DİYARBAKIR – İHD ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla düzenlenen oturma eyleminde konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, meydana gelen sivil ölümlerin sorumlusunun AKP hükümeti olduğunu belirterek, “Biz ısrarla gerginlik politikalarından vazgeçin dedik ancak bizi dinlemediniz. Operasyonlarda ısrar ettiniz, İmralı ile görüşmeleri kestiniz. Bunu yapmasaydınız, bugün sivil ölümler olmayacaktı” dedi.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemi, 137. haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kaybedilen ve faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirenlerin resimlerinin taşındığı eyleme, aralarında İHD yönetici ve üyeleri, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri, MEYA-DER, TUHAD-DER ve Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri ile kayıp yakınları katıldı. Bu haftaki eyleme Mezopotamya Sosyal Forumu için Diyarbakır’da bulunan bazı yabancı delegasyonlar da katılarak destek verdi.
Oturma eylemi öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, 137 haftadır her hafta bu alanda kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması için ısrarla taleplerini dile getirdiklerini belirterek, “Ama maalesef hükümet sağır olmuş, kör olmuş, bizleri ne duyuyor, ne de görüyor. Ancak bunların failleri bulunmayana kadar biz insan hakları savunucuları olarak bunların peşini bırakmayacağız. Çünkü biliyoruz ki, hepsinin listesi sizde mevcuttur. Bunları açıklayın diyoruz” diye konuştu.
Bölgede son günlerde artan askeri ve siyasi operasyonlar ile yaşanan sivil ölümlere değinen Bilici, “Bizler bu meydanlardan sürekli bağırdık çağırdık, sesimizi duyurmaya çalıştık; bu gerginlik politikasından vazgeçin dedik. Ancak maalesef hükümet sanki bilerek bu gerginlik politikasını yürütmeye devam etti. İmralı görüşmelerini iptal etti, Öcalan ile görüşlere yasak koydu, siyasi ve askeri operasyonları artırdı. Bu operasyonlarda ısrar edilmesi, hiç istemediğimiz, canımızı acıtan sivil ölümleri de beraberinde getirmiştir” dedi.
‘Ölümlerin sorumlusu hükümettir, devlettir’
İnsan hakları savunucuları olarak öncelikle bütün sivil ölümlere karşı olduklarını vurgulayan Bilici, şöyle konuştu: “Evet, tüm ölümlere karşıyız. Ancak sivil ölümlerin yaşanması daha da tehlikeli bir boyuttur. Ama şunu da vurgulamadan geçmeyeceğiz; bu operasyonların bu provokatif eylemlerin sorumlusunun kimler olduğunu deşifre etmek zorundayız. Eğer ortam gerginleşmeseydi, diyalog kesilmeseydi, İmralı ile görüşmeler sonlandırılmasaydı, askeri ve siyasi operasyonlar yapılmasaydı bu ölümler olmayacaktı. Şemdinli’de Siirt’te, Ankara’da, Tunceli’de yaşanan bu ölümler olmayacaktı. Bu nedenle diyoruz ki bunların sorumlusu devlettir. Çünkü bu iradeyi gösterecek olan devlettir. Bizlerin muhatabı devlettir.”
‘Denenmeyen tek yol barıştır’
AKP hükümetine ve devlet yetkililerine çağrıda bulunan Bilici, şunları söyledi: “Bizim devlete çağrımız; bir an önce siyasi ve askeri operasyonları durdurun. İşte son bir kaç günde yine yüzlerce Kürt siyasetçi gözaltına alındı, tutuklandı. Daha önce tutukladınız da çözüm oldu mu? Hayır, hiçbir sonuç alınamadı. Ülke daha da kaotik ortama sürüklendi. Biz daha önce de söyledik. Siz bu operasyonlarla sonuç alamazsınız, alacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Başka yöntemler denemelisiniz. Bu ülkede her yol denendi. Denenmeyen tek bir yol var o da barıştır, diyalogtur, sorunların konuşmaktır. Bir kez de olsun bunu deneyin. Bunun dışında hiçbir yol sorunların çözümünü getirmez.”
Diyarbakır cezaevi katliamında ölenler anıldı
Daha sonra söz alan MEYA-DER Başkanı Hüseyin Kuğu, 24 Eylül 1996’da gerçekleştirilen Diyarbakır cezaevi katliamında yaşamını yitirenleri andı. O dönem Diyarbakır Cezaevi’nde korkunç bir vahşetin yaşandığını söyleyen Kuğu, bu katliamın devletin cezaevlerinde gerçekleştirdiği baskı politikasının bir sonucu olduğunu söyledi. Diyarbakır Cezaevi'nde yapılan işkenceleri hatırlatan Kuğu, devletin uygulamış olduğu baskı ve işkence politikasının bugün de devam ettiğini ve işkencelerin sürdüğüne dikkat çekti.
Vasıf Öztürk’ün kaybediliş hikayesi anlatıldı
Yapılan konuşmaların ardından 1994 yılında Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Vasıf Öztürk’ün kaybediliş hikayesi eşi Layiha Öztürk tarafından anlatıldı.
1994'de köylerine gelen jandarmaların 3 evi yaktıklarını ve sonrasında eşi Vasif ile teyzesinin oğlu Cembeli Tuncer ve yeğeni Efendi Şen'in gözaltına alındığını söyledi. Daha sonra Cembelli ve Efendi'nin serbest bırakıldığını hatırlatan Öztürk, eşinin helikopterle Kulp ilçe merkezine götürüldüğünü ve kendisinden bir daha haber alamadıklarını ifade etti. “Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı ve zamanın Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) başvuru yapmamıza rağmen bir sonuç alamadık” diyen Öztürk, “Eşimi istiyorum. Ölü ise cenazesine ulaşmak istiyorum. Eşime ve bize bunları yapanların yargılanmasını istiyorum” diye konuştu.