İHD: Roboskî katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, örtbas edilemez

08.01.2014

DİYARBAKIR – Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın Roboskî katliamı ile ilgili yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararına tepki gösteren İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Roboskî katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, bu katliamın örtbas edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. 

 
Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın Roboskî katliamı ile ilgili yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararına yönelik tepkiler devam ederken, İHD Diyarbakır Şubesi, karara tepki göstermek amacıyla bir basın toplantısı düzenledi. Şube binasında düzenlenen basın toplantısına İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Şube Sekreteri Abdusselam İnceören ve Şube Yöneticisi Emin Ermin katıldı. 
Basın toplantısında bir açıklama yapan Şube Başkanı Raci Bilici, Üzerinden iki yıl geçen ve geçtiğimiz günlerde yıldönümü vesilesiyle yaşamını yitirenleri andığımız Roboskî katliamına ilişkin tepkiler devam ederken, katliama ilişkin yürütülen soruşturmada kan donduran bir karar alındığını belirterek, “Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, 6 Ocak tarihli ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ yönündeki kararıyla Roboski katliamında hiç kimseye dava açılamayacağına karar verdi. Askeri savcılık kararının gerekçesinde; ‘insansız hava aracı görüntülerine tek başına itibar edilmediği, ancak silahsız olduğu görülen kişilerin PKK militanı olduğuna dair ne tür somut bilgiler belirtilmeden bunların örgüt militanı olduğu değerlendirmesi yapılarak bombalama emri verildiği’ belirtilse de, TCK 24 ve 30’uncu maddelere göre, ‘hata nedeni ile cezai sorumluluk olmadığı’ ifade edilmiş ve katliam örtbas edilmek istenmiştir” dedi.
 
‘Emri veren Özel’in ismi soruşturmada yok’
 
Askeri savcılığın kararı incelendiğinde hava harekatı talimatının bizzat Genelkurmay Başkanınca verildiğinin anlaşıldığını vurgulayan Bilici, “Olayın talimatı Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından verildiği halde, Özel’in şüpheliler arasında gösterilmemesi ayrı bir hukuk garabetidir. TCK 24’üncü maddenin 4’üncü fıkrasında; ‘konusu suç teşkil eden emrin kesinlikle yerine getirilmeyeceği, böylesi bir emri yerine getiren ve emri verenlerin sorumlu olacağı’ açıkça belirtilmektedir. Bu durumda askeri savcılığın hukuksal gerekçesi gerçek dışıdır. TCK 24’üncü madde uyarınca silahsız sivillerin bombalanması emrini veren Genelkurmay Başkanı bu emrin verilmesi ile ilgili istihbarat değerlendirmesi yapan diğer askeri yetkililer ve bombalamayı yapan F-16 pilotları açıkça sorumludur” diye konuştu.
 
‘Silahlı militan dahi olsa bombalayamazsın’
 
TCK 30’uncu maddede ise, “suçun maddi unsurlarını bilmeyip hata sonucu suç işleyenlerin taksirli sorumluluk halinin saklı olduğu” belirtildiğini kaydeden Bilici, “Yani bu durumda bile bir ceza indiriminden bahsedileceği belirtilmektedir. Kaldı ki Roboski katliamında silahsız kişileri bombalamanın suç olacağı bilinmelidir. Çünkü bu kişiler PKK militanı dahi olsa mevcut kanunlarımıza göre teslim ol çağrısının yapılması gerekmektedir. Böyle bir çağrı yapılmadan doğrudan doğruya bombalama yapılması suçun kasten işlendiğini göstermektedir. Dolayısıyla TCK 30’uncu madde gerekçe yapılamaz” dedi. 
 
‘Devletin cezasızlık politikası devam ediyor’
 
Bilici, açıklamasına şöyle devam etti: “Roboski Katliamı nedeni ile Diyarbakır TMK 10’uncu madde ile görevli Cumhuriyet Savcılığının görevsizlik kararı verip dosyayı Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Savcılığına göndermesi, Askeri Savcılığında dosyayı görevsizlik kararı vererek Genelkurmay Askeri Savcılığına göndermesi, Genelkurmay Askeri Savcılığının da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi şunu göstermektedir; Türkiye’de cezasızlık, bir devlet politikası olarak sürdürülmektedir. Türkiye’de insanlığa karşı işlenen suçlarda devam eden cezasızlık politikası bu kararla kendisini bir kez daha göstermiştir.”
 
‘Siyasal iktidar da katliamdan birinci dereceden sorumludur’
 
Bu kararın Türkiye’de artık özel yetkili ve görevli Ağır Ceza Mahkemeleri ile Askeri Mahkemelerin kapatılması gerektiğini bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Bilici, şunları söyledi: “Bu tip mahkemelerde ve bunların savcılıklarında adalet arayışının olmadığı, devletin ve devlet görevlilerinin sorumlu olduğu olaylarda cezasızlık uygulandığı, adaletin engellendiği ortaya çıkmaktadır. Öte yandan askeri birimlerin suçlu olmasının yanında bu katliamdan siyasal iktidar da birinci dereceden sorumludur. Katliamın yaşandığı ilk günden itibaren hükümet yetkilileri katliamın üstünü örtbas etmeye çalışmış, katliamı gerçekleştirenleri gizlemiştir. Ayrıca emir komuta zinciri içerisinde birinci dereceden sorumlu olduğu gerçeğini her defasında gözlerden kaçırmıştır Ayrıca, şunu da vurgulamakta yarar var; Roboski katliamı devletin Kürt sorununa yaklaşımının bir göstergesidir. Roboski başta olmak üzere bu coğrafyada yaşanan katliamlarla yüzleşmeden sağlıklı bir barışın da sağlanamayacağını düşünmekteyiz.”
 
‘AİHM Türkiye’yi mahkum edecektir’
 
İç hukuk yollarının tüketilmesi halinde davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacaklarını sözlerine ekleyen Bilici, “Şu iyi bilinmeli ki, Roboski katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı işlememektedir. İnsan hakları savunucuları olarak hukuksal süreci takip edeceğimizi, Anayasa Mahkemesi’nde sonuç alınamaz ise dosyanın AİHM’e taşınacağını ve AİHM’in 1994’te Şırnak’ta bombalanan köylerle ilgili verdiği emsal karara uygun bir karar vererek Türkiye’yi mahkum edeceğini, bu mahkumiyet ile beraber bu olayda sorumluluğu olanların tümünün yargı önüne çıkarılacağını vurgulamak isteriz. Ayrıca hukuka aykırı olan ve hiçbir vicdana sığmayan bu kararı tanımadığımızı, katliamcılar yargı önüne çıkarılıncaya kadar adalet arayışını sürdüreceğimizi vurgulamak istiyoruz” diye konuştu.