarattığı düzenden, ayrıcalıklardan yararlanan bir toplumsal gruba aidiz ve bunu sorgulamadan yaşadık. Soykırım ve inkâr suçu, bizim içinde doğduğumuz din ve etnik kimlik adına işlendi. Bunun utancını, sorumluluğunu, manevi ağırlığını omuzlarımızda taşıyoruz.

 

O yüzden biz diyoruz ki; soykırım suçunun işlendiği bu topraklar üzerinde yapılacak bir soykırım anması, ancak imha edilen halkların yokluğunda - ve bu yokluk sayesinde - çoğalma, gelişme ve zenginleşme olanağını elde edenlerin torunlarının bu utancı dile getirmesi ve soykırım inkârının sorumluluğunu kabul etmesi ile bir anlam taşır.

 

Bu, anmamızın ahlaki içeriğidir. Anmamızın somut talebi de, soykırımın tanınması, af dilenmesi, tazmin ve telafi edilmesidir.  

 

Devletin yöneticisi İttihat ve Terakki Partisi ve onun tetikçi örgütü Teşkilat-ı Mahsusa aracılığı ile Anadolu’daki Ermeni varlığına, tüm tarihsel, ekonomik ve sosyal dokusuyla birlikte son verildi. Ermenilerin sadece canlarına kast edilmedi. Mallarına, mülklerine, paralarına, hatıralarına, tarihlerine el konuldu. Soykırım yalnızca imha değil, devasa bir yağmaydı da. Bir uygarlık, binlerce yıllık anayurdundan silinip yok edildi.

 

Bu süreçte Ermenilerle birlikte diğer gayrımüslim Anadolu halkları Asuri/Süryaniler, Rumlar ve Êzidîler de aynı kaderi paylaştı. Hakkâri, Van ve Siirt’i kapsayan Tur Abdin bölgesinde ve kuzeybatı İran’da Urmiye bölgesindeki tehcir ve katliamlarda 300.000 Süryani öldürüldü. Küçük Asya Rumları 1914’ten başlayarak İttihat ve Terakki’nin emrindeki çeteler tarafından organize saldırılarla kaçırtıldı, öldürüldü. Bu süreç 1923 yılına, Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar devam etti. 1 buçuk milyona yakın Rum, kimi göçertilerek, 750 bin kadarı katledilerek binlerce yıllık anayurtlarından koparıldı. Yani coğrafya önce Hıristiyan halklardan arındırıldı. Ardından bu kez, bir kısmı yer yer soykırım sürecine fiilen katılan Kürtler hedef alındı ve ülkenin Türkleştirilmesi aşamasına geçildi.

 

Biz İnsan Hakları savunucuları olarak bu gün buradan bütün yüreğimizle haykırıyoruz:

 

-Ermeni soykırımının inkârına son verilsin ve özür dilensin.

 

-Soykırım kurbanlarının ve mirasçılarının vatandaşlık hakları iade edilsin, tarihsel topraklarına geri dönmeleri için girişimler yapılsın,  gasp edilmiş, el konulmuş bütün maddi zenginlikleri iade ya da tazmin edilsin.

 

-Soykırım suçu işleyen faillerin isimleri okul, bulvar, cadde, meydan, sokak vb. bütün kamusal alanlardan temizlensin.

 

-Kamusal mekânlara soykırım kurbanlarının adı verilsin.

 

-Okullardan, eğitim programlarından, kitle iletişim araçlarından ve çeşitli devlet kurumları aracılığıyla yapılan bütün dezenformasyon çalışmaları iptal edilsin.

 

- Soykırımın inkârı “nefret suçu” olarak kabul edilsin.

 

-Katledilen halklar için; “BİR DAHA ASLA…” anıtı açılarak soykırım kurbanlarının acılarına ortak olunsun.

 

Ancak o zaman nehirlerden akan, vadilerde üst üste yığılan, uçurumlardan atılan, denizlerde boğulan mezarsız ölüler hak ettikleri gibi, haysiyetlerine uygun şekilde gömülmüş olacak. Ruhları huzura erecek. Yok edilen bir dünyayı geri getirmek mümkün değil. Ancak suçun kabulü ve adaletin tesisi, kurbanların inkar zulmüyle yaşayan ailelerinin duyduğu haklı öfke, acı ve özlemi bir nebze olsun hafifletecektir.

 

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

DİYARBAKIR ŞUBESİ