Kayıp yakınları 151’inci haftada Roboski katliamı için oturdu

31.12.2011

DİYARBAKIR – İHD ve kayıp yakınları tarafından her hafta düzenlenen oturma eyleminin 151’inci haftası Uludere İlçesi’ne bağlı Ortasu (Roboski) Köyü’nde meydana gelen katliamın anısına yapıldı. Oturma eyleminde konuşan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, olay yerine gittiklerinde çok kasıtlı ve planlı bir katliamla karşılaştıklarını belirterek, “Şimdi bu kasıtlı eylemi kim gerçekleştirdi, niye gerçekleştirdi bunun ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bizler bunun peşinde olacağız” dedi.

İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından her hafta "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemi, 151'nci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Bu hafta yapılan oturma eylemine İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD üye ve yöneticileri, MEYA-DER, TUHAD-FED, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, Diyarbakır Tabip Odası yöneticileri, KESK'e bağlı sendikaların temsilcileri ile çok sayıda kayıp yakını katıldı.
Oturma eyleminde ilk olarak konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Necibe Güneş Perinçek, bu hafta Şırnak’ın Uludere İlçesi Ortasu Köyü’nde savaş uçaklarının bombardımanı sonucu katledilen 35 köylünün anısına oturacaklarını söyledi.

‘Kayıplar Sözleşmesi’ne taraf olununcaya kadar eylemlerimiz sürecek’

Perinçek’in ardından kalabalık bir heyetle olayın yaşandığı bölgeye giderek incelemelerde bulunan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan konuştu.
İlk olarak Türkiye’deki kayıp gerçeğine değinen Türkdoğan, “İHD yıllardır Türkiye’de ihlallerin bitmesi için mücadele ediyor. Hepimizin vicdanını kanatan kayıp gerçeğiyle bu ülkeyi yüzleştirmeyi amaçlıyor. Ancak halen bu konuda bir ilerle olmadı. Buna rağmen bu mücadelemiz devam edecektir. Türkiye Kayıplar Sözleşmesi’ne taraf oluncaya kadar bu oturma eylemlerimiz sürecek” diye konuştu.  

‘Çok kasıtlı ve planlı bir katliam’

Ardından aralarında çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisinin bulunduğu kalabalık bir heyetle Uludere katliamına ilişkin yaptıkları incelemeyi aktaran Türkdoğan, “Yaptığımız incelemelerde şöyle bir tabloyla karşılaştık. Yaşanan bu olayda çok planlı ve kasıtlı bir katliam gerçeğiyle karşı karşıyayız. Görgü tanıklarının anlatımları, olaydan sonra yaşananlar, devletin tutumu, çok kasıtlı bir eylem olduğunu ortaya koyuyor. Şimdi bu kasıtlı eylemi kim gerçekleştirdi, niye gerçekleştirdi bunun ortaya çıkarılmasını istiyoruz ve bunun peşinde olacağız” dedi.

‘Hükümet güvenlik bürokrasisine teslim olmuştur’

Katliamın yaşandığı bölgeye gittiklerinde inanılmaz bir manzarayla karşılaştıklarını ifade eden Türkdoğan, şunları söyledi: “2012 yılına gireceğimiz şu günlerde böyle planlı bir katliamın oluyor olması gerçekten durumun çok vahim olduğunu gösteriyor. Peki bunlar niçin yapılıyor? Bu ülkede Kürt sorunun şiddette dayalı çözümünün çıkmaz yol olduğunu artık herkes biliyor. Bir tek devlet ve hükümet bu basit gerçeği öğrenemedi. Sorunlar ancak ve ancak barışçıl yollarla çözülür, şiddete dayalı çözüm yöntemleri çözümsüzlüktür. Ancak hükümet bunu bilmiyor. Hükümetin bu yeni stratejisi tekrar güvenlik bürokrasisine teslim olmaktır.”

Kürt coğrafyasında devletin yaptığı bazı katliamlardan örnekler veren Türkdoğan, “Artık şunu anlamamız gerekiyor. Bu devlet sorunların hal olması için bir şey yapmak istemiyor. Bu nedenle çare bizim elimizde. Bizler haklarımıza sahip çıkacağız, haklarımızı vermeyeceğiz. Zulme karşı çıkacağız. Bunun dışında başka çıkar yol yoktur” dedi.

‘Medya patronları bilsin ki artık onlara bağımlı değiliz’

Yaşanan bu katliam sonrası Türk medyasının tutumunu eleştiren Türkdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu ülkede kendine oto sansür uygulayan bir basın var. Ayrıca hükümetin kontrolünde bir basın var. Bunu zaten biliyoruz. Ancak iletişimin bu kadar geliştiği bir çağda bu medya aslında kendini teşhir ediyor. Çünkü artık herkes dünyada ne olup bittiğini biliyor. Bu nedenle Türk medyası bu anlamsız, bu yanlı tavrından vazgeçmesi gerekiyor. Bakın Uludere’deki olayı hiçbir medya organı vermek istemedi. Şimdi yeni yeni tartışılmaya başlandı. Ama yine yanlış yönüyle tartışılıyor. Hatalar üzerine tartışılıyor, istihbaratlar üzerinden tartışılıyor. Ama biz oraya gittik ve tüm gerçekliği açık bir şekilde gördük. Bizler, insan hakları alanında yaptığımız çalışmaların medya yoluyla dünyaya duyurulmasının büyük öneme sahip olduğunu düşünüyorduk. Ama artık bunu kendi iletişim kanallarımız üzerinden yapıyoruz. Yani 90’lı yıllarda olduğu gibi emin olun artık medyaya bağlı değiliz. Belki bu söylediklerim kendilerine ulaşır da, İstanbul’da Ankara’da oturan o medya patronları oturup düşünürler. Bilsinler ki, artık onlara bağımlı değiliz ve onlara ihtiyacımız yok.”

Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları Roboski katliamında yaşamını yitiren 35 kişi anısına 5 dakikalık oturma eylemi yaptı.