DİYARBAKIR - İHD ve kayıp yakınlarının, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenlediği oturma eyleminin 232'ncisi gerçekleştirildi. Bu haftaki eylemde, 1994 tarihinde Cizre'de kaybedilen Süleyman Şık'ın akıbetini soruldu.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenlediği oturma eyleminin 232'ncisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Açıklamada, üzerinde kayıp fotoğraflarının bulunduğu ve "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" ile "Onlar bir gece ansızın evlerinden alındılar ve bir daha geri gelmediler" yazılı pankartlar açıldı. Açıklamaya çok sayıda yurttaşın yanı sıra, İHD üye ve yöneticileri, MEYADER yöneticileri, KESK bileşenleri, Tüm Bel-Sen ile SES yöneticileri ve kayıp yakınları katıldı. Eylem öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, bölgede insanların kaybedilip, toplu mezarlara gömülerek bir vahşet yaşatıldığına dikkat çekti. Bilici, bu vahşeti yaşatanların sorumlusunun devlet olduğunun altını çizerek "Bu vahşet devlet eli ve finansmanı ile kurulan illegal karanlık yapılar tarafından gerçekleşti. JİTEM, Kontr-gerilla gibi organizasyonları devlet çok iyi biliyor. İsimleri devlet arşivlerinde kayıtlıdır. Kayıpların bulunması için devlet bu arşivleri açmalıdır" dedi. Kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması için yargının gerekli sorumluluğu yerine getirmediğini belirten Bilici, Kızıltepe Savcısı gibi irade ve cesaret gösterecek savcılara ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Bilici, "Vicdanlı bir savcı JİTEM ile ilgili bir vahşeti ortaya çıkararak, irade ve cesaret gösterdi. Tüm savcıların yapması gereken budur. Yoksa adalet duygusu zedelenir ve biz konuda irade beyan etmekten hiç çekinmeyiz" dedi. Kayıpların bulunması ile ilgili devlete çağrıda bulunan Bilici, "Kayıplarımız nerede ise bulun ve failleri kim ise açığa çıkartın ve yargılayın. Yoksa sizleri affetmeyeceğiz" diye konuştu.
Gündemdeki gelişmelere değinen Bilici, "İnsanların ölmelerini, rehin gibi cezaevlerinde tutulmalarını istemiyoruz. Savaşın vahşi yüzüyle yaşamak istemiyoruz. Sürecin ilerletilmesi için hükümet adımları atmalıdır. Bu adımlardan öncelikli olan da, bu sürecin mimarı ve başlatıcısı olan Sayın Abdullah Öcalan'ın tedavisinin yapılması, sağlık ve yaşam koşullarının düzeltilmesidir" dedi.
Bilici'nin ardından İHD Kayıp ve Gözaltında Kaybedilenler Komisyonu üyesi Necibe Güneş Perinçek tarafından, 1994 yılında Şırnak Silopi ilçesinden Cizre ilçesine gittikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Süleyman Şık'ın hikayesini anlattı. Perinçek, şunları kaydetti: "Süleyman Şık sık sık gözaltına alınıyordu. Üzerindeki baskılar artınca ve iki arkadaşı öldürülünce Silopi'ye taşınmak zorunda kalır. Ancak Cizre'de kalan eşyalarını almak için Cizre'ye gider. Cizre'ye gittikten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. Süleyman'ın annesi bu olayın sorumlusunun JİTEM ekibinin işi olduğuna inanıyor. Süleyman Şık, kaybedildikten sonra ailesinin evine yönelik 20-25 kişi tarafından akşam saatlerinde baskın düzenlenir. Bu durum bir kaç kez tekrar eder. Şık ailesi, Süleyman'ı kaçıranların aynı ekip olduğuna inanıyor" dedi.
Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı. Eylemin ardından İHD yöneticileri ve kayıp yakınları önceki gün "KCK" ana davası tutuklularından Hatip Dicle'nin yaşamını yitiren annesi için Dicleliler Yas Evi'nde kurulan taziyeyi ziyaret etti.