İHD: Cezaevlerinde 202'si ağır 620 hasta mahpus var

28.02.2014
ANKARA- İHD Cezaevi Komisyonu tarafından hasta mahpuslara ilişkin yeni rapor açıklandı. Rapora göre, 544 olan hasta mahpus sayısı 620’ye yükselirken, ağır hasta olan mahpus sayısı ise 202’ye yükseldi. 2013 yılı içinde cezaevlerinde 33 kişi yaşamını yitirirken, cezaevlerinde 4 bin 480 hak ihlali yaşandı. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevi Komisyonu, Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısıyla cezaevinde bulunan hasta mahpuslara ilişkin yeni bir rapor açıkladı. Açıklamayı yapan İHD Cezaevlerinden sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Necla Şengül, insanları taş duvarlar, demir parmaklıklar arasında terbiye etmeyi, onların düşüncelerini önlemeyi düşünen anlayışın bir gün mutlaka tükeneceğine dikkat çekerek, “Türkiye’de hapsetme oldukça yaygın olarak kullanılan bir ‘ceza infaz’ yöntemi haline gelmiştir” dedi. 
 
‘Cezaevlerinde 145 bin 615 mahpus var’
 
Adalet Bakanlığı’nın açıklamalarına göre cezaevlerinin kapasitesini artıracak çalışmalara devam edildiğini söyleyen Şengül, şunları ifade etti: “Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, şu an cezaevlerinde bulunan mahpus sayısı 145 bin 615. Bunların 118 bin 52’si hükümlü, 27 bin 563’ü ise tutukludur. 2013’te 10 adet yeni ceza infaz kurumu ile 6 adet ek bina ve ek açık ceza infaz kurumlarıyla 8 bin 765 kişilik kapasite artışı gerçekleştirilecek bu yıl açacağı yeni cezaevleriyle önce 16 bin 748 kişilik, ardından da 15 bin 210 kişilik kapasite artırımına gidilecektir.”
 
’20 tutuklu açlık grevinde’
 
Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde 24 Şubat 2014 tarihinde 20 siyasi tutuklunun açlık grevine başladığını hatırlatan Şengül, “Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine karşı yapılan açlık grevinin, süresiz-dönüşümsüz olduğu öğrenildi. 20 tutuklunun başlattığı açlık grevine 155 tutuklu da destek veriyor. Aileleri aracılığıyla yaşadıkları sorunları aktaran tutuklular, cezaevinde çıplak arama dayatıldığını, ani baskınlar yapılıp, zorla koğuş değiştirildiğini ve rutin koğuş değiştirme taleplerinin yerine getirilmediğini kaydetti” diye konuştu. 
 
‘843 mahpusa işkence ve kötü muamele’
 
“Derneğimize 2013 yılında işkence ve kötü muamele gördükleri nedeniyle başvuran mahpus sayısı 843 kişidir” diyen Şengül, cezaevlerinde işkence ve onur kırıcı muamele iddialarının sürekli devam ettiğine kaydetti. Son dönemde Bolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan durumu aktaran Şengül, “Cezaevinde A takımı olarak adlandırılan infaz memurları tarafından mahpuslar yüz üstü yere yatırılmış; kafalarına, sırtlarına, karın boşluklarına, kollarına ayakları ile basmak-vurmak suretiyle yoğun darba maruz bırakılmışlardır” dedi. 2013 yılında sürgünden dolayı İHD’ye başvuran tutsak sayısının bin 522 kişi olduğunu söyleyen Şengül, şunları belirtti: “Son yıllarda cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri raporları incelendiğinde en yoğun hak ihlali yaşanan başlıklarından birisinin de zorunlu sevkler yani sürgünler olduğu görülür. Kenan Evren’in ‘asmayalım da, besleyelim mi’ anlayışı bu dönemde asmayalım süründürelim anlayışına denk düşmektedir. Bingöl Cezaevi’nden gerçekleşen firar olayından sonra daha da yoğunlaşan adeta Kürt mahpuslardan intikam alma girişimde bulunan yetkililer, mahpuslara karşı tecridin daha da derinleşmesini planlamakta, mahpusun onurunu çiğneyerek, iradesini teslim almak istemektedir. Bulundukları cezaevinden sevk edilen mahpusların büyük çoğunluğunun aileleri o bölgede oturmakta olup en yakın mesafe 1648 km dir. Ekonomik durum bakımından aileler için ciddi sorunlar yaşanacağı ve aile ile iletişim tamamen engellendiği gözlemlerimiz arasındadır.”
 
‘Nakil sırasında onur kırıcı muameleler yapılıyor’
 
Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2 No’lu Genel Raporu’nun 22. Paragrafında, “Aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir. Bu bağlamda; mahpuslar, mümkün olduğu ölçüde ailelerinin ya da yakın akrabalarının bulunduğu yerlerin yakınında bulunan cezaevlerine yerleştirmelidir” denildiğini hatırlatan Şengül, “Yine İnfaz Kanunu 58/2 de nakil sırasında mahpuslara onur kırıcı şekilde yaklaşılmaması ve yolculuğun eziyete çevrilmemesi gerektiği hükmü yer almaktadır. Ancak mahpuslardan gelen şikâyetler personelin bu hükme uymayarak, keyfi uygulamalar yaptıkları yönündedir. Mahpuslar taciz, hakaret ve tehditlere maruz bırakılmıştır. Oysa CPT’nin 11. Genel raporundan alınan bu pasajda ilişkilerin nasıl olması gerektiği özetlenmiştir” dedi. 
 
Çocuk mahpuslar 
 
Cezaevlerinde her gün, her an çocuk mahpuslara işkence yapıldığını ve insan onuruyla bağdaşmayan uygulamalarla, çocuk olmalarından kaynaklanan tüm hakları ihlal edildiğini vurgulayan Şengül, “Yakın tarihte başta Pozantı, Şakran, Kürkçüler, Antalya ve en son olarak Sincan Çocuk Ceza İnfaz Kurumları’nda kalan çocukların işkence, kötü muamele ve diğer onur kırıcı muamelelere maruz kalmalarını insanlık adına utançla ve büyük bir kaygıyla takip ediyor ve çocuklara yapılan ihlallerin sona erdirilmesi için yetkilileri göreve çağırıyoruz” diye belirtti. 
 
Sağlık sorunları 
 
Cezaevlerinde yaşan sağlık sorunlarına değinen Şengül, şunları belirtti: “Öncelikle mahpusların düzenli ve yeterli tedavi, teşhis, kontrol imkânlarına ulaşmasının güç olması bir yana doktora erişim imkânları dahi yoktur. Mahpus sayısının yüzlerce olduğu hatta 2 bini bulan hapishanelerde dahi sürekli doktor bulunmamaktadır. Çalışan doktorların uzman olmayışı bir yana hapishanelere ‘aile hekimliği’ uygulaması getirildiğinden bu yana doktorlar haftada 2 ya da 3 sefer yarımşar gün cezaevlerinde bulunuyorlar ve bu kısıtlı süre içinde hastalıkların teşhis ve tedavisi mümkün olamamaktadır. Durumları ağır olan ve hapishane revirinde tedavi olanağı olmayan mahpuslar kendilerini uzun süre ilgili sağlık kurumlarına sevk ettiremiyorlar. Hastanelere ulaşılsa jandarmanın müdahalesi, kelepçeli muayenenin dayatılması, hastanelerin zaten yoğun olması ya da kimi zaman hekimlerin tıp etiğine uygun hareket etmemesi nedeniyle teşhis ve tedaviler ya hiçbir şekilde yapılamıyor ya da yetersiz bir muayene ile mahpuslar geri gönderiliyorlar. Kalp krizi gibi acil müdahaleyi gerektiren durumlarda ise hapishanelerde geceli gündüzlü kalan bir hekimin bulunmayışından ötürü zamanında müdahale edilemediği için hastaneye götürülmesi için gerekli izinler çıkıncaya kadar bu konumdaki hasta mahpuslar genellikle yaşamlarını yitirmiş oluyorlar.” 
 
Şengül ayrıca, ATK’nin yapısından kaynaklı birçok hastanın da bırakılmadığına dikkat çekerek, “Hakan Gölünç, Abdullah Kalay, Ramazan Özalp, Hasan Kaçar, Salih Tuğrul, Ergin Aktaş, Kemal Gomi ağır hasta mahpuslardır. Bu hasta mahpuslar 6411 Sayılı Yasa ile birlikte 16. Maddede yapılan değişiklikle ‘toplum güvenliği için tehlikeli olmama’ koşulundan dolayı bırakılmıyor” dedi.
 
Şengül, son verilere göre, 544 olan hasta mahpus sayısının 620’ye çıktığını, 163 olan ağır hasta mahpus sayısının ise 202 çıktığını belirtti. 
 
Açıklanan rapora göre 2013 yılında cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri şöyle;
 
*Cezaevlerinde ölüm: 33
 
*Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele: 843
 
*Cezaevlerinde sağlık hakkı ihlali: 824 
 
*Cezaevlerinde haberleşme ihlali: 222
 
*Cezaevlerinde disiplin cezaları 1036
 
*Cezaevlerinde sürgün uygulamaları: 1522