(Roboskî’yi unutmadık, unutturmayacağız)
Değerli Basın Mensupları,
19’u çocuk 34 sivil Kürt yurttaş, 2011 yılının 28 Aralık gecesi, sınır hattında TSK’ya ait savaş uçakları ile bombalanarak katledildi. 4 yurttaşın sağ olarak kurtulabildiği bu saldırı, tarihin sayfalarına kanlı bir katliam olarak geçti.
Toplumsal adalet ve vicdan duygusunu ağır şekilde yaralayan katliama ilişkin dosya, Diyarbakır Başsavcılığı’nca yürütüldü. Müdahil vekillerin başvuru ve dilekçelerine rağmen, görevsizlik kararı verilerek, dosya Genelkurmay Başsavcılığı’na gönderildi. Genelkurmay Başsavcılığı ise kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verdi. Bunun üzerine yeniden itiraz edildi. Ancak itiraz reddedilince, müdahil vekiller dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürdü. AYM ise yasalara, anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı bir şekilde dosyayı reddetti. İç hukuk yolları tüketildiği için, katliam dosyası AİHM'ye taşındı. Ve bu süreç hala devam ediyor.
Katliam dosyasının hukuki öyküsünden de anlaşılacağı gibi, açılan soruşturmalarla katliamın failleri, askeri yargı organlarına havale edilerek aslında korunmaya çalışıldı! Etkin bir soruşturma olmadığı gün gibi ortada olan bu süreçten elbette, adalet çıkması beklenemezdi.
Değerli Basın Emekçileri;
Türkiye, yakın tarihinde aydınlatılmamış ve hakikate erdirilmeyi bekleyen katliamlarla anılan bir ülke. Maraş, Çorum, Sivas, Digor, Güçlükonak, Gazi mahallesi olayları, Diyarbakır Cezaevi ve 19 Aralık Cezaevi katliamlarının vb. failleri ve siyasi sorumluları hala ortaya çıkarılmamış, katliamlar aydınlatılmamıştır. İnsan hakları ve adalet mantığından yoksun devlet aklı, Roboskî katliamının aydınlatılmasına imkân vermediği gibi, aradan geçen 5 yılda yeni katliamların, yargısız infazların meydana gelmesine yol açtı.
Değerli Basın Mensupları,
Roboskî’li aileler, her hafta Perşembe günleri, katliamda yaşamını yitiren çocuklarının mezarı başında bekleyip adalet talep ediyorlar. Hukuk ve demokrasi ile yönetilen bir ülke olduğu iddiasında bulunan devletin yapması gereken, katliamı aydınlatmak, failleri yargılayıp cezalandırmaktır. Ancak, bunun yerine katliamın aydınlatılması talebiyle adalet arayışında olan Roboskî’liler hakkında soruşturma ve davalar açılıyor.
İnsan hakları savunucuları olarak bizler, inanıyoruz ki; vicdanlarda mahkûm edilmiş insanlığa karşı suçlar ve failleri, bir gün mutlaka yargılanacaktır.
Son olarak, konu ile ilgili taleplerimizi şu şekilde ifade etmek istiyoruz;
v Roboski katilamı ile ilgili derhal etkin bir soruşturma başlatılmalı, failler ve sorumlular yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmadır.
v Türkiye yakın tarihinde yaşanan katliamların aydınlatılması ve toplumsal barışın inşa edilebilmesi için ‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulmalı, geçmiş ile yüzleşme sağlanmalıdır.
Ve izniniz olursa katliamda yaşamını yitiren yurttaşlarımızın isimlerini, burada bir kez daha anmak istiyoruz.
Salih Ürek, Bedran Encü, Adem Ant, Erkan Encü, Şivan Encü, Muhammed Encü, Bilal Encü, Aslan Encü, Mehmet Ali Tosun, Savaş Encü, Orhan Encü, Nadir Alma, Celal Encü, Fadil Encü, Mahsun Encü, Şervan Encü, Yüksel Ürek, Cemal Encü, Cihan Encü, Vedat Encü, Serhat Encü, Salih Encü, Özcan Uysal, Hüseyin Encü, Nevzat Encü, Hamza Encü, Selim Encü, Zeydan Encü, Seyithan Enç, Hüsnü Encü, Selahattin Encü, Osman Kaplan, Abdulselam Encü, Şerafettin Encü.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD) DİYARBAKIR ŞUBESİ