DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi, 2012 Yılı Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlal Raporu’nu düzenlediği bir basın toplantısıyla açıkladı. Çocuklara yönelik ciddi ihlallerin yaşandığı görülen raporda, özellikle yaşanan çatışmalı süreç nedeniyle, aile içerisinde ve toplumsal alanda öldürülen 41 çocuğun olduğu belirtiliyor. TMK’da yapılan değişikliklere rağmen çocukların halen gözaltına alınıp tutuklandığı kaydedilen raporda, çocukların uluslararası anlaşmalarla düzenlenen birçok haklarının Türkiye’de ihlal edildiği vurgulandı.
İHD Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2012 Yılı Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlal Raporu’nu düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Dernek binasında gerçekleşen basın toplantısına İHD Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, İHD Çocuk Komisyonu Üyesi Mehmet Güzel, Şube Yöneticileri Necibe Güneş Perinçek ve Av. Resul Tamur katıldı.
Raporun açıklanmasından önce hazırlanan basın metnini basın mensuplarıyla paylaşan İHD Diyarbakır Şubesi Çocuk Komisyonu Üyesi Mehmet Güzel, yıl başından bu yana çeşitli alanlarda açıkladıkları ihlal raporlarından da anlaşılacağı üzere hak ihlallerinin hızından bir şey kaybetmeden devam ettiğini söyledi. “Üzülerek belirtmek istiyoruz ki, açıkladığımız bu raporlar bu ülkede insan hakları ihlallerinin giderilmesine ya da azaltılmasına dair yasal veya politik mecralarda hiçbir çabanın ortaya konulmadığını göstermektedir” diyen Güzel, “Çocuklar geleceğimizin teminatıdır. Bu toplumsal öngörü ve algıdan yola çıkarak, çocuklarımıza daha yaşanılır bir gelecek kurma ve en iyi bir şekilde bunun olanaklarını yaratma sorumluluğu taşımak gerekliliği bilinmektedir. Ancak ülke gerçekliği içinde yaratılan çocuk tablosuna bakıldığında bu sorumluluktan uzak olunduğunu görmekle kalmıyor, çocukların kendilerine ait bir geleceği düşleyecek imkan ve olanaklardan da mahrum olduğunu görmekteyiz” dedi.
‘Çocuklara yönelik saldırılar olağan yaşamlarını etkilemekte’
Bölgede varlığını sürdüren savaş gerçekliğinin en fazla çocukları mağdur ettiğini vurgulayan Güzel, “1988 yılından bu yana 569 çocuğun yaşamını yitirdiği bu çatışmalı süreç, çocuklar üzerinde psikolojik ve fiziksel olarak büyük tahribatlar yaratmıştır. 2012 yılında da savaştan direk etkilenmek suretiyle çocuk ölümlerine tanık olmaya devam ederken, çocukların özellikle toplumsal gösterilerde, gözaltında ve gözaltı yerleri dışında uğradıkları şiddetin haddi hesabı yoktur. Öyle ki, gerçek mermiler, gaz bombası fişeği ve zırhlı araçlarla öldürülmeye ve ağır yaralanmalara varan olaylar yaşanmaktadır. Çatışmalı ortamın yarattığı psikolojik etki ve polis şiddetinde sınır tanımayan saldırgan ruh hali, çocukların olağan yaşamını etkilemektedir” diye konuştu.
‘Çocuklar sokak ortasında öldürülürken demokrasi var denemez’
Çocuklara yönelik gözaltı, tutuklama ve yargılama süreçlerine değinen Güzel, “Toplumsal gösterilere katıldıkları için çocukların tutuklanmaları başlı başına değerlendirilmesi gereken konular arasında yer alırken, yargılanma süreçleri, cezaevlerinde tutuldukları koşullar ve gördükleri muamele ise bu ülkede vicdan muhasebesi yapmaya yetecek sebepler arasındadır. Çocukların işkence gördüğü, sokak ortasında öldürüldüğü olaylar yaşanırken, bu ülkede demokrasiden, insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bahsedecek politikacılar veya politik yaklaşımlar bizce dürüstlükten ve samimiyetten uzaktır” dedi.
‘Çocuk Hakları Sözleşmesi eksiksiz imzalansın’
“Hazırladığımız bu raporu kamuoyu ile paylaşırken, Türkiye Cumhuriyeti devletinin 1995 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzaladığını bir kez daha hatırlatmak isteriz” diyen Güzel şöyle devam etti: “Kendini ifade etme’, ‘Kişiliğini özgürce geliştirme hakkı’ ve ‘Din ve vicdan özgürlüğü’ haklarının tanındığı bu sözleşmelerinin üzerinden 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, Anadilde eğitim hakkının tanınmaması, başka dine mensup çocuklara sadece İslam dinine ait ders kitaplarında yer alan konuların öğretilmesi, başlıca hak ihlalleri arasında yer almaktadır. Biz insan hakları savunucuları, hakların bölünmezliği ve devredilemez olduğu ilkesinden hareketle devletin Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çekince koyduğu 17, 29 ve 30’uncu maddelerini imzalamasını talep ediyoruz. Ayrıca insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, hukukun ve demokrasinin üstünlüğünün benimsemesi gerektiğine inanıyoruz.”
‘TMK’daki değişikliğe rağmen çocuklar cezaevinde’
Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan değişikler, sonuçları dikkate alındığında eski durumundan hiç bir şey kaybetmediğini gördüklerini ifade eden Güzel, “Örneğin 2012 yılında yüzlerce çocuk gözaltına alındı ve bunlardan yüze yakını tutuklanıp cezaevlerine atıldı. Üstelik bu çocuklar 6008 Sayılı Yasanın kabulünden önceki uygulamalardan daha vahim nitelikte olan bir takım uygulamalarla karşı karşıya bırakılmıştır. 6008 sayılı yasadan önce bu görevi özel yetkili ağır ceza mahkemeleri yürütürken, bugün bu görevi çocuk mahkemeleri, çocuk mahkemelerinin olmadığı illerde de asliye ceza mahkemeleri yürütmektedir. Taş attıkları iddiasıyla ‘Örgüt Propagandası yapmak’, ‘Mala Zarar Vermek’, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü yasasına Muhalefet Etmek’ ve ‘Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ suçlamalarıyla kamu davası açılmaya devam edilmiştir. Bu davalarda ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ ilkesi gözetilmemiş, tam tersine çocukların cezalandırılması konusunda azami çaba sarf edilmiştir” diye konuştu.
‘Bu ortamda özgür bir gelecekten bahsedilemez’
2012 yılında da devletin çocuğa bakış açısını değiştirmediğini, çocuklara karşı işlenen suçlarda etkin ve caydırıcı kovuşturma ve yargılamaların yapılmadığını kaydeden Güzel, şunları söyledi: “Çocuklar yine suçlu görüldü, örgüt üyesi olarak sıfatlandırılıp cezalandırılmaya devam edildi. Cezaevlerinde devletin koruması altında olan çocuklar, tecavüz ve tacize uğradı. Toplumsal alanda cinsel şiddete, tacize ve tecavüze uğrayan çocukların sayısındaki artış dikkat çekerken, bu çocuklara sahip çıkacak sosyal bir politikanın yetersizliği de belirgin bir şekilde ortaya çıktı. İşkence gören, polise taş attığı için örgüt üyesi olarak görülüp yaşlarından büyük cezalarla hapsedilen, toplumsal gösterilerde hedef gözetilerek polis kurşunlarıyla, gaz bombası kapsülleriyle, zırhlı polis araçlarıyla katledilen, anadilleriyle çağdaş demokratik bir eğitim sisteminden mahrum bırakılarak asimile edilen çocukların olduğu bir ülkede; yaşam hakkının kutsallığından, insan haklarından, demokratik değerlerden, kısacası çocukların yararına olacak özgür bir gelecekten bahsedilemez. Ve sonuç olarak diyoruz ki; Bizler artık Ceylanların, Uğurların, Sami ve Selamilerin ölmediği bir ülke istiyoruz. Çocukların işkence edilerek cezaevlerine atılmadığı, cezaevlerinde Pozantı benzeri uygulamalara maruz bırakılmadığı, toplumsal alanda haklarıyla yaşamlarını sürdürebildiği bir ortam istiyoruz. Şunu unutmayalım; İnsan hakları kutsaldır. Hiçbir neden, bu hakların ihlal edilmesine gerekçe gösterilemez. Çocuklar geleceğimizdir, geleceğimize sahip çıkalım.”
Güzel, yaptığı basın açıklamasının ardından şubeleri tarafından hazırlanan 2012 Yılı Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller Raporunu açıkladı.
Raporda yer alan başlıklar ve istatistik veriler şöyle;
-Mayın ve Sahipsiz Bomba Patlaması Sonucu Ölen/Yaralanan Çocuklar: 7 ölü, 16 yaralı
-Faili Meçhul Saldırılar Sonucu Ölen/Yaralanan Çocuklar: 5 ölü
-Kuşkulu Çocuk Ölümleri: 2 ölü
-Resmi Hata Ve İhmal Sonucu Ölen Ve Yaralanan Çocuklar: 5 ölü
-Güvenlik Güçlerince Şiddete Uğrayan Çocuklar: 2 ölü, 43 şiddet/yaralı
-Aile İçi Şiddete Uğrayan Çocuklar: 11 ölü, 3 şiddet/yaralı, 1 taciz
-Toplumsal Alanda Şiddete Uğrayan Çocuklar: 9 ölü, 9 yaralı, 9 tecavüz, 4 taciz
-Çocuk İntiharları: 20 intihar, 4 teşebbüs
-Gözaltına Alınan / Tutuklanan Çocuklar: 439 gözaltı, 71 tutuklama
-Fuhşa Zorlanan Çocuklar: 1
TOPLAM: 41 ölü, 71 yaralı, 9 tecavüz, 5 taciz
GENEL TOPLAM: 661 ihlal