DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından düzenlenen 196. hafta oturma eyleminde, cezaevlerinde 60 gündür sürdürülen süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsakların taleplerinin meşru ve insani olunduğuna bir an önce çözüm yolunda adımlar atılması gerektiğine dikkat çekildi.
İHD ve kayıp yakınları tarafından, "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" sloganıyla yapılan oturma eylemi 196. haftasına girdi. Koşuyolu Parkı, Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eylemde, "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" pankartı açılırken, bölgede bulunan 13 ilin İHD yöneticileri ve 7 bölge temsilcisi, Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER üyeleri ve çok sayıda kayıp yakını eyleme katıldı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici yaptığı açıklamada, cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları ile anadil üzerindeki baskıların sonlandırılması için sürdürülen süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 60. gününde olduğu belirtti. İnsan hakları savunucuları olarak Türkiye'nin gidişatından kaygılı olduklarını ifade eden Bilici, “Bugün 60’ıncı gününde, açlık grevcilerinin sayısı onbinlere varmış bulunmaktadır. Biz insan hakları savunucuları olarak, bu ülkenin geleceğinden kaygı duyduğumuzdan dolayı, hükümete çağrımız şudur; Açlık grevine girenlerin, haklı, meşru, insani ve hukuki taleplerine karşılık verin. Tecrit kaldırılmadan, diyalog ve müzakerenin önü açılmadan, var olan yaklaşımlardan politikalardan sonuç alınamaz. O yüzden bir an önce bu sese kulak verilmelidir.” dedi.
Ülkenin artık ölümlere ve acılara doymuş olduğunu belirten Bilici, “Bugün artık geçmişte izlenen yol ve yöntemlerin sonuç vermediğini ve veremeyeceğini, tek yolun demokrasi, hukuk ve özgürlükler olduğunu vurgulamak için buradayız. Bugün artık bu ülkede şiddetle, inkarla, diyalogsuzlukla bir sonuca varılamayacağını belirtmek için buradayız.” dedi. Yıllardır alanlarda kayıplarının bulunması ve faillerinin yargılanması için mücadele ettiklerini bildiren Bilici “kayıplarımız bulunmadan, failler yargılanmadan, geçmişle yüzleşmeden biz bu ülkede geleceği tesis edemeyiz. Hukuku, adaleti, insan haklarını getiremeyiz. Bu alanlardan bir daha çağrıda bulunuyoruz. Artık şiddete son verilsin, siyasi ve askeri operasyonlar son bulsun, diyalog ve müzakerenin önü açılsın, Kürt kalkının statü hakkı dahil olmak üzere tüm haklarına saygı duyulsun” dedi.
Savcı: Elimden bir şey gelmiyor
Bilici'nin konuşması ardından İHD Şube Sekreteri Abdulselam İnceören, 1994 yılının Haziran ayında Albay Cemal Temizöz'ün emrindeki askerlerin Silopi Üçağaç köyü Zirastan mezrasında gözaltına aldığı ve kendilerinden bir daha haber alınamayan İzzet Padır ve Abdullah Özdemir adlı yurttaşların kaybediliş hikâyesini anlattı. Gözaltına alınan İzzet Padır ile Abdullah Özdemir'den bir daha haber alınamadığını ifade eden İnciören, yaşananlara ilişkin şunları aktardı: "Cemal Temizöz emrindeki askerler ve itirafçılar köy meydanına gelirler. Köylüleri meydana toplayarak, kimlik kontrolünden geçirirler. Kimlik kontrolünden sona İzzet Padır, Harrun Padır ve Abdullah Özdemir gözaltına alınır. Gözaltı süresince gözleri kapatılırken Harrun Padır, sabah saatlerinde serbest bırakılır. Özdemir ile Padır'dan bir daha haber alınamazken, İzzet'in kardeşi Cumhuriyet Savcısına gider, ancak verilen cevap 'Elimden bir şey gelmiyor' cevabı olur. Askerlin de 'Biz onları serbest bıraktık' cevabının ardından aileleri bir daha hiç haber alamadı."
Açıklamaların ardından yoğun yağmura rağmen İHD üyeleri ve kayıp yakınları beş dakikalık oturma eylemi yaptı.