DİYARBAKIR - İHD ve kayıp yakınları tarafından her hafta düzenlenen oturma eyleminin 152’inci haftasında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekildi.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından her hafta "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemi, 152'nci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Bu hafta yapılan oturma eylemine İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra MEYA-DER, TUHAD-FED, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, KESK'e bağlı sendikaların temsilcileri ile çok sayıda kayıp yakını katıldı.
Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, gerçekleştirdikleri oturma eyleminin 3’üncü yılını geride bıraktığını hatırlatarak, “Ama maalesef, her şey açık ve net ortada dururken, tetiği çekenler, kaybedenler açıkça bilinirken, hükümet tarafından en ufak bir adım atılmış değildir. Halen failler aramızda dolaşıyor ve hiçbir şekilde hükümet, yargı üzerlerine gitmiyor. Bazı tetikçiler itiraflarda bulunmasına rağmen, işledikleri cinayetleri rüyalarında gördüklerini belirtmelerine rağmen, bu olayın üzerine gidilmiyor” diye konuştu.
Hükümetin bu karanlık dönemi açığa çıkarması gerektiğini vurgulayan Bilici, bu yapılmadığı sürece mücadelelerinin süreceğini ve hesap sormaya devam edeceklerini dile getirdi.
‘Kişiye göre hukuk olamaz’
Konuşmasının devamında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağır tecride dikkat çeken Bilici, “Bu tecrit olayı, bu izolasyon, insan haklarına, hukuka, evrensel insan hakları sözleşmelerine aykırı bir durumdur. Siz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış bir ülkesiniz. Dolayısıyla kişilere göre yargı, kişilere göre hukuk belirleyemezsiniz. Sizin yapacağınız şey tecrit olayına son vermektir ve insanların özgürce aileleriyle, avukatlarıyla görüşmesinin önünü açmaktadır” dedi.
‘Tecrit bir insanlık suçudur’
Bu ülkede uzun süredir devam eden Kürt meselesi nedeniyle çatışmaların devam ettiğini kaydeden Bilici, şöyle devam etti: “Uygulanan bu tecrit, bu çatışmaları daha da derinleştirmektedir. Bu ülke artık acılara doymuştur, bu ülke insan hakları ihlallerine, katliamlara, işkencelere, çocuk katliamlarına doymuştur. Tüm bunların olmaması için insan hak ve özgürlüklerinin önünün açılması gerekmektedir. Bunun en önemli etkeni olan tecride son vermeniz lazım. Bu ülkede daha fazla ölümlerin olmaması için uyguladığınız tecride son vermeniz gerekmektedir. Biz insan hakları savunucuları olarak şunu söylüyoruz; tecrit bir insanlık suçudur, evrensel insan haklarına aykırıdır. Eğer kendinize çağdaş ve demokratik bir hukuk devleti diyorsanız bunu yapmamanız lazım. Tekrar tekrar vurguluyoruz; bu tecride son verin, diyalog ve müzakere yolunu açın.”
Cezaevine konuldu, sonra kaybedildi
Bilici’nin ardından 1993 yılında Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu iken kaybedilen Şırnak Uludere Şenyuva Köyü sakinlerinden Cemil Yarar’ın kaybediliş hikayesini kardeşi Abdulkerim Yarar anlattı. Yarar, Ağabeyi Cemil’in PKK’ye katılımından birkaç ay sonra yakalandığını ve cezaevine konulduğunu söyledi. Ağabeyinin pişmanlık yasasından yararlandığı için ceza almayarak beraat ettiğini anlatan Yarar, ancak ağabeyinin serbest bırakılmadan kaybedildiğini dile getirdi. Yarar, yaptıkları tüm girişimler ve başvurulara rağmen ağabeyi hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarını sözlerine ekledi.
Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları 5 dakika oturma eylemi yaparak eylemlerine son verdi.