Kayıp yakınları 200’üncü haftada kayıplarının akıbetini sordu

08.12.2012
DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla düzenlenen oturma eyleminin 200’üncüsü gerçekleştirildi. 200 haftayı geride bırakan kayıp yakınlarına bu hafta yoğun destek gelirken, 200’üncü hafta da yine bir kaybın hikayesi anlatılarak, akıbetinin ortaya çıkarılması istendi.
 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi 200’üncü kez gerçekleştirildi. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınlarının oturma eylemine, İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, BDP, Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER, TUHAD-FED, ESP ve KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri de katılarak destek verdi. 200 haftadır kayıplarının akıbetini soran kayıp yakınlarına Diyarbakırlıların yoğun bir katılımla destek verdiği görüldü. Oturma eyleminde üzerinde kayıp fotoğraflarının bulunduğu büyük pankartın yanı sıra, “Kayıplar Bulunsun, Failler Yarglansın” ve “Kaybedenler Kaybedecek” yazılı pankartlar açıldı.
 
Oturma eylemi öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, kayıpların bulunup, faillerinin yargılanarak cezalandırılmaları için kayıp yakınları ile birlikte tam 200 haftadır seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirterek, ancak tüm çabalarına rağmen hükümetin bu sese yanıt vermediğini söyledi.
90 yıllarda devletin görevlileri tarafından gözaltına alınıp kaybettirilen binlerce insandan yaklaşık 20 yıldır haber alınamadığını kaydeden İnceören, “Kayıp yakınları her kapı açıldığında kayıplarının geldiği umuduyla kapıyı açmakta çocukları hala babalarının bir gün geleceğinin umudunu taşımaktadırlar. Bu ise hayatı adeta çekilmez kılmaktadır. Kayıpların akıbetleri kayıp yakınlarının bu durumuna son vermek için bulunmalıdır. Bu acıyı dindirmek insanların bayramlarda ziyaret edecekleri bir mezarlarının olması için kayıpların bulunması gerekmektedir” dedi.
 
‘İşlenen cinayetler devlet politikasıydı’
 
Gözaltında kaybettirilen insanların gözaltına alınması sırasında çok sayıda görgü tanığının anlatımının bulunduğunu ve dönemin yetkili isimlerinin bu anlatımlarda yer aldığını vurgulayan İnceören, “Ancak buna rağmen devlet erkini kullanan kişiler bu isimlerin yargı önüne çıkarılmasına engel olmaktadırlar. Çünkü 90 yıllarda işlenen tüm cinayetler belli bir devlet politikasının sonucunda işlenmiş cinayetler olduğunu artık herkesin kabul ettiği bir realitedir. Devletin Kürt sorununa bulduğu çözümün bir sonucu olarak devlet görevlileri tarafından binlerce insan öldürülmesi sonucunu doğuran bu politikaların artık kamuoyuna açıklanması, benzer süreçlerin tekrardan yaşanmamsı için hayati önem taşımamaktadır. Bu nedenle binlerce insanın devlet görevlilerince vahşice katledildiği karanlık dönemle topyekun yüzleşilmesi, hesaplaşılması ve devletin kayıp yakınlarından özür dilemesi gerekmektedir” diye konuştu.
 
‘Dosyalar zaman aşımına uğrayabilir’
 
“90 yıllarda sistematik bir şekilde devlet görevlilerince binlerce insanın vahşice katledilmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur” diyen İnceören, şöyle devam etti: “Bu nedenle ceza zamanaşımına uğrayamaz. Ancak Devlet geleneğine ve pratiğine baktığımız zaman bu cinayetlerinin üstünün örtülmesinin en kolay yolu zaman aşımı gerekçe gösterilerek dosyaların kapatılmasıdır. 20 yıllık zaman aşımı, 2013 ve 2014 itibari ile dolmaktadır. 20 yıllık zaman aşımı dolup birkaç hakimin yorumuna bırakılmayacak kadar önemli olan bu cinayetlerin, insanlık suçunun bir an önce açığa çıkarılması gerekmektedir. Bunun için devletin arşivlerini açmasını istiyoruz. Darbeler ile ilgili yürütülen bazı soruşturmalarda bölgede işlenen cinayetlerle ilgili elde edilen deliller neden kamuoyu ile paylaşılmıyor, Ergenekon sanıklarına burada işledikleri cinayetler ile ilgili neden hesap sorulmuyor merak ediyoruz. Ve soruyoruz; acaba Kürtlere karşı işlenen suçlar kendisini hukuk devleti olarak nitelendiren T.C devleti için bir anlam ifade etmiyor mu? Zaman aşımı dolmadan tüm faillerin yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz.”
 
‘Toplu mezar gerçeğiyle yüzleşin’
 
90 yıllarda gözaltına alınıp katledilen binlerce insanın bölgede bulunan toplu mezarlarda olduğunu bildiklerini sözlerine ekleyen İnceören, “Zira İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin girişimleriyle Kulp’un Bağcılar köyünde, Kulp’un Alacaköyü’nde, Lice’de, Batman’da ve bölgenin diğer yerlerinde açılan toplu mezarlardan bunu anlamaktayız. Bu nedenle devletin artık toplu mezar gerçeği ile yüzleşmesi gerekmektedir. Toplu mezarların tamamının usulüne uygun açılarak kayıplarının tamamının bulunmasını istiyoruz. Toplu mezarlar açılmadan, kayıplar bulunmadan, failler yargılanmadan, geçmişle yüzleşilmeden, toplumsal barışın tesisi mümkün değildir” dedi.
 
Hayvanlarını aramaya çıktı, bir daha haber alınamadı
 
İnceören’in konuşmasının ardından İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Necibe, Güneş Perinçek, 14 Eylül 1999 tarihinde Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde kaybolan hayvanlarını aramaya çıktığı sırada askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Aydın Esmer’in kaybediliş hikayesini anlattı. Perinçek, görgü tanıklarının anlatımlarına ve ailenin tüm resmi makamlara başvurmasına rağmen Esmer’den bir daha haber alınamadığını söyledi.
 
‘Kayıplarımızı aramaya, faillerini sormaya devam edeceğiz’
 
Konuşmaların ardından kayıp yakınları oturma eylemine geçti. Oturma eylemi sırasında kayıp yakınları adına katledilen Ali ve Mehmet Tekdağ kardeşlerin ablası İffet Mutaş, duygulu bir konuşma yaptı. 200 haftadır bu alanda oturduklarını belirten Mutaş, bu süre içerisinde yağmur demeden, kar demeden, soğuk demeden bu eylemi sürdürmeye devam ettiklerini söyledi. Annelerin yüreğinin yandığını ifade eden Mutaş, güçleri olduğu sürece, damarlarında kan dolaştığı sürece kayıplarını aramaya devam edeceklerini dile getirdi.
Tüm bu yaşananlara rağmen, devletin halka zulüm etmeye devam ettiğini kaydeden Mutaş, şunları söyledi: “Benim kardeşlerim bitti, kardeşlerim kalmadı artık. Ama onlar gitti diye peşlerini bırakmayacağım, onları aramaya, faillerini sormaya devam edeceğim. Başbakan Erdoğan kulaklarını açıp bizi iyi dinlesin; yaptıklarının bir sonu yoktur, gittiği yol, yol değildir. Tüm bu yaşananlara rağmen bizler halen barış, barış, barış diyoruz. Ama sanki kulaklarını tıkamış, duymuyor bizi. Artık cenazelerimizi kaldırmaya dahi izin vermiyorlar. Gazlarla saldırıp cenazelerimizi defnetmemizi engelliyorlar. Ama bu şekilde bir yere varmayacaklarını görmeleri lazım artık.”
 
Kayıp yakınları 5 dakikalık oturma eyleminin ardından eylemlerini son verdi.