Kayıpların akıbeti 212. haftada sorulmaya devam edildi

02.03.2013

DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp Yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın” sloganıyla ortaklaşa düzenlediği oturma eylemlerinin 212.’si gerçekleştirildi. 

 
İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın” sloganıyla ortaklaşa düzenlediği oturma eylemlerinin 212.’si Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı önünde gerçekleştirildi. Üzerinde kayıp resimlerinin yer aldığı dev pankart açıldı. Kayıp fotoğraflarının kayıp yakınları tarafından ellerde taşındığı eyleme, İHD yönetici ve üyeleri, MEYA-DER Şube Başkanı Leyla Ayaz ve şube yöneticileri, STÖ temsilcileri, kayıp yakınları ve ile insan hakları aktivistleri katıldı. 
 
Eylem öncesi bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şubesi yöneticisi ve Faili meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Necibe Güneş Perinçek, İmralı cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan ile gerçekleştirilen görüşmelerin toplumda umut yarattığını, ancak olası gelişebilecek provakasyonların önüne geçilerek hayal kırıklığına dönüştürülmemesi gerektiğini belirtti. Bu süreçte basının önemli bir rol üstlendiğine vurgu yapan Güneş Perinçek, İmralı cezaevinde PKK lideri Abdullah Öcalan ile BDP heyeti arasında gerçekleştirilen görüşme tutanaklarının basın organlarına sızdırılması ardından, konunun basın tarafından işlenme biçimini eleştirdi. Güneş Perinçek “30 yıldır kan dökülüyor. Bir umut ortaya atılıyor. Her seferinde hayal kırıklığı yaşanıyor. Dileriz ki bu süreçte böyle bir şey yaşanmaz. Ama basın bu süreci baltalamak için, kirletmek için sanki çabalıyor. Bir partiye yükleniyor. İmralı’dan gelen tutanaklar belki çalınma yoluyla, belki dinlenme yoluyla, belki de bilgisayarlarda şifre kırma yoluyla ele geçirilmiş olabilir. Ama bakıyorsunuz bütün basın, ardından iktidar, CHP, MHP hep birlikte BDP’ye saldırıyor” dedi. Güneş Perinçek bu günün 2 Mart olduğunu hatırlatarak, Orhan Doğan’ın 1994 yılında Meclis’te hafızalara kazınan gözaltına alınma görüntülerinin, o dönemde meclis’e yapılan bir darbe olduğunu söyledi. Bu dönemde basın üstlendiği rolle sürece zemin hazırladığı vurgulanarak, basının bu günkü tavrı ile arasında benzerlik kurdu.  Güneş Perinçek “  Tıpkı 2 Mart 1994 yılında rahmetli Orhan Doğan’a yapılanlar gibi. Orhan doğan’a yapılan TBMM’ye yapılan bir darbeydi” dedi.
 
50 bin insanın çatışmalı süreçte yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Güneş Perinçek, basına hassasiyet çağrısında bulundu. Basın organlarının bu sürece yaklaşımının kimseye bir şey kazandırmayacağını belirterek “ Eğer gerçekten samimi iseniz bu kirli haberlerden vazgeçin, BDP’ye saldırmaktan vazgeçin. 80 yıldır Kürtlere saldırıyorsunuz. Bir kazancınız oldu mu? Faili meçhul cinayetlerle ilgili Türkiye’nin itibarı ne oldu yurt dışında? Türkiye ne kazandı? Kürtler, Türkler ne kazandı? Eğer kaybedeceksek hep beraber, eğer kazanacaksak ta hep beraber kazanacağız!”dedi.
 
Yapılan konuşmanın ardından 1995 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde kaybedilen Adil Ölmez’in hikayesi anlatıldı. Toros marka bir araca bindirilerek gözaltına alınan ve 20 gün sonra vücudunda belirgin işkence izleri ile dönen Ölmez, Elazığ’da tedavi görmesi amacıyla hastaneye yatırılır. Ölmezi ziyareti giden ailesine taburcu olduğu bilgisi verilir. Ancak o tarihten bu yana Ölmez’den bir daha haber alınamaz. 
 
Eylem, kayıp Ölmez’in anısına gerçekleştirilen 5 dakikalık oturma eyleminden sonra sona erdi.