İHD: Barış taleplerini daha gür bir sesle haykırmaya çağırıyoruz

26.08.2013

DİYARBAKIR- İHD, Diyarbakır’da gerçekleştirilecek olan ‘Barış mitingi’ne Diyarbakır ve Bölge halkını davet ederek, barış taleplerinin daha gür bir sesle haykırılması çağrısında bulundu. 

 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi,  1 Eylül’de Diyarbakır İstasyon meydanında gerçekleştirilmesi planlanan  ‘Barış mitingi’ne,  düzenlediği basın toplantısı ile katılım çağrısında bulundu. Dernek binasında yapılan toplantıya, İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, Şube sekreteri Abdusselam İnceören, Şube yöneticileri Emin Ermin, Mehmet Güzel ve Necibe Güneş Perinçek katıldı.  “İnsan Hakları Derneği olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve gerçekleşmesi için büyük çaba sarf ettiğimiz silahların susması ve sorunların müzakere yolu ile çözülmesi konusunda büyük bir fırsat doğmuştur. Başlamış olan bu sürece sahip çıkmak ve başlatanlara destek olmak amacıyla, 1 Eylülde alanlarda olacağız” diyerek konuşmasına başlayan Şube Başkanı Raci Bilici, Diyarbakır başta olmak üzere bölgede bulunan bütün halklara mitinge katılım göstermeleri çağrısında bulundu. 
 
‘Yaşadığımız tam anlamı ile bir barış değil, bir ateşkes sürecidir’
 
Diyarbakır’da 21 Mart’ta kutlanan Newroz Bayramı’nda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yayınladığı mesajı hatırlatarak açıklamasına devam eden Bilici “PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan’ın tarihi önemde açıklamasıyla birlikte, KCK’nin ateşkes ilanı ve 8 Mayıs’tan itibaren silahlı güçlerini sınır dışına çekmesi ve Devletin de ateşkese olumlu karşılık vererek operasyonlarını durdurması, tüm Türkiye de ve özellikle de bölgemizde bir barış havası yaratmıştır. Bu süreçten itibaren artık çatışmalardan kaynaklı kan akmamış, her iki taraftan cenazelerin gelmesi durmuştur. Tabi ki bu durum biz insan hakları savunucuları açısından küçümsenmeyecek bir gelişmedir ve başından itibaren desteklediğimiz bir süreçtir” dedi.
 
Ancak oluşturulan barış havasının, demokratikleşme sürecinin hızlandırılması konusunda sorumluluk üstlenen hükümetin gerekli adımları atmaması nedeni ile kalıcılaştırılamadığını kaydeden Bilici, bu durumu süreç açısından kaygı verici bulduklarını söyledi. Bilici “ Ancak unutulmamalıdır ki yaşadığımız tam anlamı ile bir barış değil, bir ateşkes sürecidir. Ateşkes sürecinin barışa evrilebilmesi için iki tarafa da büyük sorumluluklar düşmektedir. KCK silahlı güçlerini geri çekmeye başlamış ve büyük oranda da tamamlamış olmakla üzerine düşen sorumluluğu büyük oranda gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Ateşkes sürecin barışa evrilebilmesi için artık tüm sorumluluk devlet ve hükümete geçmiş durumdadır. Ancak ülkenin demokratikleşmesi ve barışa dair ciddi adımların henüz atılamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi. 
 
Bu süreçte, demokratik eylem ve etkinliklerin yasaklandığını ve saldırıya uğramadığını, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda halen uluslar arası normların çok gerisinde kalındığını, cezaevleri başta olmak üzere birçok alanda hak ihlalleri devam ettiğini ve bu ihlallerin son bulmasına ilişkin bugüne kadar ciddi denilebilecek bir adımın atılmadığını belirten Bilici, seçim barajı ve anadilde eğitim/öğretim hakkı konularında da devlet refleksinin değişmediğini söyledi. Bilici dış politikada izlenen siyasetin de süreci etkilediğine vurgu yaparak “Rojava’da Kürtlerin yaratmak istediği demokratik yapılanmaya, çetelere destek vererek karşı duran ve orada yaşanan insanlık dramına kayıtsız kalan bir Türkiye’nin, kendi içindeki Kürt sorununu çözme iradesi Kürtlerde güvensizliğe neden olmakta ve şüpheyle karşılanmaktadır” dedi. 
 
‘Hükümet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin’
 
Hükümetin sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi ve kalıcı bir barış ortamının oluşması için üzerine düşen sorumlulukları bir an önce yerine getirmesi çağrısında bulunan Bilici, “Başta Terörle Mücadele Yasası olmak üzere tüm anti demokratik yasalar kaldırılmalı, sivil eşitlikçi ve demokratik bir anayasa hemen yapılmalıdır. Bu itibarla çıkarılması gündemde olan demokratikleşme paketi, demokratik kamuoyunu oyalama niyeti ile çıkarılan paket olmamalı, insanların demokratikleşme talebini karşılamalı ve demokratikleşme ve barış sürecine katkı sunacak ve sürecin ilerlemesini sağlayacak düzenlemeler içermelidir” dedi. 
 
Gerçekleştirilecek mitingin görkemli bir katılımla kutlanması gerektiğine işaret eden Bilici, “Çünkü belli bir aşamaya gelen ancak yavaş ilerleyen barış sürecinin, verilecek güçlü bir mücadeleyle sağlanabileceğine inanmaktayız. Ve unutulmamalıdır ki; bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, tüm ülke bundan zarar görecektir. Bunun yaşanmaması için başta Diyarbakır halkı olmak üzere bölgemizde yaşayan tüm halkları ve her kesimi 1 Eylül Pazar günü İstasyon Meydanı’nda yapılacak olan ‘Barış Mitingi’ne katılmaya ve barış taleplerini daha gür bir sesle haykırmaya çağırıyoruz” dedi.