DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından düzenlenen oturma eyleminde hükümetin savaş politikalarına tepki gösterilirken, bu hafta 1994 yılında kaybedilen Vecdin Avcıl’ın oğlu Yusuf Avcıl kamuoyuna seslendi. Avcıl, “Biz dünün çocukları bu coğrafyada her sabah toplarla, kurşun sesleriyle uykularımızdan uyandık. Ama bizden sonraki çocuklar kurşun sesleriyle değil, annelerinin sesiyle uyansınlar” dedi.
Faili meçhul cinayetlerle katledilen ve kaybedilen yakınlarının bulunması ve faillerinden hesap sorulması için ‘adalet’ arayışlarını sürdüren kayıp yakınları ile İHD Diyarbakır Şubesi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde 191’inci kez oturma eylemi düzenledi. Her hafta olduğu gibi “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” pankartı ile katledilen ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınlarına İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER, TUHAD-FED, Amed Göç-Der, ESP ve KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri de katılarak destek verdi.
Oturma eylemi öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, herkesin yakından takip ettiği üzere Ortadoğu ve Türkiye’de çok ciddi gelişmelerin yaşandığını belirterek, “Hepimizin gözü önünde bu ülke savaşa sürüklenmek isteniyor. Meclis’te savaş tezkeresi çıkarılarak, Suriye’ye girilmek isteniyor. Biz insan hakları savunucuları olarak, kesinlikle savaş politikası uygulayan bu devletin karşısında olduğumuzu belirtmek istiyoruz” dedi.
‘Bu politikalarınızla Ortadoğu’ya barış gelmez’
Bu savaş kararının tek gerekçesinin Suriye’deki halkların kendi kaderini tayin etmesine müdahale olduğunu ifade eden Bilici, “Halkların bu talebinin gerçekleşmemesi için öteden beri Suriye’nin içişlerine karışarak, orada kargaşa yaratılmaya çalışılmıştır. Hükümete bu savaş politikalarıyla, bu zihniyetle bir yere varılamayacağını, Ortadoğu’ya barışın gelemeyeceğini söylemek istiyoruz. Bir an önce Türkiye halklarını, Suriye halklarıyla karşı karşıya getirme politikasından vazgeçin ve Türkiye’deki sorunlara dönün” diye konuştu.
‘Bu zihniyet sizi bir yere götürmeyecektir’
Yıllardır bölgede devam eden çatışmalı süreçte binlerce insanın yaşamını yitirdiğini, son bir yıldır da çatışmalar ve ölümlerin giderek arttığını vurgulayan Bilici, şunları söyledi: “Hükümet son bir yıldan fazladır bu savaş politikasını derinleştirme temelinde çatışmalar tırmandırılmıştır ve çıkmaz bir noktaya getirilmiştir. Tecrit giderek derinleşiyor ve onunla birlikte cezaevlerinde açlık grevleri çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Açlık grevindeki mahpusların sağlık durumu ciddi noktadadır. Bu durum bu politikanın iflas ettiğini gösteriyor. Mahpusların çağrıları çok net ve açıktır; bu ülkede sorunların barışçıl, demokratik yöntemlerle çözümünü istiyorlar. Bunun başında da tabi ki diyalog ve müzakerenin başlatılmasını istiyorlar, tecride son verilmesini istiyorlar. Bizler de bu taleplerde bulunuyoruz. Bunlar olmadığı sürece bizleri çok kötü sonuçlar bekliyor. Biz öteden beri bu alanlarda hep haykırdık; bu politikaların sonucu binlerce kayıptır dedik. Kayıplarımızı bulun dedik, faillerini yargılayın dedik. Eğer bunlar gerçekleşseydi bugün bu sorunlar, bu ölümler olmazdı. Bugün cezaevlerinde yatan insanlar bedenlerini açlığa, ölüme yatırmazlardı. Ama hiçbir şey için geç değildir. Bizim çağrımız somut ve nettir; savaş politikalarından vazgeçip, tamamen insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğüne dayalı bir politika sürdürmeniz gerekmektedir. Çünkü bu zihniyet sizi bir yere götürmedi, götürmeyecektir.
Bilici’nin konuşmasının ardından Mardin’in Derik İlçesi’nde 12 Haziran 1994 tarihinde kaybedilen Vecdin Avcıl’ın oğlu Yusuf Avcıl, babasının kaybediliş hikayesini anlattı.
Bir sabah jandarma ve köy korucularının köylerini bastığını ifade eden Avcıl, “Tarlada işçileriyle çalışan babamı ve 3 arkadaşını gözaltına aldılar. Gerekçeleri ‘örgüte yardım ve yataklık yapmak’ idi. Evimiz didik didik arandı, tüm eşyalarımız kırıldı. Ahırımız bombalandı. Ancak tüm aramalara rağmen örgüte ait bir şey bulunamadı. Bir şey bulunmamasına rağmen babam gözaltına alındı ve bir daha bize bir haber verilmedi” dedi.
‘18 yıl sonra kimsesizler mezarlığında olduğun öğrendik’
Her gittikleri ilçe ve ilden başka bir yere yönlendirildiklerini anlatan Avcıl, “Bize sürekli sistematik bir şekilde yanlış bilgi veriliyordu. En son aradan 40 gün falan geçtikten sonra Derik Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe yazmak için uğradığımızda, savcılık ‘babanız gözaltına alındıktan sonra örgüt üyeleriyle çıkan çatışmada yanlışlıkla vurulmuştur’ dedi ve bizi savcılıktan dışarı attırdı. 18 yıl süren bir çabamızın ardından babamın 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra katledildiğini ve 3 örgüt üyesiyle birlikte Derik’te kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü tespit ettik. Kayıtlara örgüt üyesi olarak geçirmişler, çatışmada ölü olarak ele geçirildiği yazılmış” diye konuştu.
‘Artık çocuklar kurşun sesleriyle uyanmasınlar’
“Masum bir insanı ansızın evinden alacaksınız, götürüp bir sığınakta katledeceksiniz, yanına da bir silah bırakarak, örgüt üyesi deyip kimsesizler mezarlığına gömeceksiniz. Bu nasıl bir adalettir” diyerek yapılanlara isyan eden Avcıl, şunları söyledi: “Bugün burada taleplerimiz şudur; kendisini daha önce kanunların üzerinde görenler bugün yargılanmalıdırlar. Katiller belli, çeteler belli. Herkesi bu konuda duyarlılığa davet ediyoruz. Bizler çok acılar çektik. Buradaki insanlarımızın hepsi acılar çektiler. Kayıpların failleri hepsi bellidir. Bu Türkiye’de kanayan bir yaradır ve bu yaranın bir an önce tedavi edilmesini istiyoruz. Biz dünün çocukları bu coğrafyada her sabah toplarla, kurşun sesleriyle uykularımızdan uyandık. Ama bizden sonraki çocukların kurşun sesleriyle değil, annelerinin sesleriyle uyanmalarını istiyoruz.”
Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları Vecdin Avcıl anısına 5 dakikalık oturma eylemi yaparak eylemlerine son verdi.