Cezaevlerindeki mahpusların talepleri biran önce dikkate alınsın

27.10.2012

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından her hafta düzenlenen oturma eylemi 194'ncü haftasında da gerçekleştirildi. Açlık grevlerine dikkat çeken İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Serdar Çelebi, "Talepler gayet insanidir. Anadilde eğitim, anadilde savunma istiyorlar. İmralı tecridi kaldırılsın istiyorlar. Bunun için Anayasa değişikliği gerektirmiyor" dedi.

İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından her hafta düzenlenen oturma eylemine 194'ncü haftasında da Koşuyolu Parkı Yaşam Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kalabalık olduğu gözlenen bu haftaki eyleme, Amed Barış Anneleri İnisiyatifi üyelerinin yanı sıra sivil toplum örgütü temsilcileri ve bazı yurttaşlar katıldı. Kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin resimlerinin yer aldığı dev pankartın serildiği eylem alanında, kaybedilenlerin fotoğrafları açıldı. İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Av. Serdar Çelebi, "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" eyleminin 194'ncü haftasına girdiğini söyledi. Eylemin Kurban Bayramı'na denk geldiğini belirten Çelebi, "Ne tesadüftür ki 194'ncü hafta Kurban Bayramı'na denk geldi. Kurban Bayramı İslam'da insanın kurban edilmemesi için buyrulmuş bir kuraldır. Hazreti İsmail kurban edilirken, Allah onun yerine koçun kurban edilmesini emretmiştir. Ama maalesef Kürt coğrafyasında 90'lı yıllar ile birlikte insanlar en temel insani haklarını talep ettikleri için bu coğrafyada kurban edildiler. Bizler, kayıplarımızın, bu coğrafyada haklı insani taleplerini dile getirdikleri için kurban edilen yakınlarımızın bulunmasını, onları katledenlerin yargılanmasını istiyoruz. Yeni kurbanların bu coğrafyada bir daha verilmemesini istiyoruz” diye konuştu.

'İmralı tecridinin kaldırılması için Anayasa değişikliği gerekmiyor'

46. gününe giren açlık grevlerine de dikkat çeken Av. Serdar ÇELEBİ,  "Şimdi ise bu kurbanlara, katledilen insanlara yenileri eklenmek isteniyor. Cezaevlerinde 618 mahpus çok insani talepler ile açlık grevine girmiştir. Anadilde eğitim, anadilde savunma istiyorlar. İmralı üzerindeki tecridin kaldırılmasını istiyorlar. İmralı Cezaevi'ndeki tecridin kaldırılması Anayasa değişikliği gerektirmiyor. Her hangi bir yasal değişiklik gerektirmiyor. Sadece basit bir irade. Koster bozuksa tamir edilmesi yeterlidir. Buna yasal bir engel yok" dedi. Taleplerin sırf bir inat uğruna kabul edilmediği ve 46'ncı gününe giren açlık grevinde ölümlerin yaşanabileceği uyarısında bulunan Çelebi, dönüşü olmayan bir sürece girildiğine vurgu yaptı. Anadilde eğitim ve savunma talebine ilişkin yasaklamaların ne hukuki ne de insani hiçbir izahı bulunmadığını dile getiren Çelebi, "Birileri bu uğurda bedenlerini ölüme yatırıyorsa ve buna rağmen siyasi iktidar çözümü uygulamak yerine başkasının sorununu görüp kendi sorununu görmezden geliyorsa; hukuk adına insanlık adına vicdan adına utanılacak bir durumdayız" dedi.

'Eşimi yanımda aldılar ve kaybettiler'

Çelebi'nin ardından 13 Kasım 1994 yılında Diyarbakır'da kaybedilen Ali Tekdağ'ın hikayesini eşi Hatice Tekdağ anlattı. Eşinin yanında iken gözaltına alınıp kaybedildiğini aktaran Tekdağ, bulabilmek için ise çalmadıkları kapı kalmadığını, fakat kendisinden bir daha haber alamadıklarını ifade etti. Eşini aramaktan hiç vazgeçmediğini ve halen aradığını söyleyen Tekdağ, eşinin kaybedilişinin 13 Kasım'da 16'ncı yılına gireceğini dile getirdi. "Biz Türk devletinden eşimin kemiklerini istiyoruz. Bu kayıpların birici sorumlusu Tansu Çiler, Mehmet Ağar, Kenan Evren'dir. Dönemin bölge idari erkanlarıdır. Ve cenazelerimizin nerede olduğunu da biliyorlar. Ne pahasına olursa olsun eşimin kemiklerini bulup Amed'e getirip defin edeceğim." diye belirtti.

Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapılarak eyleme son verildi.