Kimyasal iddiaları güçleniyor; aileler suç duyurusunda bulundu

07.12.2011

DİYARBAKIR – Kazan Vadisi’nde yapılan operasyonda yaşamını yitiren HPG’lilerin kimyasal silah sonucu öldürüldüğü iddialarının araştırılmasını isteyen İHD Diyarbakır Şubesi, MEYA-DER ve Diyarbakır Tabip Odası, ailelerin başvurusu üzerine ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundu. Yaşanan olay sonrası savcılık tarafından yapılan ön otopsi raporunda cenazelerde “renk değişimlerinin” görüldüğü ve vücutlarında “tespit edilemeyen” yanıkların olduğu yönünde ifadelerin yer almasını kimyasal silah kullanıldığı iddialarını güçlendirdiğini belirten İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, bu iddiaların mutlaka açığa çıkartılması gerektiğini belirtti.

Hakkari’nin Çukurca İlçesi Kazan Vadisi’nde yapılan operasyonda yaşamını yitiren HPG militanlarının kimyasal silah sonucu öldürüldüğü iddialarının ardından Çukurca Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan ön otopsi raporunda da iddiaları güçlendirecek ifadelere yer verilmesi üzerine harekete geçen İHD, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.  Yaşamını yitiren Belkız Yeşilyurt, Mahmut Bor, Enver Akçay, Mizbah Ezer,  Suna Özdemir, Aziz Balıkçı, Sevcan Algünerhan’ın ailelerinin başvurusu üzerine bugün bir araya gelen İHD Diyarbakır Şubesi, MEYA-DER, Diyarbakır Tabip Odası, aileler ile birlikte Diyarbakır Adliyesi’ne giderek suç duyurusunda bulundu.

‘Bağımsız bir heyet otopsi yapmalıydı’

Suç duyurusu dilekçesinin savcılığa verilmesi öncesi adliye önünde diğer kurumlar ve ailelerin katılımıyla bir açıklama yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, Kazan Vadisi’nde 36 HPG’linin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Cenazeler Malatya’ya getirildikten sonra, yasaklı silahların kullanıldığına ilişkin vücutlarında çeşitli emarelere rastlandı. Bunun üzerine Malatya’da alternatif otopsi raporunun yapılmasını talep ettik.
Talebimiz net ve açıktı; otopsinin yeniden yapılması, Türk Tabipler Birliği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Adli Tıp Uzmanları Derneği veya Üniversitelerdeki uzmanlardan oluşan bir heyetin bu otopsiyi yapmasını istedik. Bağımsız kişilerden oluşan bir heyetin otopsi yaparak, sonucunu kamuoyuna açıklaması gerekiyordu. Maalesef savcılık bu konuda bize bir olumlu bir yanıt vermedi” dedi.
Oysaki ailelerin kullanılması yasak silahların yani kimyasal silahların kullanıldığına ilişkin ciddi iddiaları olduğunu kaydeden Bilici, “Ailelerin iddiaları dışında savcılık tarafından yapılan ön otopsi raporu da ortaya çıktı. Raporda cenazelerin üzerinde kurşun izi olmadığı, vücutlarında çeşitli renk değişimleri olduğu, vücutlarının yandığı ve değişik bir yanık türü olduğu tespit edilmiş. Ailelerin de benzer ifadeleri bulunmaktadır. Biz bu iddiaların ciddi olduğunu ve araştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz” diye konuştu.
“Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. İddialar çok ciddi iddialardır. Eğer bu silahların kullanılmadığını savunuyorsanız, bağımsız kuruluşların çalışmasına imkan verin” diyen Bilici, “Dünyanın her tarafında savaşların kuralları vardır. Uluslar arası evrensel hukuk normları vardır. Bunlara uymanız gerekiyor. Öldürülen kim olursa olsun, yaşamını yitirdikten sonra haklarına saygılı olmanız lazım. Bundan sonraki süreçte böylesi durumların yaşanmamasını istiyoruz” diye belirtti.

Bilici’nin konuşmasının ardından İHD Diyarbakır Şubesi yöneticilerinden oluşan avukat grubu adliyeye giderek savcılığa suç duyurusu dilekçesini verdi.

Taraf olunan uluslararası anlaşmalara hatırlatıldı

Suç duyurusunda İHD’ye başvuran ailelerin başvuru dilekçelerindeki anlatımlara yer verilerek, cenazeleri görmüş olan bu ailelerin anlatımlarının ciddi iddialar içerdiği vurgulandı. Başvurucuların tek tek anlatımlarının yer aldığı suç duyurusunda ayrıca şunlara yer verildi: “Bilindiği üzere kimyasal silah ve diğer zehirli gazların kullanımı Türkiye’nin de taraf olduğu bir çok uluslar arası sözleşme tarafından yasaklanmış olup, kullanımını denetlemek ve engellemek amacı ile taraf devletlere sorumluluklar yüklenmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme’ hükümleri bu konuda devletin sorumluluklarını belirlemekte olup, Anayasanın 90. maddesi kapsamında ulusal makamlarca uygulanması gereken kuralları belirlemektedir. Taraf olduğumuz iş bu sözleşme ve sözleşme ile ilgili çıkarılan 5564 Sayılı Kimyasal Silahların Geliştirilmesi, Üretimi, Stoklanması ve Kullanımının Yasaklanması Hakkında Kanun hükümleri kimyasal silahların kullanımı konusundaki kuralları belirlemiş olup, bu kuralların ihlali durumunda verilecek cezalar da düzenlenmiştir. Ayrıca yasak olan kimyasal silah ve zehirli gazların kullanımı savaş suçu sayılmakta ve kullanan ülkelerin savaş suçundan dolayı yargılanmalarına neden olmaktadır.”

‘Birçok iddiaya rağmen kimyasal hiç araştırılmadı’

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde son 30 yıldır devam eden çatışmalı süreç içerisinde çoğu dönem kimyasal silah veya zehirli gazların bu tür operasyonlarda kullanıldığı yönünde iddiaların olduğu kaydedilen suç duyurusu dilekçesinde, “Kimyasal silahların ve yasaklı ağır silahların çatışmalarda Güvenlik Güçleri tarafından kullanıldığına yönelik iddialar kamuoyu gündeminde çokça yer almış, ancak bu konuda gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmamıştır. Yine son birkaç ay içerisinde basında, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına dair çok sayıda haber yer almış, bu konuda görüntüler yayınlanmıştır. Ancak tüm bu haberlere rağmen, yaptığımız araştırmalara göre Savcılıklarca henüz başlatılan bir soruşturma söz konusu değildir” denildi.

‘Cenazeler üzerindeki emareler iddiaları güçlendiriyor’

Ailelerin anlatımları ve cenaze ile ilgili vermiş olduğu bilgiler yaşanan çatışmada kimyasal silah veya operasyonlarda kullanımı yasak olan ağır silahların kullanıldığını gösterdiği ifade edilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi: “Keza, aynı çatışmada yaşamını yitiren diğer örgüt militanlarının aileleri de müvekkiller ile benzer beyanlarda bulunmaktadırlar. Cenazelerde meydana gelen tahribat, bir çok cenazede hiçbir kurşun izinin olmayışı, cenazelerin belli bölümlerinin tamamen kömürleşmiş olması, cenazelerin bir çok bölgesinin tamamen parçalanmış olması belirtilen kullanımı yasak etkili silahların kullanılmış olabileceğini göstermektedir. Son dönemde basında çıkan haber ve görüntülerde bu iddiaları doğrular niteliktedir. Yine olay yerinde incelemelerde bulunan ve içerisinde konunun uzmanlarının da bulunduğu Avrupalı heyetin yaptığı açıklamalar ve gözlemler de iddialara ilişkin ciddi bilgiler içermektedir. Olaydan çok sonra olay yerinde incelemeler yapılmış olmasına rağmen birçok delil ve veriye ulaşılabilmiştir.”

‘Genelkurmay’dan bilgi istensin’

Ancak Savcılık tarafından bu konuda herhangi bir soruşturma başlatılmadığından olay yerindeki delillerin de toplanmadığı belirtilen suç duyurusunda “Olay yerinden elde edilecek deliller de iddiaların aydınlatılmasında etkili olacaktır. İddiaların aydınlanması konusunda otopsi raporu ve görüntüleri üzerinden uzmanlarca yapılacak incelemenin katkısı olacağı gibi, gerekirse cenazeler üzerinden alınacak örnekler üzerinden de inceleme yapılabilinir. Yine, belirtilen çatışmada hangi silahların kullanıldığına ilişkin Genelkurmay Başkanlığı’ndan bilgi istenmelidir” denildi.

‘Sorumlular yargılanmalıdır’

Suç duyusunun talep bölümünde ise şunlara yer verildi: “Söz konusu çatışmada kimyasal silah veya kullanımı yasak silahların kullanıldığı tespitinin yapılması halinde, bunların kullanımı konusunda yetkili ve sorumlu Silahlı Kuvvetler yetkilileri hakkında gerekli ceza soruşturmasının yürütülmesi gerekmektedir. Bu silahların kullanımı talimatı kimler tarafından verildiği, bu silahların kullanımından ilgili Bakanlık ve diğer yetkililerin haberdar olup olmadığı, bu kullanımı yasak kimyasal silahların Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunup bulunmadığı hususları da ayrıntıları ile araştırılmalıdır. Tüm bu araştırmalar sonucuna göre tüm sorumlu ve yetkililer hakkında gerekli soruşturma işlemleri yürütülmelidir. Yukarıda belirtilen hususular ve yapılacak araştırmalar sonucunda tespit edilecek sorumlular hakkında soruşturma yürütülmesi ve haklarında ceza yargılaması başlatılması ve gerekli soruşturma işlemlerinin ivedilikle yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.”