Polisin Yüksekova’lı öğrencileri tehdit ettiği iddiası!

12.12.2013

DİYARBAKIR- Dicle üniversitesinde okuyan ve aynı evi paylaşan Yüksekovalı öğrenciler, kaldıkları eve baskın düzenleyen sivil polisler tarafından tehdit edildiklerini iddia etti. Öğrenciler, “başımıza bir şey gelirse sorumlusu devlettir” uyarısında bulunarak İHD Diyarbakır Şubesi’ne ardından Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici ise, “Bu öğrencilerin başına bir şey gelirse ya da her hangi bir kötü muamele ile karşılaşırsa sorumlusu Diyarbakır Emniyeti’dir" dedi.

 
Dicle Üniversitesinde okuyan ve aynı evi paylaşan 4 Yüksekovalı öğrenci, basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle evlerine sivil polisler tarafından baskın düzenlendiğini ve baskın sırasında tehdit edildiklerini iddia etti. İHD Diyarbakır Şubesine hukuki yardım talebiyle başvuruda bulunan öğrenciler, “başımıza bir şey gelirse sorumlusu devlettir” uyarısında bulunarak can güvenliklerinin olmadığını söyledi. Öğrenciler, İHD avukatları aracılığı ile Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
 
‘Kimsiniz diye sordum bana tabancalarını gösterdiler’ 
 
7 Aralık’ta (Barış ve Demokrasi Partisi) BDP’nin Yüksekova’da katledilen Mehmet Reşit İşbilir ve Veysi İşbilir için düzenlenen  protesto yürüyüşüne katıldıkları gerekçesiyle, iki polis tarafından evlerine baskın düzenlendiğini belirten Beyan Erişmiş, Neriman Erişmiş, Remziye Temel ve Nursel Babat isimli Yüksekova’lı öğrenciler, polis tarafından tehdit edildiklerini iddia etti. 11 Aralık’ta saat 14.30’da biri kadın iki polisin kaldıklara eve geldiğini ve evde yalnız olduğunu belirten Beyan Erişmiş, “ Ablam Neriman ve aynı evi paylaştığımız Remziye ve Nursel, pazar günü yapılan basın açıklamasına katıldık. Basın açıklamasından üç gün sonra 2 polis tarafından eve baskın oldu. Evde yalnızdım. Kapı çaldı. ‘Kimo’ dedim. ‘Üst kat komşunuz’ cevabını aldım. Kapıyı açmamla kadın polisin beni itmesi ve erkek polisin içeri girmesi bir oldu. Ben yere düştüm. Elimden telefonu alıp, bataryasını çıkardılar. ‘ne oluyor kimsiniz’ diye sorduğumda, bana tabancalarını ve polis amblemini gösterdiler” diye konuştu.  
 
Hiçbir arama emri göstermeden evi aramaya başladıklarını söyleyen Erişmiş, “Evde, yurttan bazı arkadaşlarımızın bavulları vardı. Onlara baktılar ve ‘siz dört kişi kalmıyorsunuz bu evde, örgüt besliyorsunuz, örgüt evi burası’ demeye başladılar. Bende burda kaç kişi kaldığımızı bilmiyor musunuz? diye sordum. Çünkü bana öncesinde dört kişi kaldığımızı ve iki gündür takip edildiğimizi, birimizin yalnız kaldığı bir anı kolladıklarını söylemişlerdi.” diye konuştu 
 
‘Bemal, Reşit ve Veysi İşbilir’i nasıl öldürdüysek…’
 
Kimliğinin GBT uygulaması ile polisler tarafından taratıldığını belirten Erişmiş, “Polis telefonla birini aradıktan sonra, bana ve arkadaşlarıma ait kişisel bilgilerimi söylemeye başladı. Yüksekovalı olduğumu, amcamın, kardeşlerimin ve kuzenlerimin isimlerini, arkadaşlarımın da akrabalarının isimlerini söylemeye başladı” diye konuştu. Ardından basın açıklamasına katıldıklarına dair ellerinde resimlerinin bulunduğunu söyleyen polis tarafından tehdit edilmeye başlandığını belirten Erişmiş “ Polis bana ‘elimizde basın açıklamasında çekilmiş iki tane fotoğrafınız var. Ayağınızı denk alın. Almazsanız, Bemal, Reşit ve Veysi İşbilir’i nasıl öldürdüysek, onlarda (akrabalarında) bunların yolunda gidecek. Onları listeye aldık’ dediler” diyerek yakınlarının kendileri ile tehdit edildiğini belirtti. Kendilerinin ya da akrabalarının herhangi birinin başına bir şey gelirse, sorumlusunun devlet olacağının altını çizen Erişmiş “Kardeşimle, amcamla, kuzenimle, en yakınımızda ki insanlarla resmen tehdit edildik. Eğer onların başına bir şey gelirse, bilinsin ki bunu devlet yaptı” dedi.
 
‘Öğrencilere bir şey olursa, sorumlusu Diyarbakır Emniyeti’dir’
 
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, mağdurların başvurusu üzerine Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, 90’lı yılların izlerini taşıyan uygulamalarla bu gün en üst düzeyde karşı karşıya kaldıklarını ve kaygılı olduklarını belirtti. Bilici “ Evleri basılan öğrencilere, Yüksekova’da katledilen 3 yurttaşın akıbeti ile zarar görecekleri tehdidinde bulunuluyor. Böyle bir tehdit. Aynı zamanda bir itiraftır. Yüksekova’da ve diğer yerlerde polisin uygulamış olduğu bu pervasızca hareketleri, yaşam hakkına yönelik bilinçli bu tavırları ve uygulamaları sürekli dile getirdik. Ama siyasal iktidar ‘ben polisimi korurum, kimseye yedirtmem’ dedi.  Yedirtmediği vali, yedirtmediği polis Kürdistan’ın bir çok yerinde katliamlar yapıyor” dedi.
 
“Diyarbakır Valisine ve Emniyeti’ne çağrıda bulunuyoruz” diyen Bilici konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz bu konunun takipçisi olacağız. Hesabını soracağız. Suç duyurularımızı yapacağız. Bu polislerin derhal açığa alınmasını ve gereği neyse derhal yapılmasını istiyoruz. Bu öğrencilerin başına bir şey gelirse yada her hangi bir kötü muamele ile karşılaşırsa sorumlusu Diyarbakır Emniyeti’dir.”